"Sevmek senin için nedir?
Sevmek en havasız halinle teslim olmaktır.
Sevmek güvenmektir."
"Aşk bir kalp depremi. Kalbin yerinden sökülüp bir süre sonra tekrar
takılması gibi bir şey. Bir insan için o ana kadar yaşanılan ne varsa bir anda hiç olması. Kalp oynadı yerinden bir kere, aşk girdi vücuda... Aşk insanı iyi yapmaz, aşk insanı kötü de yapmaz, aşk insanı büyütür ama
bazıları vardır ki; aşk uğruna küçüldükçe küçülür. Aşk bir yaradır tedavisini aynı bedende barındıran. Aşk insanın kendine dönüşüdür. Aşk insanın güzel yapan, aşk insanı besleyendir. Aşk insanın uykularından çalandır. Gecenin karanlığına bırakıp kaçandır.."
...
"...Çok sevdiğin için hep bunlar, kıyamam ki ben sana... Birbirini çok seven çiftler daha çabuk ayrılırlar. Çünkü onlar birbirlerini çok kıskanırlar, onlar alışmayı birbirlerinden öğrenirler, onlar ölesiye ait olurlar, sahiplik çok sonra gelir onlar için, onların ikimizin şarkısı dediği binlerce şarkı vardır,
onların en değer verdikleri şey el ele olmaktır, onlar sırf çok sevdikleri için bile gitmeyi göze alırlar, onlar deli gibi severken, sevildiğinden en ufak bir şüphe duyduklarında kalmayı düşünmezler.
Kayahan: "Bizimkisi bir aşk hikâyesi, siyah-beyaz film gibi biraz."
Şimdi sen beni öyle sakın ki başka bakışlardan, öyle sakla ki kaburgalarının arasına, bana içinde öyle bir kafes yap ki,
senden başka yere gidemeyeyim, senden başkasını sevemeyeyim... Her gün ayrıl benden, her gün yeniden barış benimle. Her elini tuttuğumda yeniden doğayım ama hiç gitme. Neden gitme, biliyor musun?
Çünkü kimse seni benim kadar çok sevemez."
Derdini kimselerle paylaşamamanın sıkıntısıyla içine kapanmış, çevresine kalın bir koza örmüş, o kozanın içinde yaşadığı olumsuzluklara inat, her geçen gün daha da güçlenen duygularıyla baş başa, kısılıp kaldığı tek kişilik hücreden çıkış yolu arıyordu.
Soluksuz kalmıştı. Onu yaşama bağlayan, ayakta durma gücü veren tek avuntu, Patricia'nın gözlerinde yakaladığı sevgi kıvılcımlarıydı. O gözlerde eriyip yok olmak yolunda karşı konulmaz bir arzuyla kavruluyor, Patricia'nın yalnızca elini tutmak için bile her şeyini seve seve feda edebileceğini hissediyordu.
Yalnızdı, kimsesizdi, en yakınları tarafından bile dışlandığını düşünerek kahroluyordu. Ne evde huzuru vardı, ne dışarıda.