Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk Fırtınası diyor ki;
FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek. ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
"Sen ki kendi kendinin efendisi olmalıydın, kendi erdemlerinin de. Önce den onlar senin efendindi: Ama onlar ancak öteki aletlerinin yanında birer aletin olabilirler senin. Sen ki kendi yanalığın ve karşılığın üzerinde güç kazanmalı ve onları yerinden al- mayı ve yeniden yerine takımayı bilmeliydin duruma göre, yüksek amaçlarının gerektirdiğince. Sen ki her değer vermedeki perspektifsel olanı kavramayı öğrenmeliydin ufukla- nın ötelenmesini, bozulmasını ve görünüşteki teleolojisini ve perspektifsel olana ait her şeyi; karşıt değerler bağlamındaki bir parça aptallığı ve her yanalığa, her karşılığa değen tüm entelektüel kayıpları da. Sen ki her yana ve karşı'daki zorunlu adaletsizliği kavramayı öğrenmeliydin, yaşamın kopmaz bir parçası olan adaletsizliği, perspektifsel olanla ve kendi adaletsizliğiyle koşullanmış olarak yaşamı. Sen ki her şeyden önce gözlerinle görmeliydin, adaletsizliğin nerede her zaman en büyük olduğunu: elbette yaşamın en küçük, en dar, en yetersiz, en ilksel geliştiği ve yine de kendini şeylerin amacı ve ölçütü olarak görmekten ve kendini sürdürmek için daha yüksek, daha büyük, daha zengin olanı gizliden gizliye ve dar kafalılıkla ve aralıksız ufalamaktan ve kuşkulu bir duruma sokmaktan kendini alamadığı yerde sıradüzeni sorununu ve perspektifin ve erkin ve hu- kukun kapsamlılığının birlikte boy attıklarını gözlerinle gör meliydin. Sen ki yeter, özgür tinli biliyor artık hangi "sen ki..."ye itaat ettiğini ve şimdi neyi yapabileceğini, neyi ancak şimdi - yapmaya hakkı olduğunu...
Sayfa 16 - Önsöz
Reklam
! Yorgan kenarından çıkmış küçük bir yün ipliğinin sert, sert ve bir çelik iğne gibi sivri olduğu korkusu; geceliğimdeki şu ufacık düğmenin başımdan büyük ve ağır olduğu korkusu; şimdi yatağımdan düşen şu ekmek kı rıntısının yerde cam gibi kırılacağı korkusu ve böylelikle her şeyin, her şeyin sonsuza kadar parçalanacağı telaşı; açılmış bir mektup zarfının yırtık kenarı, kimsenin gör- memesi gereken gizli bir şeydir; o kadar değerlidir ki, odanın neresinde saklanırsa saklansın, emniyette olamaz korkusu; uyursam, sobanın önündeki bir kömür parçası- nı yutarım korkusu; rastgele bir sayının, kafamda, boş yer bırakmayacak şekilde büyümeye başlayacağı korku- su; üzerinde yattığım şeyin granit, gri granit olduğu kor- kusu; bağırabilirim, kapıma üşüşürler, derken kapıyı kı- rarlar korkusu; kendimi açığa vururum da korktuğum şeylerin hepsini söylerim korkusu ve hepsi de söylenme- yecek şeyler olduğu için hiçbir şey söyleyemem korkusu ve öbür korkular... korkular.
Sayfa 55
Artık aşk bir sevgi meselesi değil, bir ihtiyaç meselesi. Yani neyi sevdiğinle ilgili değil, neye ihtiyaç duyduğunla ilgili. Gel gör ki sana ihtiyacım var cümlesi seni seviyorum kadar masum değil sanki. Hep kendi çıkarını kollayan bir yanı var ve işin kötüsü kimse kimseye de muhtaç olmak istemiyor. Allah kimseyi muhtaç etmesin diye dua etmiyor muyuz ? Ve şimdi bu sevda işine bulaşan herkes kendi sessizliği içinde yalnız ve galiba artık hepimiz kendi yalnızlığımıza aşığız ve bazen o yalnızlığı başkalarıyla aldatıyoruz ve Allah’a şükür kimseye muhtaç değiliz. Artık Ali Ayşe’yi sevmiyor. İhtiyacı olursa arar. İnci Taneleri/ Yılmaz Erdoğan
Bağışla Beni Kölem
Bağışla beni rüyam, çölümdeki son deniz Bağışla allı turnam, dağ başındaki duman Masum bir dalgınlığın infilâkıyla şimdi Gel de gör; yıkılıyor üzerime asuman
Sayfa 66 - İnfilâk: güçlü bir biçimde patlamaKitabı okuyor
Vücud ve iç
Vücud ve iç Beden formuna ben dediği an. Kendini yaşamdan ayırdı insan. Vücudun yerine denilir mekan. Form yaranmasına söylenir zaman. Cisime göredir zaman ve mekan. O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
Reklam
Çünkü Aşk, Hüsn'dür, Hüsn de Aşk'ın tıpkısıdır: Sense yanlış bir yol tutmuştun Birlikte dedikodu yoktur; o zanda olmayacak şey bulunmaz. Yürü, şimdi o melek yüzlüyü gör; o değer biçilmez güzelliği, Hüsn'ü seyret. Seyret de bütün gizli şeyler ortaya çıksın; evvelce göz önünde olanlar da gizlenip gitsin.
