Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Bir şiire böyle başlanmazdı.
İç ses diye söylendim,
Ardından Yıldırım Gürses...
Aptal aptal güldüm bir de buna.
Ayşecik vazoyu
Dışarı çıkıyorsanız dikkat! çiçeklerle karşılaşmayın
Ya da koklamayın onları, iyisi mi yüzünüzü örtün şapkanızla
Ya da düşünmeyin hiç, ben bakin öyle yapıyorum
Neden diyeceksiniz, insandaki sevgiliyi eskitiyor bu çiçekler
Güneşe benzetiyorlar adamı, masaya vurmuş koyun bulutlarına
Pek tuhaf! ben de sahanda yumurtayı kıskanırım
Beni seviyorsanız
"Pipi sütü istemiyorum(z)!!!"
Öncelikle başlığı merak ediyorsunuzdur. Bu cümle 4 yaşında bir kızın, ablasının öğretmenine kurduğu cümle. Olayı kısaca özetleyeyim size.
"-Sana dondurma almamı ister misin?
+İstemem.
- Aaa yemek de yemek istemiyorsun! Hasta mı oldun sen birtanem?
+Yemek yemek istiyorum. Dondurma istemiyorum. Onun
“Bir kere daha dünyaya gelsem, öyle sıcacık bir evim olsa, ben de öteki çocuklar gibi gülsem, oynasam, annem beni kucağına alsa, babam akşamları çikolata getirse, bana oyuncak alsa, sonra da ölsem.”
Güçlü bir bakış, ulaştığı yeri yakardı.
Hatta güneşi bile yakabilirdi. Peki o zaman Gertrudis bir yıldıza baksa ne olurdu acaba? Aşk için yanan vücudundan yayılan sıcaklık, onun bakışları aracılığıyla enerjisini hiç kaybetmeden uzayın sonsuz boşluklarından geçip bakmakta olduğu yıldıza depo edilirdi. O büyük yıldızlar dünyadaki bütün âşıkların yakıcı bakışlarının hepsini depo etmedikleri için milyonlarca yıldan beri yerlerinde duruyorlardı. Öyle olmasa içlerinde biriken sıcaklık onları patlatarak binlerce parçaya bölerdi. Kendilerine yönelmiş bakışları ânında yeryüzüne geri yansıtırlardı. Tıpkı bir aynanın ışığı yansıtması gibi. Bunun için de geceleri bu kadar parlak görünürlerdi.
Bir Umut Not:
Belki bir akşam sen de bana bir çikolata getirirsin.
Pahalı olmasına gerek yok, "Senin için aldım," deyişinle
Süslersen beni dünyanın en mutlu kadını edersin.
Bilirsin işte, çikolata kutularının içinde her tür çikolata olur; bazılarını seversin, bazılarından hoşlanmazsın. İlkönce sevdiklerini yersin ve geriye pek de sevmediklerin kalır sadece. Ben acı veren şeyler yaşadığımda hep böyle düşünürüm işte. ‘Şimdi bunu bir atlatırsam, her şey yoluna girecek.’ Hayat bir çikolata kutusudur.