Sonunda bitirdim. Uzun zamandır okumak istediğim ama kendimi hazır hissetmediğim için bir türlü başlayamadığım bir kitaptı.
Karamazov Kardeşler çok derin bir kitap olduğu için incelemeye nereden başlamam gerektiğine karar vermekte epey zorlandım. Ancak öncelikle bu incelemenin bolca spoiler içereceğinden bahsederek başlayabilirim.
¶¶Irak yollardan gelmiş, koşmaktan yorgun ama kararlılıkla kendisine doğru ilerleyen kendini görüyordu.¶¶
Yüzyıllardır süregelen bir gelenek gibiyiz. :/Bedenler, ruhlar, konumlar, çağlar gelip geçiyor. Ama kadınlık sorunsalı baki kalıyor. Küçük kız çocuğu iken kahve içmemize izin verilmeyerek başlıyor... Sonra hayallerimize sarılmamıza. Çok
Hayatımın yarıya yakınını yaşadığım yurtdışında “yabancı olmak, yabancı ile yaşamak” nasıl bir olgu, bunu iliklerime kadar hissettim. Alanımdan dolayı benim için avantajı hem kendi toplumumu hem de Batı toplumlarını “dışarıdan” gözlemlemek oldu.
“Yabancı “ olmanın nasıl bir duygu olduğunu anlamanız için, farklı ülkelere yaptığınız turistik
Solaris ’le birlikte en bilinen romanlarından biridir Aden. En azından ülkemiz için bu durum geçerli zira İletişim Yayınları’nın yıllar önce yayımladığı Lem külliyatından, Solaris haricinde baskısı hala bulunan tek kitap olma özelliğini taşımaktaydı kısa
Nietzsche pos bıyığından mıdır, profil maiyetinde umarsız tavrı sükun halinden midir nedir bilinmez, herkesin iştahla ve azimle koşturduğu bir futbol maçındaki "bitse de gitsek" tripleri kasan, ortamdan zihnen soyutlanan, zoraki birlikteliklerden türeyen zıpçıktı bir adam görünümündedir. Muhtemeldir ki kendisiyle ortaklaşa bir programa
İlk Önce Biraz Kitaptan Bahsedeyim:) Kitapta Diyarbakırlı yakışıklı Şahin ile Balıkesirli güzeller güzeli Gülşah'ın İzmir Ege Üniversitesi'nde tanışmalarıyla başlayıp yıllarca süren gerçek bir aşk hikâyesi anlatılır. Ama gelin görün nasıl anlatılmış :)
Gülşah üniversitenin şenliklerinde şahini görür. O görüşten sonra aklı hep
Siz alıştınız mı kitap bloglarında hep klasik edebiyat paylaşılmasına, ben Alacakaranlık’la karşınıza çıkınca şaşırdınız 😂
Tekrar bu seriyi okumaya başladım ama araya daha faydalı kitaplar katarak okuyacağım tabi 😄
Sanırım ben bu seriden asla vazgeçmeyeceğim. Bunun sebebi de öyle zannediyorum ki karakterlere olan sevgim ve hayranlığım.
Bella’ya birçok insan sinir olsa da ben kendime çok benzetiyorum o yüzden sinir olamıyorum 🤣
Misal ben de lise döneminde çok arkadaş edinmek yerine kendi içime çekilip kitap okumayı tercih ederdim. Hiçbir zaman diğer ergen kızların gündemlerini benimseyemedim. Tenefüs aralarında çantamdan kitabımı çıkarıp okumak, boş ergen muhabbetlerinden daha cazip gelirdi.
Daha küçükken ise dışarıda oynamaktansa Jules Verne evrenlerinde gezinip zaman mekan kavramlarını yitirirdim neredeyse 🪐
Ayrıca sakarlık, güçsüzlük, hemen yüzümüzün kızarması (beyaz tenli ve utangaç olma sorunsalı 🍎), cevval kızların aksine çıtkırıldım olmak (hâlâ öyleyim🥲😅) gibi ortak özelliklerimiz Bella’ya yakın hissetmeme sebep oluyor. Ayrıca verdiğimiz bazı tepkiler, yüz ifadelerimiz bile çok benzer 😅
Yani ben uzun bir süre daha dönüp dolaşıp bu seriyi okumaya ve izlemeye devam 😄🧛♀️🍎
Zaman, değişim değeri yasasına boyun eğen, ender bulunan, kıymetli bir maddedir. Bu, alınıp satıldığı için, çalışma zamanı konusunda açıktır. Ama giderek boş zamanın kendisi de "tüketilmek" için doğrudan ya da dolaylı olarak satın alınmak zorundadır. Norman Mailer, sıvı ya da donmuş (karton kutuda) portakal suyu üzerinde gerçekleştirilen üretim maliyetini çözümler. Sıvı portakal suyu, daha pahalıdır, çünkü donmuş ürünün içmek için hazırlanmasından kazanılan iki dakika fiyata eklenir: Portakal suyunun kendi boş zamanı böylece tüketiciye satılmış olur. Üstelik bu mantıksaldır, çünkü "boş" zaman, kullanılmak için satın alınması gereken "kazanılmış" zaman, verim alınabilir sermaye, potansiyel üretim gücüdür. Buna şaşırmak ya da kızmak için ideal olarak tarafsız ve herkesin yararlanabildiği naif "doğal" zaman varsayımında kalmış olmak gerekir. Hiç de tuhaf olmayan, müzik kutusuna bir frank atarak iki dakikalık sessizlik "satın alınabilme" düşüncesi de aynı hakikati yansıtır.