Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız ,günün sonunda bu aslanın bir ceylan yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.Aynı hikayeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız,günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.Yani başlangıç noktasını farklı seçersen aynı olay kişide iki farklı yargı oluşturabilir.Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu, hangi hikayeyi nekadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.
A GLANCE AT JUSTİCE
If you follow and observe a lion all day long and witness its struggle to survive, at the end of the day, it will make you happy to see it catch and eat a gazel. If you start the story by following and observing a gazel and witness its struggle to survive, at the end of the day, it will make you furious to see it being eaten by a lion. In other words, if you choose the starting point different, the same occasion will create two different judgements inside a person. So, the justice sensation inside a person depends on which story he/she follows and how long he /she follows it. (Serdal Özdemir)
- Eskiden: Arkadaş olma kriteri aynı mahallede olma veya aynı okulda olmaydı.
+ Şimdi: Takipçilerinin sayısına göre.
- Eskiden: " Bu kız veya erkek bana bakmaz çok zengin " derdik. + Şimdi: " bu kız veya erkek bana cevap bile vermez " Bak kaç bin takipçisi var der olduk.
- Eskiden: Arkadaş yiyeceğini paylaşınca mutlu
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
"Kurtar beni! Beni buradan uzaklaştır! Bana rüzgar kadar hızlı üç at ver! Bineğine bin arabacı, zilleri çal, atları koştur ve beni bu dünyadan uzaklara taşı! Daha uzaklara gidelim ki artık hiçbir şey görünür olmasın!"
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Susayım susayım dedim de olmuyor!!
Arkadaşım senin alıntını beğeniyor olmam, seni takip ediyor olmam seni beğendiğim anlamına gelmiyor... Sana kur yapmıyorum, seni baştan çıkarmak ve iletişim kurmak gibi bir amacım yok!! Paylaşmışsın hoşuma gitmiş beğenmişim. Ben seni takip ettim diye bana kıt türkçenle slm nbr yazma gibi bir hakka sahip değilsin!!! Kadın olsun erkek olsun kimsenin kimseyi rahatsız etmek gibi bir lüksü yok.! Beni dinden imandan çıkarmayın... Evli olduğunu bildiğim adamlar kadın avında, evli olduğunu bildiğim kadınlar erkek avında... Seviye yerlerde, ana sayfamda cinsel organını sergileyen herifler, dm at konuşalım paylaşımları sıkıldım bıktım topluca her şeyden, amacı dışında abuk sabuk bir yere dönüştü platform... Ha bunları görüyoruz yetmiyor bir de her şekilde ayrı ayrı tacize uğruyoruz... Bıktım yobazlığınızdan, örümcek ağı bağlamış beyninizden, sığ düşüncelerinizden sapıklığınızdan... Kimse sizinle konuşmak istemiyor, kimse sizden mesaj beklemiyor kimse size ölüp bitmiyor adam akıllı durun iki alıntı okuyup defolup gideceğiz olay bu yani.
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Kitabı okurken bir çok duygu durumuna girdim çıktım,zikzaklar çizdi kalbim ,stabil olmadı hiç nabzım. Daha ortalarındayken ben bu kitabı lisede okusaydım bambaşka ,üniversitede okusaydım çok başka birine dönüşebilirdim düşüncesi sardı her bir yanımı.( ne dediğimizi duyuyorum o zaman bu şekilde anlam veremeyecektin diyeceksiniz çünkü kitabı
1000kitap'ta 3 yılım geçti, dile kolay. Çeşit çeşit insan tanıdım, tanıyabileceğim bazı en garip insanları da bu sitede tanıdım ama her şeye rağmen burada bulunması o kadar keyifli ki.
Bu 3 yıl bana pek çok konuda fayda sağladı. Pek çok değerli insan edinip, çok değerli kitap buluşmalarına katıldım. Şimdi ise amaçladığım şey aslında
Bu aralar en çok düşündüğüm konulardan birisi bu oldu arkadaşlar.Biz Dünyalık mı yaşıyoruz, yoksa Ahiretlik mi diye? Bunun cevabı aslında çok basit : Çoğumuz dilde Ahiretlik yaşıyoruz.Gönülde ise Dünyalık.Neden mi böyle dedim? Önce iyiliklerimize bakalım.Yaptığımız iyiliğin büyüğü, küçüğü elbet olmaz.İyilik iyiliktir.Ama bir insana 50 liralık
Ne hale geldi dünya,kadın madde düşkünü,adam zevk müptelası. IQ’ya takılmış herkes.Duygusal zeka nedir ki sanki? İşte böyle gidiyor insanlık elden,empatiden yoksun, zaman, mekan odaklı, andan kaçarak ve hep çok isteyerek,tüketerek ve de tükenerek...
Kadın bırakmalı beklentiyi; sevmekse kendi sevmeli!Romantizmin istiyorsa kendi de emek vermeli.Ben insanım da karşımda ki ot mu sanki?Kadın bırakmalı duygusallıkta adımı hep karşıdan beklemeyi,ilk adımları bazen kendi de atmalı,gurur yapmak yerine,kaçırmamalı mutlu olma fırsatlarını. Ayrıca güçlü kadın her konuda kendine yetmeli.Kapılmamak için hüsrana en çok kendini sevmeli;)
Adam kısmına gelince,bak İşte bu büyük mesele;)Ah bir öğrense kullanmayı beyni!Kötü cins değil yani:)Hem mecbursak dünyayı paylaşmaya saygıyı ilk önde ara.İşte adam kısmı bıraksa çocukluğunu,ahhh annesinin paşası at üstünden bencilliğini.Her kadın annen gibi sevemez ki seni!Bak bakalım karşına ne görüyorsun özde insandan başka.Sığınıp kalıplara hakkın yok tacizlere.Kendine sahip olamamak sende ki en büyük mesele.Severken yüceltip,girerken yok etmek niye.
İşte böyle...Kadın kendini sevecek hiç kimseden beklemeyecek,dimdik ayakta ve hep kendi kıymetini bilerek.Adam hormondan önce beyinle gelecek,beyni ile düşünüp, beyni ile hareket edecek,o çok kıymetli egosuna biraz veda edecek.Ve biraz gurur koyup üstüne istenmediğinde gitmeyi bilecek!
YouTube kitap kanalımda 1984 kitabını önerip distopya türünü anlattım:
ytbe.one/DNo1wRTFR1g
"Who are you to wave your finger?
You must have been out your head!"
"Sen kim olduğunu sanıyorsun da bana parmağını sallıyorsun?
Kafayı sıyırmış olmalısın!" Tool*
UYARI : Bu inceleme yazılırken hiçbir kitap yakılmamış,
Spoiler olabilir siz yine de bir okuyun da gelin.
Yine Stefan Zweig yine tek atımlık ama sindirmesi zor,düşünce bağırsağında emilmesi daha da zor bir başyapıt. Ama dikkat çekilmesi gereken nokta bu kitabın aslında Zweig'in kaleminden çıkmamış olduğudur. Ayrıntılı bilgiyi inceleme altındaki yorumda vereceğim. :)
Bir an için çok çok aç olduğunuzu