Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan koşar gibi yürüyüşün karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın karanlık boşluklarında akıp giderken zaman adımla nasıl berabersem öylece beraberiz seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz ve sonra her zaman her ölümlüye aynı şartlar altında kısmet olmıyan gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın Attila İlhan
336 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
#neokudum #novellaneokuyor Hikaye Hırsızı “İyi yazarlar ödünç alır, büyük yazarlar çalar.” Jake ilk kitabıyla ses getirmiş iyi bir yazardır. Ancak devam eden birkaç kitabında aynı başarıyı gösterememiştir ve artık nereden bakarsanız bakın unutulmaya başlamıştır. Aynı zamanda da yaratıcı yazarlık atölyesinde dersler vermektedir. Bu nedenle
Hikaye Hırsızı
Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024294 okunma
Reklam
İnsanoğlu için en büyük tehlikenin açlık, deprem, mikroplar, kanser olmayıp, yalnızca insanın kendisi olduğu, göz kamaştırıcı bir açıklıkla ortaya çıkmıştır. Nedeni ortada: Ruhsal yaraları saracak, etkili bir çare yok henüz, oysa bu yaralar doğanın en acımasız, en büyük yıkımlarından daha da yok edicidir! İnsanı olduğu gibi, halkları da korkutan en büyük tehlike, psişik tehlikedir. Beliren genel güçsüzlüğün nedenleri, bilinçaltını hiç dikkate almaksızın tek bilinçle, ama yalnızca bilinçle ilgilenilmiş olmasıdır. Bunun sonucu olarak insan için en büyük tehlike, bilinçaltı etkilerin biriktiği kitleden kaynaklanır ve bilincin akılcı direnmelerini susturur. Her kitle örgütü, dinamit yığınından farksız gizli bir tehlike oluşturur. Çünkü buradan, kimsenin istemediği ve hiç kimsenin de engelleyemeyeceği etkiler yayılır! Bu nedenle psikolojinin ve onun bilgilerinin, buluşlarının yaygınlaşması ve böylelikle insanların başları üzerinde dolaşan büyük tehlikelerin nereden kaynaklandığını öğrenmeleri gerekir. İnsanların, modern savaşlar olarak beliren büyük yıkımlardan kendilerini korumaları herkesin tepeden tırnağa silahlanmasıyla olmaz! Silah yığınları savaşları gerekli gösterir! Gelecekte, bilinç setlerini yıkıp kurtularak dünyayı tehlikelere sürükleyen bilinçaltının yarattığı koşulları yok etmek, daha yeğlenir bir durum değil midir?
Kopmasın diye bir kere çölde gönüller bağı Dostluk bir kez düşmanlığa dönüşmeyegörsün Bir yangın paçavrası gibi düşmeyegörsün İki oba arasına kan davası denen dinamit İnsan kanıyla beslenen o ifrit İnsan kanına susamış o ejderha Doymak nedir bilmeyen zalim iştiha Yer bitirir nice yiğiti eri
Nasıl ki yıllan buldu Bir mısra dolu maceram Biz ki yarınıyız halkın. Umudu, yüz akıyız. Hıncı, namusu, Şafakları, Taa şafakları Hey canım, Kalbim dinamit kuyusu Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı Macera değil Yaşamak, sade yaşamak’ Yosun, solucan harcıdır.
344 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Yıldız Gezgini
"Zeki insanlar zalimdir. Aptal insanlar ise canavarcasına zalimdir." . "...acımanın olmadığı yerde merhamet dilenmesinin boşunalığını biliyormuş." Jack London'ın astral seyahati anlattığı romanıdır. Ayrıca Jack London'dan okuduğum ilk kitaptır. Kitapta bir profesörün arkadaşını öldürmesi sebebi ile hapse girmesi ve diğer mahkumlardan birinin hapishanede bir yerde dinamit sakladığı iftirası ile aylarca hücre cezasına çarptırılması, orada yaşadığı eziyetler, işkenceler, aylarca gömleğe bağlanması ve bu durumlarda astral seyahat ile bedeninden ayrılıp farklı zamanlara, farklı bedenlere girip orada yaşadığı olayları anlatıyor. Ayrıca o zamanlarda Amerikan hapishanelerinin adaletsiz ve gaddar tutumunu da eleştirmiş yazar. Jack London öyle gerçekçi yazmış ki sanki beni bağlamışlar o gömleğe, sanki ben o eziyetleri çekmişim gibi. Kitabı gerçekten çok beğendim herkese tavsiye ederim.
