Arası yok mu hocam?
Eğer iyi bir şey söylüyorsak, bunu tıpkı deliler veya filozoflar gibi rastlantıyla yapıyoruz.
Sayfa 502 - İmge kitabeviKitabı okudu
272 syf.
·
Puan vermedi
 DAĞA ÇIKAN KURT     Dağa Çıkan Kurt öyküsü, Milli Mücadele yıllarının panoramasını gözler önüne sermektedir. Hikâyenin başlangıcında yazar, Fransız bir sanatçının şiirinin çıkmasını beklemektedir. Bunun etkisinde kalarak rüyaya dalmaktadır. Rüyasında, işlerin sarpa sardığı bir orman görür. Ormandaki hayvanlar arasında mücadeleler yaşandığını
Dağa Çıkan Kurt
Dağa Çıkan KurtHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 2021404 okunma
Reklam
Kadınların pek çoğu için dikkatten, dinlenilmekten ve destekten çekici bir şey yok ve âşık olmalarını bunlar sağlıyor.
248 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Hastorlu Tan Hadron fakir bir askerdir.Komutanının kızı Sanoma Tora’ya deliler gibi aşıktır ancak kız zengindir ve gözü de zengin bir koca bulmaktadır.Zengin kız, fakir oğlan karmaşası anlayacağınız. Bir gece Sanoma Tora bahçede gezinirken, gizemli bir uçak tarafından sessizce kaçırılır ve bunu duyan Hadron hemen yollara düşer.Araştırmaları sonucu esrarengiz uçağın sahibinin kim olduğunu bulmuştur; bütün Mars’ı fethetmenin planlarını yapan ve bunu yapabilmesini sağlayacak güçlü yok edici silahları olan Jahar Jeddak’ı Tul Axtar. Hadron, çıktığı bu kurtarma yolculuğunda uçağının arızalanmasıyla Xanator’da durmak zorunda kalır ve orada erkek kılığına girmiş köle bir kız olan Tavia ile tanışır.O günden sonraysa hem kendi duyguları hakkında çok şey değişecek hem de oldukça benzersiz maceralar yaşayacaktır Hadron.Görünmez pelerinler, görünmez uçaklar, maddeyi atomlarına ayıran ölümcül silahlar, kötülük abidesi düşmanlar… Hadron ve Tavia karakterlerini çok sevdim.Yine keyifle okuduğum bir kitap oldu.Seri, her bir kitapta daha da gelişiyor ve güzelleşiyor.
John Carter VII: Mars Askeri
John Carter VII: Mars AskeriEdgar Rice Burroughs · Fihrist Kitap · 05 okunma
Hâlâ depremle ilgili öyle güzel bir ölüm nasip oldu ki, o kadar cenaze gördük onunki diğerlerine benzemiyordu vs gibi ifadeler görüyorum. Kanım donuyor.Burada korkunç örtük bir kıyas var maalesef. Kıyas ise şeytandandır. Keşke farkında olsak. Cennete bile başkasına kıyaslanarak gitmek diye bir şey yok. Kendi amelimiz neyse ona göre hesap vereceğiz. Allah başkası şöyleydi sen böyleydin o yüzden sen cehennemlik oldun demiyor. Allah peygamber aşkına herkes biriciktir, kendine hastır. Cenabı Allah bizi böyle yarattı, Allah'a hürmetiniz de mi yok. Kıyastan uzak durun. Hele ölüm mevzu bahisse kesinlikle uzak durun, evet nasıl yaşarsan öyle ölürsün cümlesi haktır lakin sadece zahiren bilirsiniz insanların nasıl yaşadığını nasıl öldüğünü, size işin hakikati ayan değil..bu cümle siz hüküm verin diye söylenmedi. İmanla ölmek istiyorsak imanla yaşamaya gayret etmemiz için söylendi. Muhattabı ta kendinsin yani, başkasının falına bakman için değil. Nevrim dönüyor ya hu Allah aşkına aklınızı başınıza devşirin. İnsanların kundaktaki bebeği paramparça oldu, anasını, atasını, evladını toprağa verdi ki bu normal şartlarda bile çok zor bir durum. Öyle sözler ediliyor ki hiç düşünmeksizin, direkt gayretullaha dokunacak cinsten.
Bütün bunları seviyorum çünkü sevebilecek başka bir şeyim yok ya da belki de insan ruhu için sevilmeye değer bir şey yok.
Sayfa 24 - Ayrıntı Yayınları- 3. Basım-Çeviren:Orhan TuncayKitabı okuyor
Reklam
ÜLKELER ARASI SAVAŞ YAPILAN HERŞEYE MEŞRUTİYET KAZANDIRIR MI?
Bunun kamusal huzuru bozabileceğini söylüyorlardı, Vahşetin ortalığa saçtığı o müthiş huzuru. Ama bu kepazelik, yalnızca Japonya ve Amerika ile bağlantılı olarak tezgâhlanmadı. Bütün dünya, iyilerin kazandığına inanma ihtiyacı duyuyordu. Bilgi edinilebilir hale gelmeden önce, resmi görüntüleri olmayan birer hortlak gibiydi Hiroşima ve Nagazaki.
