Orwell bizi bu kitapta, Büyük Birader adında koca bir abinin her şeyi kontrol ettiği, distopik bir ülkeye götürüyor. Hikayenin kahramanı Winston Smith ise bu abinin gölgesinde boğulmamak için çabalayan bir adam.
Büyük Birader her yeri gözetliyor, her şeyi duyuyor, her şeyi biliyor. Düşünce Polisi bile var, aklından bile çıkmadan seni yakalayabilirler. Winston ise bu sisteme karşı gelmeye, özgür düşünmeye çalışıyor. Yasak bir aşk yaşıyor, Büyük Birader'e karşı olan fikirlerini yazdığı bir günlük tutuyor.
Fakat Winston'ın bu çabaları pek de işe yaramıyor. Büyük Birader her yerde ve her şeyde. Winston yakalanıyor, işkence görüyor ve sonunda Büyük Birader'in dediklerine inanmaya zorlanıyor.
bize totaliter rejimlerin ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Bireysel özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu ve onu korumak için ne kadar çabalamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Orwell'in dili yalın ve akıcı, kitabı okurken sayfalar akıp gidiyor. Gerilim ve heyecan dolu atmosferiyle sürükleyici bir hikaye. Aynı zamanda da üzerinde uzun uzun düşünmemizi sağlayan bir eser.
günümüzde de okunması gereken ve üzerinde düşünülmesi gereken bir başyapıt. Totaliter rejimlere karşı bir uyarı niteliğinde olan bu kitap, bireysel özgürlüğün önemini bir kez daha vurguluyor.