Gecenin yarısı, bir kitabın orta yerinden başlamak gibiydi
Seninle birlikte olmak.
Başını anlamadan sona yaklaşmak
Sonunu okuyamadan uyuyakalmak
Ve uyandığında kaldığın sayfayı karıştırmak
İşte böyle bir şeydi seni yaşamak,
Yarım yamalak...
Can Yücel
Peyami Safa‘nın “Eğitim-Gençlik-Üniversite“ adlı kitabında kitap okumanın kurallarını maddelemiştir. İlk beş maddeyi Fransız yazar André Maurois‘ten alıntıladıktan sonra on maddeyi de kendisi sıralamıştır:
-Birçok muharrirlerin (yazarların) eserlerini rastgele ve üstünkörü okumaktansa içlerinden birkaçının kitabını iyi anlamaya
Bu bölüme kısa ve basit bir mühendislik tanımıyla başlamak iyi olurdu belki. Ama ne yazık ki böyle bir tanım yok elimizde. İki küçük sınav yaparak mühendisliğin karmaşık bir konu olduğunu söyleyebilirsiniz. İlkin sözlüğe bakacak olursanız, ilk bakışta akla yatkın görülen ama üzerinde biraz düşününce aslında size hiçbir şey söylemeyen tanımlar
Yazdı, yazdırıldı…Saçmalık, hayatın gerçeği….Çağ dışı, çağının ötesinde…Barış kitabı, terör kitabı….
Bırakın bunları ben size başka bir şey söylüyorum.
Yüzyıllar öncesinden beri var olan bir kitap var. (Burada sadece Kuran’dan bahsetmiyorum Eski ve Yeni Ahit için de aynı şeyler geçerli ) İnanın veya inanmayın bütün hayatınızı öyle veya böyle etkiliyor.
Ama kitap okumayı sevdiğini söylediği halde bırak tefsirini, mealini bile okuyanların sayısı o kadar az ki.
Okumadan inanıyor, okumadan red ediyoruz. İnanılmaz derecede trajikomik bir durum ( Hani ucundan azıcık entel takılıyoruz ya o bakımdan diyorum.)
Mumcu ne güzel söylemişti bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın diye.
Mübarek gün gazına gelip de huşu içinde okuyun demiyorum.
Size demiyorum ama ben fena gaza geldim. Allah’ın ne kadar affedici ve merhamet sahibi olduğuna dair söylenenleri sadece bir çeşit din manipülasyonu sanıyordum.
Kitabı okuduğunda anlıyorsunuz ki neredeyse her surede hatta tabiri caiz ise Allah’ın öfkesini en çok hissettiğiniz sure olan Tevbe suresinde ( arkadaşımmmmm!!!! sureye besmele ile başlamak caiz değil, gel artık gerisini sen düşün ) bile Allah’ın affediciliğinden ve merhametinden bahsediyor.
Sürekli yetim hakkından ve insanların ne kadar az düşündüğünden bahsediyor.
Her yanı ile kafana oturdu mu derseniz o işte epey bir zor...
Altını çize çize eleştire eleştire oku, beğenme , nefret et….. Ama bunların hepsini lütfen okuduktan sonra et…..
Hayata yeniden baslamak gibi bir hayaliniz var, şehrinizle birlikte hayatiniz da değişiyor. Hayatınıza giren adamın adı Berk. Sizi çok seviyor ve tabi siz de onu. O kadar uyumlusunuz ki anlatamam, aaa durun bir dakika, aslinda pek de öyle değil sanki. Ayrı dünyaların insanları mı aşık olmuş yani birbirine! Neyse neyse yine de aşk güzel, idare edersiniz.
Aradaa gecen olaylardan bahsetmesek iyi olacak ama Berk size bir gecelik almış. Koydunuz çekmeceye duruyor. Zaman geçiyor aradan ve o da ne, aldatılıyorsunuz... Hem de kiminle, bu kadın da kim böyle, size hiç benzemiyor, alakasız biri. Neyse sonuçta aldatılmışsınız ve birşekilde o kadınla konusma imkanı buluyorsunuz ve ikiniz de Berkle olan serüveninizi anlatan bu kitabı yazıyorsunuz. Herşey iyi güzel, birşeyler olmuş da, o bahsettiğim gecelik de neyin nesi değil mi?
Berk o geceliğin aynısından, sizi aldattığı kadına da almış ve ikiniz de "sadece bir geceliği" sadece bir geceliğine" giyiyorsunuz.
Ilginc değil mi, ürpertici.Yalnız birşey daha var.
Kitap gerçekten içindeki kahramanlara, Nihan ve Yonca'ya ait. Bu çok daha ürpertici.
Ben olsam nasıl davranïrdım bilemiyorum...
Güzel bir hikaye olduğunu söylemeden başlamak istemem. Komadaki insanlarla ilgili gizem yıllar boyu daha bizi uğraştıracak gibi görünürken böyle konularda ilginç teorilere dayanan kitapları seviyorum. İnandırıcılığı tartışılır olsa da. Arthur'u Lauren' den daha ilginç bulduğumu söylemem gerek. Lauren için biraz sıkıcı da denebilir. Aralarındaki ilişki de fazla dramatik anlatıldığı için çok samimi gelmedi bana. Ancak Arthur'a ve ortağına, aralarındaki ilişkiye bayıldım. Yazar dili iyi kullanıyor belli ki. Basit ama bu tür kitaplarda böyle olmalı zaten diye düşünüyorum. Rahatsız edici olan şey bazı yerlerdeki duygusal, dramatik anlatımın diyalogları yapaylaştırması bana göre. Tabi bir çoklarına çekici gelebilecek bir özellik de olabilir.