Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu krizler giderek şiddetleniyor. Önceleri sadece bir ağlama olarak başlıyordu ama şimdi daha derin bir umutsuzluğa dönüşüyor. Bir anda her şey anlamından soyutlanıyor ve ben boşluğa düşüyorum. Gerçekten dayanılmaz derecede kötü hissediyorum kendimi. Umarım birkaç ay daha dayanabilirim. Neden böyle anlarda yanımda değilsin ki.. Neden?
Birçokları anlamayacak olsa da anlatmak zorunda olduğumuz, gecemizi gündüzümüze katarak insanlara hatırlatmakla yükümlü olduğumuz şeyler var. Her ne kadar menfi duyguların coştuğu bir hengâmda, akıl ve analiz gözden düşse de bir okuyan, bir lahza olsun üzerine düşünen birileri olur diye anlatmamız gereken şeyler var. Zira menfi galeyan, tarih
Reklam
Ahlaki bir edim, herhangi bir “maksada” “hizmet etmez” ve hiç şüphesiz kâr, konfor, şöhret, egonun okşanması, herkesin takdirini kazanma ya da başka bir kişisel çıkar beklentisiyle yönlendirilmez. “Nesnel olarak iyi” –faydalı− eylemlerin failin kazanç hesabından dolayı –bunlar ister ilahi inayet, ister kamu itibarı kazanmak, isterse de günahtan arınabilmek ve başka durumlarda gerçekleştirilen merhametsiz ya da duygusuz edimler için Kutsal rahmete kavuşmak için tövbe dilemek olsun− yeniden ve yeniden icra edildiği doğru olabilir. Ama böyle olsa bile, bunlar gerçekte ahlaki edimler olarak sınıflandırılamazlar, çünkü tam da böyle güdülenmişlerdir.
futbol
Bacakları öküz ayağı gibi güçlü, ama beyin­leri koyun beyni gibi zayıf insanlar bizim idealimiz değildir. Böyle bir insan, bizim milletimiz için bir örnek, bir model olamaz.
Bence Böyle …
Buraya her akşam iyi geceler, her sabah günaydın yazmanız … Aile whatsap grubu değil burası. Amaçsız fotoğraflara alakasız sözler yazmanız… Yeri geliyor yazara veya şaire ait olmayan sözler… Anket başlığı evet var ama bu karpuz mu kavun mu demek için değil… Hadi bana sor demeleriniz cabası.Yani kitapla ilgili haber makale yazı resim bilgi hepsine açığım.Ama alakasız şeyleri atmayın ya. Takip ettiğim insanlar öyle değil ama önüme sağdan soldan düşüyor… Hepsini engellemek yoruyor ya…✨🧚🏼‍♀️🌸Sevgiler saygılar .
Bugünlerde farkettiğim bir şey
Evden dışarı adımımı attığım andan itibaren tanımadığım bir sürü yüz ile karşılaşıyorum. Hepsi de soğuk, duvarlı. Ama bunlar en iyileri sayılır. Çünkü çoğunun bakışı, duruşu bile nefret uyandırmaya yetiyor.Üstüne bir de duyarsızlaşıyoruz. Gördüğümüzü duyduğumuzu bilmemezlikten geliyoruz. Eve dönebilmek çok kıymetli geliyor böyle zamanlarda
Reklam
Sabah uyandım, bir şeyler dinleyerek enerjimi yükseltmeyi amaçladım, öyle de hastaneye gittim. Gittiğimde kod vardı müdahaleye katıldım. İlk defa bir hasta sadece hasta olarak göründü gözüme. Fakültedeki hocamın hep böyle ağlamayacaksın beyin bir süre sonra psikolojik olarak kendi korumak için duygusal shot down yapıyor endişelenme dediği olmuş artık sanırım. Müdahaleden çıkıp hastalarımı gezdim, sadece yemek yerken oturabildiğim bir gün oldu. Yeni sorumlumuza da biraz sinir oluyorum. Yeni olduğu için otorite kurmaya çalışıyor, gıcıklık yapmasa iyi olur. Eve gelip elimi yüzümü yıkadıktan sonra yüzüstü yatağa bir yığılmışım akşam 10 da uyandım. Yalnız yaşamak da ne kötü ya başıma bir şey gelse kimsenin haberi yok. Neyse ki uyandım, sabaha kadar uyuyup işe geç de kalabilirdim. İşe mutlu gitmiyorum açıkçası. Staj yaptığım hastane buradan 10 kat iyiydi her açıdan. Hep orayı arıyorum. Ama kendimi mutlu olmaya zorluyorum çünkü mutsuzluğun hiçbir getirisi yok. Hem mutsuz olunca güçsüz hissediyorum ki onu da hiç sevmiyorum.