Yıldız Gezgini
Yıldız GezginiJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20146,8bin okunma
Reklam
1908'de 2.000 adet silah, yüzbinlerce fişek ve 500 dinamit bombası içeren Taşnak cephanesi Van'da ele geçirildi. Şehrin Müslümanları, anlayışla karşılanacak bir dehşete düşmüşlerdi. Taşnaklar cephaneyi ele veren muhbire suikastta bulundular ve ardından çıkan arbedede kasaba halkının ve güvenlik görevlilerinin üstüne ateş saçmaya başladılar. On yedi asker ve jandarma yaralandı veya yaşamını kaybetti. Kasabanın Müslüman ahalisi bu duruma tepki gösterdi. Takip eden ayaklanma bastırılana kadar 30-40 Ermeni ölmüştü. Hem Taşnak liderleri hem de karışıklık çıkaranlar tutuklandı. Van'daki İngiliz Konsolosu, Müslümanların ce- zalandırılmasını, yerel görevlilerin kovulmasını ve Ermenilerin serbest bırakıl- masını talep etti. İngiltere Büyükelçisi davanın takipçisi oldu ve hükümet de buna uymak zorunda kaldı. Müslümanlar mahkeme edildi, Osmanlı görevlileri yerle- rinden alındı ve vatan haini oldukları şüphe götürmeyen Ermeniler serbest bırakıldı.
Sayfa 93 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Kaptan
ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam avenue wagram’da bir akşam yeter bana ağustosta yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar bir mısra yeter geceleyin bir tren gibi pırıl pırıl sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor birini bitirmeden aklın öteki yolculukta
Taş taş değil bağrındır taş senin Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin Anne seninle bağrın döğer gider mi acı Hanidir Ferhad’dan aldığın ders taş senin Sen de mi taşla bir oldun ey sevgili İşitmez oldun beni kalbin taşdan taş senin... Osman Sarı
….. Bir insanın hayatta deneyebileceği en zor şeyi denedi. Ne yaptı biliyor musun? Aklıyla bir duyguyu öldürmek istedi. Tıpkı insanın sözler ve prensiplerle bir dinamit parçasını patlamamaya ikna etmesi gibi. Neredeyse imkansız ve bu insan bunu yine de denedi. Neden mi? Ruhunu kurtarmak için, onsuz yaşayamayacağı özsaygısını kurtarmak için…..
Reklam
"Memleketin temeline dinamit koyan öz oğlun da olsa gözünü kırpmayacaksın!"
Sayfa 306
"Umutsuzluğa düşmek" ise bir devrimciye yasaktır. Cellat elinde işkencede ölüme bir soluk kalmışken bile. Yalnız yasak değil ayıptır da. Çünkü devrimcinin kendisi, insanlığın yarını ve umududur. Bir kural, bir ilkedir bu. Namussuzluğun, alçaklığın egemen olmadığı, soylu, güzel ve onurlu bir dünya, bu temel ilke üzerinde kurulur. Bu bayrak, yüreğime delikanlıyken çekildi. Şimdi kırkı aştım, her an daha zorlu bir rüzgår ile atardamarımı doldurmakta: "... Biz ki, yarınıyız halkın Umudu, yüzakıyız Hıncı, namusu... Şafakları, Taaa şafakları Hey canım, Kalbim, dinamit kuyusu..."
Sayfa 173 - Ahmed Arif ve Şiiri Üzerine - Ahmed Arif'le Bir Konuşma/Umutsuzluk Yasak, Metis YayınlarıKitabı okudu
Din afyon mudur?
Osmanlı'nın tezadı Avrupa'dır. Batı'da maddecilik bâtılın hisarlarını yıkan bir dinamit, hür düşüncenin dinamiti; Osmanlı İmparatorluğu'nda maddecilik bir kendi kendini tahrip cinneti. Avrupa, Osmanlı ülkesine papaz ihraç eder. Hıristiyanlığa davet için mi? Ne münasebet. Tek emeli, Osmanlı'yı dinsizleştirmektir. Dinsizleştirmek, yani "etnik bir toz" hâline getirmek. Bir kelimeyle: dinsizlik, Batı'nın yükselen sınıfları için ne kadar hayırlıysa, bizim için o kadar meşumdur; onlar için ilerleyiş; bizim için çözülüş ifade eder.
Taş Gazeli
Taş taş değil bağrındır taş senin Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin Anne seninle bağrın döğer gider mi acı Hanidir Ferhad’dan aldığın ders taş senin Sen de mi taşla bir oldun ey sevgili İşitmez oldun beni kalbin taşdan taş senin... Osman Sarı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.