Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir insanı tanımadan (bilmeden) onu saymak ola- naksızdır. İlgi ve saygı eğer bilgi tarafından yönlendi- rilmezlerse kör kalırlar. Eğer ilgiyi bilgi doğurmamış- sa, boştur. Bilginin birçok katları vardır, sevginin bir görüntüsü olan bilgi, dışta kalmaz, öze işler. Bu bil-giyi ancak, kendime gösterdiğim ilgiyi, diğer insanla- rı oldukları gibi
Sayfa 36
Kazma Vs Saban
... ikisi birden yüce tanrı Enlil'e giderek "insanlık için hangimiz daha yararlıyız?" diye soruyorlar. Tanrı kazmayı daha yararlı bulmuş. Saban buna çok üzülmüş ama ne yapsın, tanrı kararı, karşı gelinemez ki. "Tanrı kazmayı neden yararlı bulmuş, saban da insanları besliyor, aç yaşanmaz ya!" diye düşünülebilir. "Saban yalnız karın doyurmayı, buna karşın kazma evleriyle, görkemli tapınaklarıyla, düzgün yollarıyla, evsiz barksız, yiyeceksiz bırakılmayan işçileriyle koskoca bir uygarlığı simgeliyor. Şu halde Sumerliler karın doyurmaktan çok uygarlığı, insanların uygar olmalarını ön görüyor." Tahıl yerine doğada birçok yiyecekler bulunur, fakat uygar olmak kolay değil. İnsanların akıl ve yeteneklerini birleştirip onlara yön vermek gerek. Bu da kuşkusuz kısa zamanda olamaz. Bu tartışmada, uygarlık tarihi bakımından sosyologlara ve antropologlara bir hayli bilgi var.
Sayfa 260 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tosbağa: Niye son isteğini başka şekilde dile getirmiyorsun Akhilleus? Akhilleus: Ne demek istiyorsun? Niye ki? Tosbağa: “Keşke” diyerek başladın. Yalnızca bilgi istediğine göre, niye yalnızca soru sormuyorsun?
Aşk, en gizli olanı keşfetmeye çalışır ve en gizli olanı sunarken, nefret gizli olan hiçbir şeyle ilgilenmez, hiçbir şeyin özüyle ilgilenmez, geçmişle, ge­lecekle, kaderin gizlilikleriyle ilgilenmez, o sadece gerçek olandan, yüzeyden, görünür biçimde var olandan nefret eder. Sevgi, yorul­mak nedir bilmeden, tekrar tekrar en gizli olana ulaşmaya çalışır­ken, nefret, sadece en görünür olanı, öyle bir istisnasızlıkla görür ki, bütün korkunçluguna ve acımasızlıgına ragmen nefret eden ib­lis, gülünç ve acemi bir etki yaratmaktan kendini kurtaramaz. Nef­ret eden, büyüteç adamıdır, birinden nefret ederken, onun yüzeyini, nefret ettigi o başın üzerinde rüzgarın hareket ettirdigi saç telinden, ayak tabanına kadar her şeyini bilir. Bilgi almak istiyorsanız nefret edene başvurun, fakat bilmek istiyorsanız sevene
"Doktor Bey dedi, neredeyse törensel bir edayla, "bilgiyi istemekten daha fazlasını yapabilen bir erkegin olabilecegine inanıyor musun? Erkeklerin bilgisi tam da bu işte, bilme istegi yani! O ne­denle bilgi gelişebiliyor. . . Biz kadınlarda ise durum farklı. Biz ka­dınların sahip oldugu bilgi küçük olabilir, büyük olabilir, hatta güzelleşebilir. Ama gelişemez . . . çünkü biz bilgiyi çogaltamayız, onu sadece elimizde tutabiliriz, tutmak zorundayız. Bu bizim aşkımız­dır, fakat sizin aşkınız -ki biz aptal kadınlar sizleri tam da bunun için severiz- bilmek istemektir.
