Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar aramalı insan, ama ne aradığını bilmeli. Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Okyanus dalgaları üstünde bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını taşlar kesip kanatmalı. Çöllerden geçmeli yolu, yanmalı, kavrulmalı. Sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli. Buzlar kırılmalı ayaklarının altında, üstüne kar yağmalı.
Sayfa 118Kitabı okudu
Sanki dünyanın sonu gelmiş, geriye kalan bir avuç insan bir­ birini bulmuş gibi.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Çünkü kitap okumak ve kitabı ciltletmek, insanın gelişme çizgisinde birbirinden ayrı iki büyük evredir. İnsan yavaş yavaş kitap okumayı öğrenir, bu kuşkusuz yüzyıllar sürer, ama okuduğu kitaba hiç özen göstermez, onu değersiz bir şey olarak görür. Kitap ciltletmekse kitaba saygının belirtisidir, yalnızca kitap okumayı sevmenin değil, kıtap okumayı bir uğraş kabul etmenin belirtisidir.
Sayfa 729 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Niçin Müslümanlar yine herkesten üstün olmasınlar?
Kılıç ve süngünün, insan kuvvet ve sanatının son derecesi olarak tanındığı bir asırda, Müslümanlar, dünya pazarına serilen malın en iyisine sahip olduklarından, kılıçlarına bütün dünya baş eğmişti. İlmin, bilginin, ahlakın, sanatın meydana tuttuğu bir zamanda ise niçin asrın hükmüne göre kazançlı olan ticareti yapmasınlar? Niçin marifetleriyle, ahlaklarıyla yine herkesten üstün olmasınlar?
Sayfa 317
Mesela, sevgi ve vicdan bakımından fakir, çok geri bir insanın, tekamülü için, düalite prensibi ve deger farklanması mekanizması gereğince zıt değerler ile karşılaşması, sevgi-kin, adalet-zulüm, iyilik-kötülük gibi kavramlar ile yüzyüze gelmesi ve böylece, otomatik olarak bir kıyas bilgisi kazanması ve dengesini bulabilmesi gerekir. Bunun için de onun diğer bedenlerle ilişkiye geçmesi icap eder. Bir insan, elinde bulunan bir kırbaçla bir kaya parçasını kırbaçlasın dursun, bundan ne sonuç alabilir? Hic... Onun sevgi ve vicdan melekelerini işletecek hiçbir zıt değeri, bu kaya parçasını kırbaçlamasından alacağı sonuçlar, sağlayamaz. O, karşısında bir beden bulamayınca etrafına zulüm ve gaddarlık yapamaz, bunu yapamayınca da düalite prensibi ve değer farklanması mekanizmasına göre gerekli olayları meydana getirecek zit değerleri kazanamaz ve bunun sonucunda, muhtaç olduğu madde gelişimlerine kavuşamaz, tekamül edemez. Buna karşılık, eğer o insan bir çocuğu kamçılarsa, işler değişir. O çocuğun veya etrafındakilerin bu kamçı sonucunda gösterecekleri çeşitli reaksiyonlar, zıt unsurlar halinde karşısına dikilir ve onu hemen bir kıyas bilgisine götürür. Böylece birbirini izleyen yüzlerce, binlerce olayın birbiri üzerine eklenmesiyle kıyas bilgilerinin birikmesi, onda en basit haliyle bir iyilik-kötülük kavramının doğmasına neden olur ve vicdan da böylece toplanmaya ve canlanmaya başlar. Bütün bu işler sonucunda meydana gelecek olaylar, idrak kanalıyla ruha yansır ve tekamül sonucunu sağlarlar.
Reklam
Tüstüsüz, alovsuz yanarmı insan? Ürəyi qovuran közümə baxdım...
İyilik yap, iyilik bul diye kandırdılar bizi. İyi bir insan olmanın cezasını her zaman ödersin.
İnsan sevdiğini zihninde yaratır, elleriyle şekillendirir, kalbiyle sever. Başkaları size ne buldum şu adamda der oysa bir şey bulmanıza gerek yoktur. Neden sevdiğinizi bir türlü bilemediğiniz o adam ya armağanınızdır ya da imtihanınız.
Karanlıkta her şey gözüne son derece dramatik ve sonsuza dek sürecekmiş gibi geliyordu. Peşini bir türlü bırakmayan bu düşünce kasırgasının durması için sürekli dua ediyordu.Bazı geceler gözünü dahi kırpmadan sabah oluyordu. Smitia insanların uykuda da eşit olmadıklarını düşündü. İnsanlar hiçbir konuda eşit değillerdi…
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
“İnsan ruhunu iki şey karartır; susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak.” Sadi Şirazi. “İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın; çok yaklaşma yanarsın!” Sadi Şirazi Peygamberimizin (sas) bir hadisi var “Her insan fıtrat üzerine doğar. Sonra anne ve babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.” bu sözü çocuklara bakış açımda belirleyici olarak kullanırım. Kötü bir hareketleri olduğunda bu durumun aslında tamamen kendi suçları olmadığını farketmek onlara bakış açımı değiştirir. Sadece insanlara yaklaşımımıza bakmak gerekir ve iletişimi gönül dilinden yapmak.. Bu eser gönülden konuşmanın, insanların yüreklerine dokunmanın yollarını bize gösteren bir rehber niteliğinde ve Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler ya bizim ektiklerimizdendir ya da biçmediklerimizdendir.” düsturuyla akıcı ve anlaşılır bir dille yazılmış bu eseri okuyabilirsiniz. Son olarak Rabbim bizi Hz. Musa’nın Kuran-ı Kerim de geçen şu duasıyla mükafatlandırsın “Rabbim Gönlüme Ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki tutukluluğu çöz ki Sözümü anlasınlar” (Taha/25) Keyifli Okumalar.
Gönül Dili ve İletişim
Gönül Dili ve İletişimŞemsettin Dursun · Asalet Yayınları · 20218 okunma
Bugün artık kimsenin hiçbir şeyi saklamadığı bir gerçekti, insanlar eskiyen her şeyi atıp yerine yenisini alıyorlardı.
Kaç yaşında olursa olsun, dul bir kadının bir daha evlenmeye hakkı yoktu. Kız çocuklarının çok küçük yaşta evlendirildikleri bazı eyaletlerde daha beş yaşında dul kalan ve bu yüzden hayatları boyunca dilencilik yapmaya mahkûm olan pek çok kız çocuğu vardı.
Çoğu insan gibi benim de bir sürü kız ve erkek kardeşim vardı. Baharda çoğalan, kışın titreyip tüylerini döken, yazınsa ishal olup zayıflayan, birbiri ardına köşeye büzülüp ölen civcivler gibiydiler.
Sayfa 29 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.