"Bedenim ben, hem de ruh" - böyle konuşur çocuk. Neden çocuklar gibi konuşmayalım ki? Ama uyanmış, bilen kişi der ki: Bütünüyle bedenim ben, başka hiçbir şey değilim onun dışında; ruh da bedendeki bir şeye verilen addır sadece. Beden büyük bir akıldır, tek bir duygusu olan bir çoğulluktur, bir savaş ve bir barıştır, bir sürü ve bir çobandır. Senin küçük aklın da bedeninin aletidir, kardeşim, şu senin "tin" dediğin, senin büyük aklının küçük bir aleti ve oyuncağıdır. "Ben," diyorsun ve gurur duyuyorsun bu sözcükten, inanmak istemeyeceksin ama - senin bedenin ve onun büyük aklı daha da büyüktür oysa; o Ben demez, ama Ben'i oluşturur.
Sayfa 27
376 syf.
6/10 puan verdi
Orta Şekerli
Yüce Zeus sen historical romance bataklığına düşenin yar ve yardımcısı ol... Çünkü bu türün ne ardı arkası kesiliyor ne de tadı bitiyor. Elizabeth Hoyt sevdiğim His-Rom yazarlarından biridir. Kalemini Teresa Medeiros'a benzetiyorum açıkçası ancak Teresa'nın karakterleri daha mizahşör oluyor gibi. Her neyse serimizin ilk kitabinda Spinner's Falls çıkmazından sağ kurtulan birkaç askerden biri olan Samuel Hartley'i okumuştuk. Bu ikinci kitapta ise her şeye tanıklık eden Lord Vale'i okuyoruz. Kitabın konusundan zaten çokça bahsedilmiş ben ne hissettiğimden bahsetmek istiyorum; soğukluk. Evet arkadaşlar...kitap boyunca kurguya ve karakterlere ısınamadım. Bir historical romance kitabıydı ancak buz gibiydi. Sıcaklık veya romantizm çok hissedemedim. Kadın karakter Melisande kitabın başında ne kadar soğuk bir kişilikse sonda da öyleydi. Hicbir değişim gelişim gösteremedi. Erkek karakter Lord Vale ise eh işte kısmen değişti. Melisande'ye yüreğini ve geçmişini açtığı anlar güzeldi. Ayrıca her bölümün başlangıcında bir hikayenin kısa kısa bölümlerini okumak çok hoş bir detaydı. Gizem unsuru olan konu ise baya arka plandaydı zaten cok da anlamlı ilerleyemedi. Üçüncü kitapta nasıl olur bilmiyorum. Açıkçası sıkılarak okudum. Tamam çift aniden bir izdivaç gerçekleştirdi ve yavaş yavaş birbirlerine alışacaklar vs ama en azından bir mizah veya duygusallık katılsaydı. Nasıl desem odunsu bir tat vardı efenim anlatabiliyo muyum:D Neyse okumak isteyenlere ancak böyle tarif edebilirdim iyi okumalar.
Bana Aşkını Söyle
Bana Aşkını SöyleElizabeth Hoyt · Pegasus Yayınları · 2012328 okunma
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
Reklam
Ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında?
Bir insan sizin ahınızı aldığında nasıl Ah çıkartıyorsunuz ben çok güzel bir ah ile karşılaştım." Uyuduğunda yorganın, kafanı koyduğunda yastığın, yürüdüğünde gölgen olsun AHIM.(amin) ben beddua sevmezdim ama duyduklarım gördüklerim en güzel duayı böyle dile getirtiyor. İnşallah herkes layığını bulur kimine dua kimine beddua...
İnsana gerçek acı veren ağır anıları vardır... Her insanın vardır böyle anıları. Ama unutulurlar. Bir gün bir şey olur, birden gelirler insanın aklına. Tümü gelmese bile, küçük bir parçası gelir, sonra insan kurtaramaz yakasını.
Sadece kendime.!
Canım yanınca düşünmeden böyle şeyler yaparım bazen, zararım dokunur kendime. Kasıtlı değil.Yaptıktan sonra hayret ederim, yahu ben bunu nasıl yapmışım diye . Ama yaparken bir şey düşünmem. Anlıyor musun?
Ne çok kadınlar sevdim ama hiçbirinin haberi olmadı
Yüreğim konuşurken ben susmayı beceremem. Neyse, fark etmez... İnanabiliyor musunuz, tek bir kadın bile, hiç olmadı, hiç! Tanıdığım bile yok! Her gün, sonunda bir an gelecek biriyle tanışacağım diye düş kuruyorum. Ah, bir bilseniz böyle kaç kez aşık oldum!..
Olmadı. Mutlu olmayı yine başaramadım Olsun yine de denedim ama demi:) En azından böyle teselli edebilirim kendimi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.