İskender Pala'nın okuduğum 3'cü kitabı. KALP, EFSANE ve yeni bitirmiş olduğum OD.. Hepside birbirinden güzeldi. Fakat bu kitap beni gerçekten çok etkiledi.. Aşık bizim Yunus. İsmail (Samuel). Sitare (Elif).. Tapduk Sultan.. Aslanlı Sultan.. ve daha bir çokları ile karşılaşacağımız akıcı ve sade bir dille yazılmış, bir çırpıda okuyabileceğiniz bir kitap. Her bir cümlede bizi içine çeken ilahi aşk diye tanımlayan, insanın iç alemini yansıtan isim. Madde ve Mana'nın harmanlandığı duygu yüklü bir kitap. Hacı Bektaşi Veli'nin dediği nefes mi, nefis mi istersin sorusundaki nefsimize yenik düştüğümüz gerçeği. Molla Kasım'ın anlatımı ve İskender Palanın kaleme aldığı her cümlesi ayrı bir tat olan Yunus Emre'nin Od'u. Bizim Yunus'un dediği gibi; "Bilmek çareyi gerektirir." İdi. "Okudukçaöğrendim ki. İslam'ın temeli ahlak." Ahlakın özü bilgi, bilginin özü akıl imiş. Kitapta Yunus Emre’nin Sitare ve oğlu İsmail için çektiği acılar oğluna kavuşmak için gösterdiği emsalsiz mücadele ve hayatının her döneminde Sitare’yi aklından çıkaramayışı ilahi aşk için yanıp tutuşan bir derviş.. "Şöyle hayran eyle beni. Aşkın oduna yanayım. Her ne yana bakar isem. Gördüğüm seni sanayım.." "Ben gelmedim davi için, benim işim sevi için, Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim..." İskender Pala'nın kaleminden Bizim Yunusu okumak keyifliydi, tavsiye ederim.
Keyifli okumalar...
13 Ocak 1921 Tarihinde, Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa yaptığı konuşmanın sonunu şöyle bağlayacaktır,
“…(Namık) Kemal demiştir ki:
‘Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini'
İşte bu kürsünden bu meclisin başkanı sıfatıyla meclisi oluşturan bütün üyelerin her biri adına ve bütün millet adına diyorum
Tolstoy bir gün bir tren istasyonunda bir olayla karşılaşır. (Baya bir oldu) Olayın ne olduğunu söylersem kitap için ağır spoiler olur. Çünkü, Anna Karenina'yı bu olay üzerine yazmayı düşünür.
"Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." diye başlar roman. Daha ilk cümleden gidişat belli
Kitabın son sayfasını okuyup kapattığım anda içimden geçirdiğim tek şey ; ben neden bu kadar geç kaldım? oldu.
Kitapta anlatılan olaylara değinmeyeceğim sadece şunu bilmek yeterli diye düşünüyorum, kitabı bitirdiğiniz an ben ne yaşadım, ben nelere tanık oldum duygusu yerleşiyor yüreğinize. Arkadaşlık, candan bağlılık, minnet, mecburiyet, çaresizlik, sevgi, pişmanlık, içini kemiren , hayatını alt üst eden pişmanlık...
Kitap bitti ama nasıl? Yarım mı kaldı, sonsuz mu ? Acı mı, mutlu mu? Sahi, mutlu son diye bir şey var mı?