Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İnsanlar eğitim düzeyi ve kişilik yapısı bakımından çok farklı olmaları halinde bile çocukluk yazgısına karşı koymak açısından büyük benzerlikler gösterirler."
Sayfa 103
... aşkla ölüm arasındaki en büyük benzerlik, her zaman sözü edilen muğlak benzerlikler değil, her ikisinin de bizi gerçekliğini kavrayamamaktan, elimizden kaçırmaktan korktuğumuz kişiliğin sırrını daha derinlemesine sorgulamaya itmeleridir.
Reklam
“Adeta şaşırarak, tıpkı hastalığını ansızın karşısında somut bir varlık olarak gören ve gördüğü şeyi çektiği acıya benzetemeyen bir hasta gibi, "İşte o," diyordu kendi kendine. "0"nun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu; çünkü aşkla ölüm arasındaki en büyük benzerlik, her zaman sözü edilen muğlak benzerlikler değil, her ikisinin de bizi gerçekliğini kavrayamamaktan, elimizden kaçırmaktan korktuğumuz kişiliğin sırrını daha derinlemesine sorgulamaya itmeleridir.”
Sayfa 362 - Yapı Kredi Yayınlar 4. Baskı, Mart 2001 (PDF) Çeviren: Roza Hakmen Şiirleri Çeviren: Ahmet GüntanKitabı okudu
Farkları görmeye, kategorize etmeye ayarlı modern zihin; benzerlikler ve ortaklıklara çoğu kez kör bakıyor.
Kitabı okumadan özet çıkarmak. Yazın bir yerlere lazım olur :))
"Daha kitabın kapağını okuduğunuzda, bu kitabın, sosyal sınıf atlamak isteyen kızı Christine'e o çok arzuladığı sosyeteye tanıtma törenini yapmak için varını yoğunu harcayan tarım aletleri satıcısı Frank'in hayatını anlattığını öğrenirsiniz. Yazınıza profesörü kitabı okuduğunuza, ancak konuyu özetlemeyi gereksiz bulduğunuza ikna edecek bir
Kadınlar erkekler gibi yazıp erkeklere benzerlerse çok yazık olur; çünkü dünyanın büyüklüğü ve çeşitliliği göz önüne alındığında, iki cins bile yetersiz kalırken, yalnızca bir tanesi ile nasıl idare ederiz? Eğitim, benzerlikler yerine farklılıkları ortaya çıkarıp güçlendirmemeli midir?.
Reklam
Mehmed Akif, fikirlerini, bu düşünürlerden çok, sokaktan, aileden, klâsik kültürden, toplumdan, devletin sarsıntılı halinden ve nihayet kendinden alıyordu. Bu İslâm mütefekkirlerinin tesiri, kendisinde İslâm fikrini doğurmuyor, esasında var olan bir ülküyü geliştirmeye ve beslemeye yarıyordu. Yani arada, bir tâbilik münasebeti yok, belki bir paralellik vardır. Onları tercüme, kendi tezini müdafaada kullanılan çalışmalardan ve yeni nesli yetiştirme vasıtalarından ibaretti ve çağdaş İslâm düşüncesiyle Türk - İslâm düşüncesi arasında bir köprü kurmak içindi. Yoksa, gerek Muhammed Abduh’un esas tezinin, gerek İkbal’in tezinin esas köklerinin, Akif’in şiir ve düşüncelerinde hemen hemen izini bile bulmak mümkün olmaz. Aradaki benzerlikler, 20. yüzyıl başlangıcındaki İslâm düşüncesinin ortak tarafları ve genel çizgileridir. Aralarındaki en büyük farksa, Akif’in İslâm ruhunu canlandırmak istemesine karşılık Mısır bilginlerinin İslâmın genel sistemine yeni bir yorum getirmeye çalışmalarıdır. Akif, İslâmdan çıkmakta olanları uyarmıştır; öbürleriyse, daha çok, İslâm gerçeklerini ilim açısından ele alarak, İslâma yabancı olanlara hitap etmişlerdir. Bu yabancılar eski müslümanlar olsalar bile... Yani Akif, akan kanı durdurmaya, yanlış doktor ve tedavi usulüne baş vuran yaralıyı kurtarmaya, öbürleri ise, donmuş kanı harekete geçirmeye, statik duruma geçmiş bir medeniyeti ölü noktadan kurtarmaya çalışıyorlardı.
Otuz yaş altı kadınlar. Yoksulu da, orta hallisi de, zengini de çarpıcı benzerlikler taşır. Neler mi? Çaresizlik, korku, kaygı...
¶¶ Uğursuz yüzler ve talihsiz benzerlikler vardır, ruhumuzu utandıran ve onu kendi kendini yok etme uçurumuna götüren. ¶¶
çünkü aşkla ölüm arasındaki en büyük benzerlik, her zaman sözü edilen muğlak benzerlikler değil, her ikisinin de bizi, gerçekliğini kavrayamamaktan, elimizden kaçırmaktan korktuğumuz kişiliğin sırrını daha derinlemesine sorgulamaya itmeleridir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.