Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Benim düşüncem, dünya kuruldu kurulalı birbiriyle çarpışmakta olan öteki düşünce ve teorilerden hangi bakımdan,hangi bakımdan aptalca, daha budalaca? Olaya gündelik hayat açısından değil, özgürce ve geniş bir açıdan bakılacak olursa,benim düşüncelerimin hiç de o kadar...tuhaf olmadığı görülecektir. Ey inkârcılar,ey beş paralık bilgiler,ne diye yan yolda duruyorsunuz! Ve benim davranışım hangi bakımdan onlara böylesine çirkin görünüyor? Bir cinayet olduğu için mi? Ne demek, cinayet? Benim vicdanım rahat. Hiç kuşkusuz ortada ağır bir suç var ve yine de hiç kuşkusuz yasalar çiğnenmiş ve kan dökülmüştür...Madem öyle, çiğnenen yasalarınıza karşılık siz de benim başımı alın, olsun bitsin! Ama o zaman saltanat yoluyla değil de,iktidarı zorla ele geçirerek insanlığa iyilikte bulunanların da,hem de daha ilk adımlarında,kafalarını kesmek gerekmez miydi? "
Sayfa 679Kitabı okudu
Gafletli ehl-i dünya ise, yalnız hayât-ı dünyeviyeyi düşündüklerinden, bütün hissiyatıyla ve ruh ve kalbiyle şiddetli bir surette hayât-ı dünyeviyeye âit mes'elelere sarılır. Ve o mes'elede ona yardım edene kuvvetli yapışır. Ve hakikat nokta-i nazarında beş paraya değmeyen ve ehl-i hak ona on para kıymet vermeyen mes'elelere, –divane olmuş elmasçı bir Yahudinin beş paralık cam parçasına beş lira fiyat verdiği gibi– beşyüz lira kıymetindeki vaktini o mes'eleye hasreder. İhlas Risalesi
Reklam
Tarih; güçlülerin zayıfı ezdiği şeklindeki dünya görüşüne, özellikle güçlülerin iltifat ettiğini gösterir.
Sayfa 167
Başkalarını aldatmak, her tüccarın hakkı sayılabiliyordu artık, dünya, insan aklının alamayacağı kadar kötüleşmekteydi.
Sayfa 37
Belki dünyada ne varsa, numuneleri fıtratımda vardır. Umum onlara karşı alâkadarım. Onlar için çalıştırıyorum, çalışıyorum. İhtiyaç dairesi, nazar dairesi kadar büyüktür ve geniştir. Hattâ hayal nereye gitse, ihtiyaç dairesi dahi oraya gider. Orada da hâcet vardır. Belki her ne ki elde yok, ihtiyaçta vardır. Elde olmayan, ihtiyaçta vardır. Elde bulunmayan ise hadsizdir. Halbuki daire-i iktidar, kısa elimin dairesi kadar kısa ve dardır. Demek fakr ve ihtiyaçlarım, dünya kadardır. Sermayem ise, cüz'-i lâyetecezza gibi cüz'î bir şeydir. İşte şu cihan kadar ve milyarlar ile ancak istihsal edilen hâcet nerede? Ve bu beş paralık cüz'-i ihtiyarî nerede? Bununla onların mübayaasına gidilmez. Bununla onlar kazanılmaz. Öyle ise başka bir çare aramak gerektir. O çare ise şudur ki: O cüz'-i ihtiyarîden dahi vazgeçip, irade-i İlahiyeye işini bırakıp, kendi havl ve kuvvetinden teberri edip, Cenab-ı Hakk'ın havl ve kuvvetine iltica ederek hakikat-i tevekküle yapışmaktır. Ya Rab! Madem çare-i necat budur. Senin yolunda o cüz'-i ihtiyarîden vazgeçiyorum ve enaniyetimden teberri ediyorum. Tâ senin inayetin, acz ve za'fıma merhameten elimi tutsun. Hem tâ senin rahmetin, fakr u ihtiyacıma şefkat edip bana istinadgâh olabilsin, kendi kapısını bana açsın. Evet, herkim ki rahmetin nihayetsiz denizini bulsa, elbette bir katre serab hükmünde olan cüz'-i ihtiyarına itimad etmez; rahmeti bırakıp ona müracaat etmez... Sözler - 211
