Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Otuz beş yaşındayım, 13 yıldır evliyim; 7 7 yaşında kızım, 7yaşında oğlum var. Üniversite lisans mezunuyum, eşim lisemezunu. Altı sene süren birliktelikten sonra eşimle anne-ba­ ba rızası olmadan evlendim! Altı sene görmediler bile eşimi;kültür farkı var diye.Ben uç bir örneğim sanırım; benim ailemin maddi duru­mu iyi, eşimin aile durumu kötü; ben üniversite, eşim lisemezunu; evlendiğimizde ben özel bir bankada çalışıyordum, eşim mağazada. Benim annem göçmen Trakyalı, babam lazKaradenizli, eşim kürt Doğulu. Annem alevi, babam hane-fi, eşim şafi.Bana kalırsa her şey bahane hayatta; biraz huzur, birazaza kanaat, en çok da sağlık önemli. Hayat hikâyem çok uzun, yazmakla bitmez, ama şu an bu kadar farklı kültürlere rağmen çok sık bir araya gelen ve bir­ likteyken konuşulan farklı şivelerden ötürü tiyatrodan farksız olan bir aileyiz!
Bir şeyden. Korkmak, biraz da onun geleceğini beklemektir.
Reklam
“Vâkıa, Ahmet de sakindi. Fakat yaratılıştan öyle idi. O, kendisini kabahatli bulan adamdı. Bilhassa, doğuşunun hazin tesadüflerini öğrendiği günden beri -kimden, nasıl? Bunu hiç biri bilmiyordu. Belki de komşulardan biri söylemişti;- daima köşesinde, daime evi yadırgar olmuştu. O kadar ki, biraz fazla şımartılmak istense, hatırımı alıyorlar düşüncesine kapılıyor, gözlerine yaş birikiyordu. Bu, her yerde tesadüf edilen şeylerdendir. İnsanlar bazen doğuştan mahkûm olurlar, saz parçası kendiliğinden kırılırdı.”
Sayfa 14
Hayatta daha sonraları, biraz huzur beklersiniz, değil mi? Buna layık olduğunuzu düşünürsünüz. Ben de düşündüm. Ama öte yandan liyakatin ödülünün hayatın işi olmadığını anlamaya başlarsınız.
Bir şeyden korkmak, biraz da onun geleceğini beklemektir.
Zaman olurdu ki bütün hayatı sadece kaçışlardan ibaret kalırdı. Zavallı Mümtaz, İstanbul sokaklarında bir nevi hayalet gemi gibi yaşıyordu. Her özlediği yerden biraz sonra kendi içindeki rüzgar onu kovuyor, haberi olmadan lengerler alınıyor, yelkenler şişiyor ve uzaklaşıyordu.
Reklam
“İnsanları izliyorum, uzaktan, yakından. Garip bir sakinlikle, kimseye kızmadan, kimseyi üzmeden, kimseye kırılmadan. Sadece sessizliği hissediyorum, garipsemiyorum. Hissettiğim sadece sessizlik. Herkes kendisine düşen rolü oynuyor. Kimi yalanı, kimi dürüstlüğü, kimi hırsı oynuyor. Ben artık sakinliği oynuyorum. İzliyorum Garipsemiyorum Huzur Biraz uzaklaşmakta.”
Bir şeyden korkmak, biraz da onun geleceğini beklemektir.
|||. Adèle'nin sağlığı pek de yerinde değildi. (...) Danıştıkları bir doktor ona dinlenmesini ve güzel havalarda yürüyüş yapmasını tavsiye etmişti. Ama bunlar, kısa sürede kenara biraz para koyup sonra bunu huzur içinde yemek isteyen birinin uyabileceği tavsiyeler değildir.
Reklam
Ve Mümtaz içinden tekrar Nuran’ın saçlarını düşündü: - Hep böyle düşer mi bu saç... daima elleriyle başını biraz geriye atarak onu düzeltir mi?..
Fakat bizim memlekette aranan kaybolur. Şark oturup beklemenin yeridir. Biraz sabırla her şey ayağınıza gelir.
Bir şeyden korkmak, biraz da onun geleceğini beklemektir.
Dünyadan uzak bir yerde dinlense gönlümüz Acıdan, kederden biraz uzak kalabilsek Belki bir bağ bozumunda buluruz kendimizi Belki bir peri masalında Huzur oldukça fark etmez de şimdi Dinlensin sıktığımız avuçlarımız Kalbimiz yorgun, dilimiz suskun Bir yer olsa işte masallardan bozma, dünyadan uzak...
Dar Ağacı Mahşerde Canlı Ölülere Kuruldu Boğulmadan kaç Deniz aştık? Susuz deniz son denizdi Şer denizinde gemisine kaptanlık yapana kulak verin şimdi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.