Arkadaşlar, sitede en çok paylaşılan sahte alıntıları https://1000kitap.com/SahteAlintilar ile bu iletide topladık. Sitedeki bilgi kirliliğini temizlemek için bu alıntılara rastlarsanız lütfen şikayet ediniz. Ve lütfen okumadığınız, kitaplarda kendi gözlerinizle görmediğiniz alıntıları eklemeyiniz. Bu sözlerin mal edildiği kişilere ve sözlerin
Karşılaştığım üzücü bir olayı sizlerle de paylaşmak istedim.
Afganistandaki ölümcül göçten kaç kişimizin haberi var? Bir eve , yiyeceğe , sıcak yuvaya sahip olmak için aracılar tarafından kandırılıp güzel bir hayat vaat edip çoğu Müslüman Afgan kardeşlerimizin çoğusunun ; aç , susuz , hastalıktan, kilometrelerce yaya yürüyüp ölmesine vesile olan
Bizi okuyan, okuyacak olan herkese merhaba. Biz kim miyiz? Az bekleyin ya da beklemeye ne hacet kendimden başlayarak tanışalım sizlerle, sonrasında söz diğer arkadaşlarda.
Ben Neşe Cengiz 'in kitabına da adını verdiği ilk öyküsünün kahramanı Alaaddin. Evet evet buna lütfen dikkat edin Alattin değil Alaaddin.
Küçük Emrah film repliklerini az
'Yaklaşık 10 sene evvel'
-Anneanne, bu basma çiçekli perdelerini hiç atma olur mu? Bana sakla.
"Ne yapacacaksın kızım bu perdeleri, çok eskidiler baksana.. Deden tee düğün zamanı almıştı bunları bana. İlk kendisi asmıştı bu pencerelere. Gelin kızlık perdelerimdi yani, o gidince değiştiremedim kaldılar öylece. Modası geçmiş diyorlar, doğru
Yalnızlıklar…
Bir kelime kaç farklı şeye benzetilebilir? Bir kelimeden yola çıkarak kaç farklı diyar gezilebilir? Kurulan cümleler, sanatlı dilde yazılmış her metinde olduğu gibi insanı duraksatıp düşündürüyor. Hele ki vakit gece yarısını çoktan geçmiş, saat 4’e ramak kalmış, geceye karışan köpek sesleri ve hafif bir lamba uğultusundan başka ses
Hayatında bir tane köy romanını eline almayan, birkaç tane Türk Klasiğini dahi okumayan insanların köy çocukları üzerinden çıkar sağlamasına göz yuman kitleler kandırıldık, aldatıldık demeye mahkûmdur. Toplumcu Gerçekçi Edebiyat sizlere yapılan yardımları reklam "gösteriş" olarak yansıtan çıkar sahibi insanları ayırt edebilmeniz
“Neden distopya türü klasikler sürekli olarak geleceği tahmin edebilme yetisine sahiptir?” diye birçoğumuz bu konu üzerinde kafa yormuşuzdur. Bana kalırsa bu olaya zemin hazırlayan iki klişe metot var aslında. Bunlardan ilki, totaliter rejim tarafından baskı ile toplumun sindirilmeye zorlanmış olması bir diğeri de ilkine nazaran daha masum görünen
Züleyha misali
Aşk dediğin helal olandır Ey Sevgili!
Efendimizin gönlünün rızkı hatice....
Alinin gülen yüzü fatıma
Ebul asımın cennetinin kapısı zeynep
Suheyb'in nimeti hifa
Züleyhanın ay yüzlü yusufu gibi....
Aşk dediğin sabretmektir ey can!!
Züleyha gibi aydınlığa hasret kalana kadar
Kays gibi Mecnun olana kadar,
Eyyüp gibi
Uçurtmayı vurmasınlar Feride Çiçekoğlu'nun kaleminden yazılmış olup her satırını okuduğumda ben bunu okumakta neden bu kadar geç kaldım diye hayıflandım. Filmini izlediğimi hayal meyal hatırlıyorum ancak en kısa zamanda tazeleyeceğimden eminim.
Kitapta 5 yaşındaki Barış ' ın İnci ' ye yazdığı mektuplardan oluşuyor. Her satırında özgürlük kokuyor .12 Eylul olayları sonrasında hapishanede yatanlar ve bir çok sebepten mahkum yatanların Barış ' ın gözünden görmek olağanüstüydü.
Kitabı okumaya başlar başlamaz Barış’ın masum, yalın,hüzün dolu içinizi burkan dünyasıyla tanışıyorsunuz. Ağaçların, çiçeklerin, yıldızların olmadığı, güneşin doğup batmadığı, üzerinde bir avuç gökyüzü ve bazen kuşların konduğu taş avluda volta atan kadınların arasında çocukluğunu yaşamaya çalışıyor Barış.
Kitabın sonunda uçurtmayı vurmasınlar diye dua ederken buldum kendimi... Ne güzel bir kalemdir...iyi ke Barış ve hikayesini bize paylaştın diyerek kapattım sayfamı. Okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar.
"Altmışıncı yaşı eşiğinde dileğinin ne olduğu sorusunu şöyle yanıtladı: "Bu altmışıncı yılımda, bizim orada, halkımın arasında, halkımla baş başa, göz göze olmak, ne diyebileceksem, ona, o her şeyden güçlüye, o neylerse güzel eyliyene söylemek, hesap vermek isterdim. Olmadı. Olamıyor. Yine de söyliyeceğim şu: Onu düşünmeyi bir an bile
?
Her sene Ramazan-ı Şerifimizi burnumuzdan getiriyorlar.
Her sene katledilen kardeşlerimizi paylaşıyor, ah-u vah ediyor, postallarla çiğnenen, yakılan yıkılan Aksa videolarımızı duygusal müziklerle paylaşıyor, iki üç beddua ediyoruz, bitti.
Gerçekten böyle mi kahrolacak İsrail?
"E ama zulüm duyuruyoruz!"
-Kime?
...
Kime duyuruyoruz