Erdem Nedir ?
Erdem insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi olarak tanımlı fakat bu çok felsefik bir tanım gibi geliyor bana. Seneca bunu daha güzel bir şekilde açıklıyor. ”Erdem yüce, soylu, krallara layık, yenilmez ve tükenmez bir şeydir, haz ise bayağı, kölelere layık, zayıf ve güdük bir şeydir, onun durağı genelevler ve meyhanelerdir. Erdemi tapınaklarda, forumda, mecliste, surların önünde dururken, toz içinde ve boyalı, elleri kabuk bağlamış halde bulacaksın, hazzı ise çoğu zaman rahatlama salonlarında boyanmış ve makyaj yapılmış halde bulacaksın.”
Seneca’nın anlattığı erdemden yola çıkarak erdemin kazanılacak fakat aynı zamanda kaybedilecek bir şey olduğunu görür gibiyim. Fakat hazzın, insanı en çok mutlu ettiği anda tükenmiş olduğunu, bu yüzden deposunun hemen dolduğunu ve ilk hamleden sonra bitkin düşerek canlılığınını yitirdiği görüşüne yürekten katılıyorum. Hatta ve hatta özellikle günümüzde dopamin üzerine yapılmış araştırmalar Seneca’nın bu tabirini kanıtlar neticesinde.
Dijital Minimalizm ile bunu aslında birleştirmek pek tabii mümkün hatta ben okurken nedense aklıma minimalizm geldi. Sanırım bütün yollar minimalizme çıkacak. Felsefeciler minimalist midir ? Neyse daha fazla kafa açmadan devam edelim.
Mutlu Yaşam Nedir ?
Bu sorunun bir cevabı olduğunu düşünüp bu metni okumaya devam ediyorsan yanılıyorsun. Çünkü stoacı kimliği ile bilinen, stoacı olmayan ve aslında bütün felsefeciler bu sorunun yanıtını bulmak için didinip durmuşlar. Kitapta mutlu yaşama ağırlık verilmiş hatta kitap şu şekilde başlıyor ”Herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür. Nitekim mutlu bir yaşama kavuşmak hiç kolay değildir.” Mutlu yaşam nedir dendiğinde bir söz daha geliyor aklıma. Çalışılmamış üstünda kafa yorulmamış bir yaşam mutlu bir yaşam olamaz. Çalışıp didinmek ardından gelecek güzelliklerle beraber mutlu bir yaşam pek tabii elde edilebilir diye düşünüyorum. Fakat hep mutlu olmak insan doğasına aykırı bir durum olduğunu tek düşünen ben değilimidir galiba.
Yine Seneca mutlu yaşam için ”özgün, dik, korkusuz ve sağlam duran bir zihin olduğunu” belirtiyor. Bu konuda kendisine katılmamak içten bile değil fakat herkes için mutlu yaşam tanımlaması farklı olabilir.
İnsan, yaşamıyla ilgili olarak çoğunluğun tercihlerini örnek alma zorunluluğunu hissetmemeli, aklı temel almalı, akla karşı duran kalabalıktan kendini kurtarmalıdır. Latincesiyle summum bonum, Türkçesiyle ”en yüce iyi” anlayışı öne çıkmaktadır. En yüce iyi nihai hedef olan erdemdir (virtus), düşünce ve davranışlarımızı doğru bir muhakemeyle şekillendirmemizi gerektirir. Aklı ölçüt alarak ölçüsüz hazları reddetmenin gerçek haz olduğunu bilen ve erdemli yaşayan insan gerçekten mutludur. Mutlu yaşamak doğayla uyumlu yaşamaktır. Yaşam doğru değerlendirildiğinde insana yetecek kadar uzundur. Makam ve şöhret ğeşinde koşmak, yarını düşünürken bugünü kaybetmek, başka bir deyişle anı yaşayamamak yaşamı kısaltır. Buna karşın kusurlarımız ile yüzleşmeli erdemli bir yaşam için kendimize dönmeliyiz.
Mutlu yaşam üzerine konuşurken kitapta en sevdiğim cümlelerden biri olan ”bu taraf daha kalabalık görünüyor o halde burası iyidir” kısmı ile devam etmekte fayda var diye düşünüyorum. Çoğunluğun olduğu tarafa her zaman iyi değildir hatta çoğu zaman daha kötüdür. İnsani durumlar, çoğunluğun daha iyi şeyleri tercih edeceği kadar iyi işlemiyor ve işlememekte. Bu yüzden en fazla ne yapıldığı değil yapılması gereken en iyi şeyin ne olduğu bulunup bu yolda ilerlenilmeli.
Bizler hayvan değiliz ve hayvan sürüsünün yaptığı gibi öndeki kalabalığı takip etmemiz gerekmez. Toplumda büyük bir arzu ile beğenilmiş şeyler en iyi şeyler değildir. Kalabalık her zaman doğru değildir.
Dolayısıyla yargısı doğru olan, başımıza gelen şeyleri memnuniyet ile karşılayıp yola devam etmek mutlu bir yaşamın anahtarlarından bir tanesidir. Aklın rehberlik ettiği insan mutludur. İnsanda bilgi olamadan güven, sarsılmazlık olmadan da bilgi olmaz.
Haz Nedir ?
Hazzın en güzel tanımı benim için ”ne kadar çok doyurulursa o kadar aç kalan” şeydir. Sigara içmek, alkol almak, yemek yemek hazzın en fazla yaşandığı durumlardır. Sigara içtiğiniz zaman nasıl vücut nikotine doyup bir saat sonra tekrar acıkıyorsa haz da bu şekilde işler. Dediğim gibi zaten sigarada hazzın en iyi örneklerinden bir tanesidir. Peki haz olmalı mı ?
Kitaba göre haz erdemle birlikte olmalı. Erdemli olan insanın aynı zamanda haza sahip olabileceği fakat onun kölesi olmayacağı belirtilmiş. Yani hazzı erdemin hizmetçisi yapmak gerektiğini vurguluyor Seneca. Haz konusunda katıldığım cümlelerden diğer bir tanesi ise ”hazların peşinden giden insan her şeyi erteler kendisine hazlar satın almaz tam tersine hazlar onu satın alır.” Hazların bizim mutluluk kaynağımız olaması önemli fakat hazzın kölesi olmamak yine aklın huzurunda yaşamakla doğru orantılı bir konu.