Düşüncesi günümüzün olaylarını aydınlatacak kadar derine giden bu yazarın sanat ustalığı da şaşırtıcıdır: Okuyucu dikkat etti mi ki başlangıçta Zeus'un uşakları -günümüzün diliyle polisler- Prometheus'u kaba güce başvurarak tutukladıkları sahnede, Prometheus bir tek söz söylemez: Kayaya kakılmasına, zincire vurulmasına ve Kratos'un sövüp saymalarına sessizce katlanır, ama tragedyanın sonunda Zeus'un casusu -biz buna sanığı gözdağıyla sorguya çeken polis müdürü diyelim- Hermes'le kölelik-özgürlük tartışmasında tanrıları beş paralık ettikten sonra, başına saldıkları doğal belaları bir bir izleyip diliyle canlandırır gözümüzün önünde, dünya başına yıkılıp koroyla birlikte gömülüp yok olana dek konuşmakta direnir Prometheus. Son sözünü söyler ve sonra ölür. Kıyamet de kopsa son söz özgür düşüncenindir demek istiyor Aiskhylos. Bildirisi bugün de kulaklarımızda çınlasın!
Reklam
Hepimiz açıkça kabul etmeliyiz ki, cumhuriyetlerin dö­nemi, henüz cumhuriyet olamamış ülkeler dışında, iflas et­ti. Ekonomik iktidar çokuluslu sermaye ile mafyanın elinde. Siyasi liderlerin beş paralık itibarı bile yok. Dünyanın han­gi ülkesinden, hangi kültüründen, hangi dininden gelirler­se gelsinler, çocuklar en çok prens ve prenses hikâyelerin­den hoşlanıyor, onlarla özdeşleştiriyorlar kendilerini. Üste­lik asalete en çok özenenler de, tarih sahnesinde onların ye­rini alan günün cumhurbaşkanları, başbakanları ve ailele­ri. Hepimiz asaletin gelenekleri, hikâyeleri, şatafatı önünde suspus oluyor, haddimizi biliyor, hayranlıkla bakıyoruz on­lara. Yoksa sarayların en ucuz dedikoduları, en çok okunan gazetelerin manşeti olur muydu? Ya din? Fransız ve Ekim devrimlerinin çabalarına rağmen silinmedi. Tersine dünya siyasi haritası ve ittifakları, yeni­den giderek dinler üzerinden belirleniyor. Birleşmiş Millet­ler adeta Müslümanlara savaş açmış bir Hıristiyanlar kulü­bü, Japonya ve Çin sessiz sedasız hem Hıristiyanlığın ken­di iç çatışmasını hem de giderek tırmanan Hıristiyan-Müslüman savaşlarını yakından izliyor. Aynı yanıbaşlarındaki Hindistan’ın bölünmesini kışkırttıkları gibi.
Sayfa 200Kitabı okudu
Atasözü, Deyim, Söz Sanatları
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan _Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri _Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız _Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran _Yılan
Türkiye halkı kravat takar, lüks otomobillerde dolaşır, bikinili hatunları sosyetik plajları doldurur, plansız şehirlere şekilsiz gökdelenler inşaa ederek yaşanmaz hale getirir, ama tüm bu halk zenginiyle fakiriyle, şehirlisiyle köylüsüyle zır cahildir. Kendi tarihinden habersizdir. Aslında ne dilini, ne dinini bilir, ne geleneklerini tanır, ne
_Atatürk_ İktisat, ingiliz'in çekilmesi, Lenin, Şapka...
_İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi -1923_ _Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekse onların tamamı demektir. Efendiler, tarih, milletlerin yükselme ve düşmesi sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, sosyal nedenler bulmakta ve saymaktadır. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla,
175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.