Reklam
Tüm bilgimiz bizi daha yaklaştırır bilisizliğimize, Tüm bilisizliğimiz bizi daha yaklaştırır ölüme, Ama yakınlık ölüme, daha yakınlık değildir TANRI'ya. Nerede hayat, yaşarken yitirdiğimiz? Nerede bilgelik, bilgi içinde yitirdiğimiz? Nerede bilim, bilgiler içinde yitirdiğimiz? Göğün dönüşü yirminci yüzyılda Bizi uzaklaştırır Tanrı'dan, yaklaştırır Kül'e.
İdeal tarihçi..
Sahte bir bilgi dünyası içinde, dünyanın sunduğu deneyimlerden uzak bir kitap kurdu olarak yaşamamalı, yalnızca bir düşünce insanı olmaktan ziyade bir hareket insanı, bir siyasetçi, bir asker ve bir gezgin olmalıdır. Büyük şeyleri yazmak kadar büyük şeyler gerçekleştiren birisi olmalıdır.
Çünkü anlamak bir ortak dil gerektirir. Ortak dil ise, ortak yaşam / ortak bilgi / ortak birikim /ortak düş kimi yerde, ortak düşüş demektir. Ortak değilse bile, yakın / benzer / gibi. Ama diyebilirsin ki, Bana yabancı olanı arıyorum ben. Öyleyse yolun açık olsun.
Sayfa 13 - SelKitabı okuyor
Reis Bey bildiğinden şaşmayan biri, bir kitap adamı. Halbuki biz ölüm kalım kavgasına tutuşmuşuz. Sırası geliyor bilmediğimizi de, kitaba uymayanı da yapıyoruz. Yapacağız da. Çünkü daha ortada ne devlet, ne kitap var. Kitap da bilgi de bu harple birlikte ağır ağır ortaya çıkacak. Bunu böyle bellemedin mi yarı yolda kaldın gitti demektir.
Sayfa 288 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
yani yine sınıfsallık mevcut
Basımevinden önce, mektupla haberleşme ve el yazması kitap ile bilgi aktarma yöntemi bizim toplumumuzda da vardı. Ancak mektubun sadece alıcısını haberdar ettiği, her isteyene haber ulaştıramadığı; el yazması kitabın ise üretiminin uzun zamana bağlı olması ve aşırı pahalılığı sebebiyle sadece çok zenginlerin kitaplıklarında bulunduğu bilinir.
Sayfa 11 - Pozitif YayıneviKitabı okuyor
Nazar ve istidlâl, imkân ve temsîle ihtiyaçları dolayısıyla biri olumlu diğeri olumsuz kesiti bir araya getirmezler. Müşâhedeleri ve onlara kıyas edilen diğer şeyleri bilmek, akıl ve nazarın mükemmelliğindendir. İstidlâl ise ancak aklı kâmil olan kişiden zuhûr eder. Dolayısıyla bu işlerin istidlâl yoluyla bilinmesi câiz değildir. Bu da mükteseb bilgi hakkında öngörülmeyen bir şeydir. Dolayısıyla bunları birbirine karıştırmaman gerekir.
Sayfa 98 - 1.ciltKitabı okuyor
En güçlü halkamız mı en zayıf halkamız mı karar veremiyorum bazen
Üç tutku yönlendirdi hayatımı:sevgi açlığı, bilgi arayışı ve başkalarının acılarına yönelik dayanılmaz bir Aşk ve bilgi göklere yükseltti ama merhamet her seferinde çekip yere indirdi beni
Bertrand Russell
Güzel bilgi veren, güzel ve iyidir.
Savaşın baskıları; düşünmek için çoğu zaman hiç vakti olmayan, tipik anlamıyla, tam bir çelişkili bilgi yumağı için­de, önemli kararlar vermek zorunda olan liderin ayrılmaz bir parçasıdır. Acı ve tehlikenin baskısı altındaki duygular zihne hakim olur.
Sayfa 27 - İnkılâp Kitabevi 8.BaskıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.