Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün insanlık dünyadaki zülme karşıt düşünceye girse alt edebilir belki
Bu bilgi alışverişinin daha da ilginç yanı, açıkça hiçbir sınıra bağlı olmaması. Ne uzaklık ne de zaman bu bilgi akışında bir engel oluşturabiliyor. Zaman konusunda en küçük bir uyumsuzluk bile söz konusu olmuyor. Atom saatiyle bile, en küçük bir gecikme ölçülemedi.
-insan bir şeyi anlamlandıramıyorsa bu, o konunun aslında çok ilginç olduğu anlamına da gelebilir. Sorun yalnızca konuya yanlış taraftan bakması olabilir, farklı bir bakış açısı her şeyi değiştirebilir. Tabii eksik bilgi de bu konuda çok önemli olabilir.
Sayfa 248 - Altın KitaplarKitabı okudu
Reklam
Afyon'da 500 yıllık camiye herkesin gözü önünde yıktılar!
Ders kitaplarımızdan aşinası olduğum farklı bir heykeldi o. Kartalgibi açılmış kollarıyla ayağının altına aldığı düşmanı eziyordu nede olsa. Sonraları Afyon kartpostallarında karşıma çıktı, şehrin sembolü olduğunu öğrendim. Zamanla estetik bakış yerini tarihçi bakışına bıraktı ve fark ettimki, bu heykeldeki iki erkek figürü de anadan üryandı. Son öğrendiğim bilgi ise gözümdeki perdeyi büsbütün kaldırmış oldu. Meğer bu çıplak heykelin ayakları altında gerçekte düşman değil.Allah'a adanmış bir caminin ruhaniyeti inliyormuş. Bir başka deyişle heykelin yerinde 500 yıllık sapasağlam bir tarihi cami vardı ve 1933 yılına gelinceye kadar da ayaktaydı. 80 yıl önce ahşap tavanlı bu ilginç mimariye sahip cami çatırçatır sökülmüş, Afyon kalesiyle asırlardır yarenlik etmiş olan sülüngibi minaresi hoyratça yerle bir edilmiş, bu da yetmezmiş gibi etrafında bulunan yaklaşık 600 hanelik hayat dolu ahşap bir Osmanlı mahallesi yok edilmişti. Ne için yapıldı bütün bunlar peki?
Sayfa 271 - TimaşKitabı okudu
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Sayfa 143
...Yahudiler'in yeni öğretisine göre, Mesih'in dünyaya inmesi ve bu ırkı dünyanın hâkimi kılması üç şeyin ardından meydana gelecektir: Birincisi, Kutsal Topraklar'da Yahudi nüfusunun artırılmasıdır. Bu amaçla yüzyılın başında binlerce Yahudi, bu topraklara yerleştirilmiş ve devrin petrol baronlarının yardımıyla 1948 yılında, bir
Şeker kelimesinin kökenine baktığımızda ilginç bir bilgi ile karşılaşırız. Zira şeker kelimesi birçok dilde benzer şekilde ifade edilmektedir. İngilizce "su- gar", Arapça "sukkar", Farsça "shakar" olarak ifade edilen bu kelime, Latincede "succarum" ya da "saccharon" kelimeleri ile ifade edilmektedir.
Reklam
Birini etik şekilde nasıl kendinize bağlı kılarsınız:
Yakın dönemde yapılan birçok çalışma, oksitosin hormonunun bağlılık ve sadakat konularında da rol oynadığını göstermiştir. Eğer bir kişiye oksitosin salgılatabilirseniz o kişiyi kendinize oldukça kuvvetli bağlarla bağlamış olursunuz. Za­ten bu bilgi yüzünden, tüm koku sektörü bu hormonun etkisini taklit edecek bir sistem keşfetmeye çalışıyorlar. Burada şöyle ilginç bir durum da söz konusudur. Bebeğin annesini emme sırasında salgılanan oksitosin, anne ve bebek arasında kuvvet­li bir bağm oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle annelik güdüsünün kuvvetli devam edebilmesi için fiziksel temas çok önemlidir. Örneğin yapılan bir çalışmada, meme uçları hissizleştirilen farelerin annelik bağlarının azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle bebek, annesini ne kadar emerse ve temasta bulunursa aralarındaki bağ o kadar kuvvetlenecektir. Bu arada dokunma­nın ve sarılmanın da oksitosin salgılattığına dair araştırmalar bulunmaktadır. Bu nedenle temas ve sarılma, aranızdaki bağı güçlendirmede önemli rol oynamaktadır.
Bu bağlamda zamanında Bobby Fischer tarafından yapılan öneriyi ele almak ilginç olacaktır. Fischer, satranç oyununun istenen mantıksal saflığına, her oyunun başında değerli beyaz taşların arka sıraya rastgele dizilmesiyle, siyah taşların da aynı rastgele sıra gözetilerek (ayna görüntüsü şeklinde) düzenlenmesiyle ulaşılabileceğini öne sürmüştür (ama her zaman iki tarafın da bir beyaz bir de siyah karede filinin bulunması ve şahın da her zaman kalelerin arasında yer alması sağlanmalıdır). Böylesi bir düzen hem insanlar hem de makineler için, ezberlenmiş sayısız açılışı neredeyse tümüyle hükümsüz kılacaktır, zira bu bilgi yalnızca nadiren devreye girebilecektir. Temel ilkelere riayet yeniden ortaya çıkacaktır; oyuncunun, zorlu tasarım işlerini daha çok gerçek zamanlı yapması gerekecektir, hem de süre işlemeye devam ederken. Kurallardaki bu değişimin bilgisayarlardan daha çok insanlara fayda sağlayıp sağlamayacağı noktası kesinlikten uzaktır. Her şey, hangi türden satranç oyuncusunun gerçekten ezber belleğinden daha fazla destek almasına -daha önceki satranç kaşiflerinin Ar & Ge'sini en az seviyede kavrayarak bunlara dayanmasına- bağlıdır.
Sayfa 251 - AlfaKitabı okudu
Poetika'da Aristoteles şöyle der, "Sophokles, kendisinin insanları olmaları gerektikleri gibi, Euripides'in ise oldukları gibi betimlediğini söylemiştir." Aristoteles'in söylediklerine "ilginç" diyen Kagan şunları söyler, "Bu demektir ki Euripides'in sanatsal yönteminde, bilgi yönlendirmesi ağır basarken; Sophokles'de insanları idealleştirilmiş bir şekilde canlandırmaya götüren, değer yönlendirmesi ağır basmaktadır. İlginç olanı da şudur ki daha sonra, tüm bir sanat tarihi boyunca, bu gibi karşıt durumlara her zaman rastlanmıştır. Örneğin Rousseau'nun "Yeni Heloise' ile Goethe'nin 'Genç Werther'in Acıları'nı karşılaştıran genç Lermontov, çok ince bir görüşle, Rousseau'nunkinden çok Goethe'nin romanında 'insanın daha çok insan' olduğunu, çünkü Rousseau'nun gerçek insanlarının değil, yazarın 'ideal'lerinin cisimleştirilmiş olduğunu belirtir."
Sayfa 324Kitabı okudu
553 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.