Mustafa Çiftçi’de Allah vergisi bir anlatım gücü var. Hikâye zor iştir,hakkıyla anlatıyor hikâye karakterlerinin dertlerini,üzüntülerini,hayal kırıklıklarını,kanıksadıklarını…
Gönül Dağı dizisinden duymuştum adını. “Bozkırda Altmışaltı”,”Ağlaya Ağlaya Öldük Anam Bacım” ve ardından “Kalfa Uykusu” ile yer edindi bende. Bu kitaptaki öyküler aslında ilk yazdıklarıymış. Allah vergisi dedim ya ilk yazdıklarında dahi kendi sesini koymuş ortaya.
Yozgat özelinde Anadolu insanını hikâye ediyor yazar. Yerel söyleyişleri o kadar yerinde ve içten kullanıyor ki karakterler ete kemiğe bürünüyor hikâyelerde. Bazen genç bir kızın bazen emekli bir memurun bazen ana-baba sevgisi görmemiş bir çocuğun bazen mutlu bir çiftin bazen nasip deyip de evlenenlerin gönlünden,gözünden okuyoruz dünyayı. Her bir hikâye dopdolu…
Kitapta en beğendiğim hikâye “Çati’ye Kıyamam” oldu.Hikâyeyi özetleyecektim ama ben de kıyamadım. Okuyun,yüreğinize dokunacak.