- bir sigaran var mı? işte böyle başladı. her şey bu üç kelimeyle başladı. bir sigaran var mı? yok, diyebilirdi. belki de hiç yanıt vermemeliydi. kalın dudakların arasından çıkan kelimeleri daha iyi dinlemeliydi. aslında o gün zargana koma'dan bir sigara istememişti. bir hayatın var mı, diye sormuştu belki de. ve o, evet demişti. Sana verebileceğim bir hayatım var..
Elite olumsuz bir değer yüklemek bugünün bir sakatlığı. Bu gün "politikacı" dediğin zaman da çok iyi bir çağrışın yapmı yor. Halbuki toplumu yöneten insanların iyi anılması icap etmez mi? Türkiye'de elitin sıkıntısı şu: Elitin ne olduğunu bilmiyoruz.Yönetici elit zannediliyor. Halbuki böyle bir şey yok. Yöneticiyi sen seçiyorsun. Sen neysen o adam da o, niye elit oluyor. Zengin neden elit olsun sadece parası var diye? Zır cahil zenginler var,dünyadan bihaber. Bunlar elit değil.
Sayfa 24 - İnkılapKitabı okuyor
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Bu romanı büyük bestekârımız Eyyubi Bekir Ağa'nın ruhuna ithaf ediyorum" AHT Mahur Türk müziği makamlarının en önemlilerinden biri, Tanpınar'ın romanlarında Ebubekir Ağa'nın, Dede Efendi'nin ve Neşati'nin mahur besteleri geçiyor. “Gittin amma ki kodun hasret ile cânı bile İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı
Mahur Beste
Mahur BesteAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20236,2bin okunma
Reklam
Aşk, akılda kalan lezzetten başka bir şey değil!
Peki Ya Aşkın En Güzel Tanımı Nedir ? Bana göre de aşkın en güzel tanımı elbette mevcut. Yıllar önce üç arkadaş şimdi hatırlayamadığım bir köprünün altında yürüyorduk. Gece yarısına yakın bir saatti. Bedirhan ve Nazlıcan misali. Gecenin sessizliğini bozan topuklu ayakkabıların sesi hala kulaklarımda. Kısacık boyu ve devasa anlamıyla koluma girmişti yürürken. On yılı geçmiş olmalı. Şimdi sorsam muhtemelen hatırlamaz. Bana aşık olduğu ya da benden etkilendiği için yapmadı bunu. Çok yakındık. Çok samimiydik. Hâlâ da öyleyiz. O ve ona benzer gecelerimiz çok oldu. Bir adım ötesi olmayan ve birkaç şehvetli aşka davet teşebbüsü dışında asla talep edilmeyen bir tutku hali. Kimi geceler aşkın doğası ve anlamı nedir diye düşündüğüm anda, şöyle bir ses yankılanıyor derinlerimden: Fazla kurcalanacak yanı yok. Aşk, akılda kalan lezzetten başka bir şey değil!
Günay Aktürk
Günay Aktürk
Ben gerçekten evlilik teklifinde romantik olan hiçbir şey göremiyorum. Âşık olmak çok romantiktir. Ama resmi bir evlilik teklifinde hiç romantik bir taraf yok. Neticede, ce­vap evet olabilir. Her zaman da böyle olur, sanırım. Bun­dan sonra tüm heyecan sona erer. Aşkın en önemli özelliği belirsizliğidir. Olur da evlenirsem, bu gerçeği unutmak için elimden geleni yapacağım.
Mesela gözlüklerimi çıkarıp uzağa bakmayı seviyorum. Her şey sislerin ardına çekiliyor, bir rüya, bir tür yaşam çarkı gibi mükemmel oluyorlar. Kirli ve Çirkin detaylar yok. Yalnızca kocaman şeyleri, canlı ve güçlü renkler ile ışıkları görebiliyorum. Gözlüklerimi çıkarıp insanları izlemeyi de seviyorum; böyle bakınca herkesin yüzü daha nazik, daha güzel görünüyor. Sanki hep gülümsüyorlar. Ayrıca, gözlüklerimi çıkardığım zaman insanlarla kavga etmek ya da onlara sataşmak asla aklıma gelmiyor. Hiçbir şey söylemeden karşılarında öylece dikiliyorum, o kadar. Böyle zamanlarda insanlara daha samimi göründüğümü düşündükçe, onlara karşı müsamaha göstermeye başlıyor, oldukça nazik birisi oluyorum.
Sayfa 14 - Tokyo klasikKitabı okuyor
Uyarılmak bu çağın insanının pek hoşuna gitmiyor. Hiç kimse korkutulmak istemiyor. "Bize dini sevdirerek anlatın." diyorlar. Oysa Kur'an-ı Kerim'de müjdeler de var, ikazlar da. Hiç kimse kendisiyle ilgili kötü bir şey duymak istemiyor. Çok karamsar bir çağdayız, nezîr ayetlerini duymaya mecalimiz yok. Biraz rahatlamak, hayata biraz iyimser bakmak istiyoruz.
Varken de yok gibiydin fazla bir şey değişmedi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.