Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
542 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
161 günde okudu
Kadın Doğasının Gerekçelendirilmesi: Kurtlarla Koşan Kadınlar
NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Kurtlarla Koşan KadınlarClarissa P. Estes · Ayrıntı Yayınları · 20217,7bin okunma
Reklam
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Ateş..
Gül âteş, gülbün âteş, gülşen âteş, cûybâr âteş Semender-tıynetân-ı aşka besdir lâlezâr âteş Hemân ey sâkî bir sâgar tutuşdur dest-i dildâra Gazabla bezme geldi şem’-i meclis-veş yanar âteş Nesîm âteş çıkardı gonca-i çeşm-i ümîdimden Bıraktı gülşen-i âmâlime berk-i bahâr âteş Hayâl-i hasret-i hâlinle âh ettikçe uşşâkın Şeb-i fürkatta her dem
Ayna Nöronlar ve Empati
"Aynen. Ayna nöronlar, mesela bir golf sopasını sallamak gibi karmaşık eylemleri, sadece bir başkasının onları yapışını seyrederek öğrenmemizi sağlar. Aynı zamanda duyguları da iletirler ki, bir boksör yumruk yediği zaman olduğumuz yerde sinmemizin nedeni de budur; ayna nöronlarımız bize o yumruğu yediğimiz hissini verir." "Bilim insanları bizi diğer hayvanlardan ayıran şeyin beynimizdeki ayna nöronların sayısı olduğuna inanıyor; bazı şeyleri öğrenmemiz onlar aracılığıyla mümkün oluyor. Alet kullanmak, konuşulanlar anlamak..." Elijah duraksadı. "Ve empati duymak."
Sayfa 134 - April YayıncılıkKitabı okudu
Dil...
- " (...) Bertrand Russel bir keresinde, 1920’lere kadar, -ki, o sırada kırk yaşlarındaydı ve kendisini gerçekten ön plâna çıkaran felsefi çalışmaların hemen hepsini ortaya koymuştu.-, dile şeffaf bir vakıa olarak baktığını, özel olarak dikkat etmeden kullanılabilecek bir aracı olarak gördüğünü söylemişti. Aynı tavrın, yalnız diğer filozoflar için değil, romancı, şair, oyun yazarı gibi şahıslar için de geçerli olduğunu sanıyorum. Şimdi bir veri olarak aldığımız dilin kullanılışı mevzuundaki şuurluluk, aslında bu yüzyılda gelişti ve çağımızın belirgin fikrî özelliklerinden biri oldu. Bu gelişme, sadece kelimelerle sathî bir ilgilenme mânâsına gelmiyor, temel mevzulardaki inançları da kapsıyor. Meselâ, dilin sağladığı mücerret düşünce gücünün, doğrudan içinde bulunmadığımız gerçekliğin bütün yönlerini kavramlaştırmada ve onunla başa çıkmada, çevremizle ilişki kurmamızda en önemli sebep olduğuna inanılmağa başlandı. Pek çok kişi, bizi hayvanlardan ayıran en önemli özelliğin bu olduğuna inanır. Bundan dolayı, birçoğuna göre dilin öğrenilmesi ile biz kendimiz oluruz. Bu inançların biri bile doğru ise, insanlık açısından da, fert açısından da , dil, son zamanlara kadar düşünemeyeceğimiz nisbette temel bir unsur oluyor demektir. Filozofların dil mevzuu üzerine böylesine güçlü ve istekli bir biçimde eğilmelerinin sebebi, kanaatimce budur...”
İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
346 syf.
10/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Genler Sadece Bir Parça: Meme Makinesi İle Daha Büyük Resmi Görün
Susan Blackmore'un yazdığı "Meme Makinesi", "mem" kavramını ve bunların insan kültürü ve evrimindeki rolünü araştıran bir kitap. Blackmore'a göre memler, tıpkı genlerin üreme yoluyla aktarılması gibi, kişiden kişiye taklit yoluyla aktarılan fikirler, davranışlar veya kültürel birimlerdir. Kitaptaki ana fikirlerden
Mem Makinesi
Mem MakinesiSusan Blackmore · Alfa Yayıncılık · 201139 okunma
187 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Postmodern yaklaşımla Feyerabend'in Bilim Anarşizmi
“Herhangi bir şeyi bilebilir miyiz?” Epistemolojiyi oluşturan soru, bu sorudur. “Eğer bu mümkünse ne tür şeyleri bilebiliriz?” ve “ Bunları nasıl bilebiliriz?” Epistemolojinin temel sorularıdır. Peki gerçekten herhangi bir şeyi bilebilir miyiz? Bu sorunun cevabı oldukça açıktır. Elbette bir şeyleri bilebiliriz. Alan Musgrave bir şey
Bilgi Üzerine Üç Söyleşi
Bilgi Üzerine Üç SöyleşiPaul Feyerabend · Metis Yayınevi · 200530 okunma
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
İnsanlık
Günden güne kaybettiğimiz en büyük değerimizdir insanlık... her geçen gün bizden dirhem dirhem uzaklaşan bu en büyük yaşam olgumuzu geri kazanabilmek için de hiçbirşey yapılmadığını görmek ayrı bir yara açıyor içinde insanın. varlığımızın, yaşama nedenimizin tek yolu olan insan olmak kavramı nasıl olur da böylesine uçup gider hayatımızın içinden, işte tartışılması gereken de tam budur... oysa ki, çocukluğumuzdan beri bize öğretilen, her an verdiğimiz yaşam sınavından en iyi not ile çıkmamızın tek yolu değil miydi insan olmak? peki ne oldu da insanlık kıyıya vurmuş ölü balıklar gibi serilmeye başladı her yanımıza? tüm bunların cevabını verebilmek için önce insanlığı hatırlamamız gerekiyor sanırım. bizi bitkilerden ya da hayvanlardan ayıran vicdanımız, hayatı sadece yaşamak için değil aynı zamanda yaşanır kılacak olgularımızı gözden geçirmeliyiz en etraflı yanlarıyla birlikte... birbirinin kuyusunu kazan, üzerine basıp yükselmeyi amaç edinen, sahte duyarlılıkların o fütursuz varlıklarını yok etmeli hayatımızdan. gülerken içten gülmeli... yardım etmenin ve yardım için uzatılan eli tutmanın hazzını yeniden hissedebilmeliyiz içimizde... insanlığın yok olduğunu gördükçe kusmak geliyor içimden hem de heryere.. ki eminim kusmak bile çok daha içten gelen bir davranıştır onların yanında... #amatörYazar
Reklam
_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir. _En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. _Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
"Figaro'nun Düğünü"nde kontes, "Ama neden bu kadar içiliyor?" diye sorduğunda bahçıvan, "Bizi hayvanlardan ayıran budur madam. İstediğimiz zaman içer, istediğimiz zaman da sevişiriz," diye cevap verir. Nerede? "Uygarlaştıkça" kurallara uyuyoruz, kurallara uydukça kendiliğindenliğimizi yitiriyoruz.
Sayfa 54 - KarakargaKitabı okudu
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.