Sayfa 225 - Dorlion YayınlarıKitabı okudu
hayat irade ya da niyetle yönetilmiyor
Yaşamın bundan sonra nasıl geçecek, çok merak ediyorum. Fedâkarlıklarla berbat etme bunu. Şu halinle mükemmelsin, tamsın. Eksilme. Hiç kusursuzsun şimdi. Başını sallamanın gereği yok: Kusursuz olduğunu sen de biliyorsun. Hem zaten, kendi kendini de aldatma, Dorian. Hayat irade ya da niyetle yönetilmiyor. Hayat bir sınır ve lif sorunudur, hücre sorunu. Düşüncelerimiz bu ağır oluşan hücrelere girip gizlenir, tutkularımız buralarda barınıp düşler kurar. Sen kendini güvenlikte sanırsın belki, güçlü olduğuna inanırsın. Gel gör ki bir odada ya da sabahleyin gökyüzünde gözüne rastgele çarpan bir renk tonu bir zamanlar sevdiğin bir kokunun beraberinde getirdiği gizli anılar, çoktan çalmadığın bir müzikten bir ezgi, unutulmuş bir şiirin yeniden karşına çıkan bir satırı... İnan bana, Dorian. Hayatımız böyle şeylere bağlıdır.
Sayfa 266 - Can klasikKitabı okudu
Daha önce altüst olduğumu düşünüyordun ya bir de şimdi gör beni.
Sayfa 341Kitabı okudu
Tezimi çok büyük zorluklarla bitirdim. Ömrümün bilmem kaçta kaçı gitti. Öyle bir sinir savaşı vardı ki ortalıkta, anlatılır gibi değil. O zaman kalp sektesinden gitmediğime, kanser olmadığıma çok şaşırıyor, nice sağlam bünyem varmış diyorum. Neler yaşadınız? Neler, neler! Bir mühlet verilmişti, o sürede tezini teslim edeceksin dediler. Ettin
Reklam
“Kim bilir sen nasıl böyle oldun? Bir dağ çiçeği gibi kimse görmeden serpildin.Kendin bile göremeden ve bilemeden. Şimdi ise hem kendin görüyor hem de başkaları,ama önce kendin gör,sonra başkaları.”
Sayfa 143Kitabı okudu
Büyük özlem üzerine
Ey ruhum, sana “bir zamanlar” ve “eskiden” dercesine “bugün” demeyi öğrettim ve bir de dansını tüm Burada, Şurada ve Oradakilerin üzerine etmeyi. Ey ruhum, seni tüm köşelerden kurtardım, tozu, örümcekleri, bulanık ışıkları üstünden aldım. Ey ruhum, seni küçük utançtan ve köşede kalmış erdemden temizledim ve güneşin gözleri önünde çıplak durmaya
Artık aşk bir sevgi meselesi değil, bir ihtiyaç meselesi. Yani neyi sevdiğinle ilgili değil, neye ihtiyaç duyduğunla ilgili. Gel gör ki sana ihtiyacım var cümlesi seni seviyorum kadar masum değil sanki. Hep kendi çıkarını kollayan bir yanı var ve işin kötüsü kimse kimseye de muhtaç olmak istemiyor. Allah kimseyi muhtaç etmesin diye dua etmiyor muyuz ? Ve şimdi bu sevda işine bulaşan herkes kendi sessizliği içinde yalnız ve galiba artık hepimiz kendi yalnızlığımıza aşığız ve bazen o yalnızlığı başkalarıyla aldatıyoruz ve Allah’a şükür kimseye muhtaç değiliz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.