Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
88 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bismillah deyip yazarın Yüzyıllık Yalnızlık eserini okumaya niyetlenip ilk Kırmızı Pazartesi isimli kitabını okumuştum sonra da elime Ağustosta Görüşürüz isimli kitabını almış bulundum. Kırmızı Pazartesi'ne yaptığım incelemedeki gibi bu kitabını da ne beğendiğimi ne de beğenmediğimi vurgulayabilirim. Bu eseri diğer okuduğum eserinden ayıran
Ağustosta Görüşürüz
Ağustosta GörüşürüzGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 2024207 okunma
Eski Yunanistan'dan beri , hayatı kafamıza uydurmak sevdasından vazgeçmedik; felsefe tarihinin tezleri ve antitezleri arasındaki gülünç münakaşadan hiçbir hakikate vâsıl olmadığımızı gördüğümüz hâlde, hiçbir "Nedir?" ve "Niçin?" sualine cevap verememiş olduğumuz hâlde yeni sistemler kurmak ve bir sürü kalp fikirlerin peşine takılmaktan kendimizi alamıyoruz. Harpten sonra yıkılmaya başlayan şeylerden biri de nazariyelerin sonuna ilave edilen "izm" edatıdır. Ancak "izm"siz düşünebildiği gün insan zekâsının hürriyetinden ve genişliğinden bahsedilebilir. Kafamızın zinciri bu "izm"dir: Sistemcilik ve nazariyeciliktir.
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
"karine düşünceliydi; gerçeklerin böyle, biraz dobra bir şekilde açıklanması onu rahatsız etmişti.. bu durumun kadınların cinselliklerini özgürce yaşamalarına engel olduğunu anlamıştı.. düşündüğünün aksine arzularının bilincinde olabilmek, arzularına sahip çıkmak, onları yaşamayı istemek, yetişkin ve cinsel hayatı olan bir kadın i.in gerçekten değerliydi, kendine kattığı bir değerdi.. karine için dışarıdan bakıldığında önemsiz görünen, kadınların kıyafet, takı ya da saç şekli seçimleri ilk olarak kişiliklerini, içinde bulundukları kültüre uygun olarak ortaya çıkışlarını; arzulanır olma isteklerini, cinsel bir değere sahip olup olmadıklarını ifade etme biçimiydi.. değer sözcüğü karine'i şaşırtıyor: "mesleki değer" der gibi 'cinsel değer' mi diyorsunuz??" kesinlikle evet, aynı değerden bahsediyordum ve karine'in bu önemli kavramı böyle kolayca anlaması beni çok memnun ediyordu.."
Sayfa 48 - ayrıntı
Sen bu toprak bu dünya bu insanlar içinsin Biz bütün senden öğrendik Daha bir sevmeyi yaşamayı Daima şart koşmayı hürriyeti Hayata karşı bu kadar saygı Bu kadar büyük bir aşk bilmek hayatı Gözü yaşlı neslime senden kalmıştır
Kötü Günlere RağmenKitabı okuyor
Bir ses daha duymaya tahammülüm yok bu aralar. Senden başkasını da almıyor zaten içim. Ama biliyorum içimde taşırken bile seni, sen yanımda değilsin. Hep seni kollayan, giderken ardından bakan ben oluyorum. Ben yine mahzunum, ben yine mahçup... Gözlerinle ördün gönlüme hasret ağlarını. Ne ben çözebildim, ne sen çözdün sırlarını. Söylemiştim daha önce sağlam kaleler içinde değilim. Çekseler gelir, itseler düşerim biliyor musun? İsterimki senin gözlerinle göreyim hayatı. Yeşili, maviyi, gökkubbeyi en çokta kendimi. Sahi beni görüyor musun Sevgili? Artık yokuşları çıkamıyorum. Bu dermansızlığın yaşımla bir ilgisi yok biliyorum. Ne olur beni anla, damla damla tükeniyorum...
240 syf.
8/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Modern dünyanın sıradan insanları
Ana karakterimiz Helmer,sadece Helmer.Sokakta görseniz yüzüne 3 5 saniyeden fazla bakmayacağınız "sıradan" bir insan ama modern dünyanın bize dayattığı bir sıradan insan.Her ne yaşarsa yaşasın her şey normalmiş gibi davranan acısını,yıllardır ifade edemedigi haksızlıkları içinde biriktirmiş,"normal" gözüken ama o normalliğin içerisinde katmanlarca biriken keşkelerinin her gün beynini yiyip bitiren geçmişte takılı kalıp istediği değil mecbur olduğu hayatı yaşayan biri o.Bircoklarin sıkıcı bulduğu bu kitap benim için bu yüzden çok kıymetli oldu çünkü her zaman geri planda kalan mecburen hayatını istemediği bir şeye harcayan ve zorunda olduğu için "normal" olan herhangi biri o eğer bir kitaba kafanızı,zamanınızı,kalbinizi ayıracak vaktiniz varsa işte o zaman açın okuyun Helmer von wonderen'in bu hayat döngüsünü yoksa sizede sıkıcı gelecektir bu kitap ancak ben kitabın sayfasını kapattığım an içim burkuldu nedeni kitap bittiği için değil Helmer bu hayatında konuk olduğumuz kısacık 2 yıl içerisinde onunla tekrar vedalaşıp onu bir kez daha yalnız bıraktığım için... Oturup birkaç kelam etmek istediğim nadir karakterlerden biri oldu benim için umarım sizde okuyup seversiniz hollanda edebiyatı adına okuduğum ilk kitap oldu özellikle bu yazarla birlikte devam edeceğimi düşünüyorum
Yukarıda Ses Yok
Yukarıda Ses YokGerbrand Bakker · Metis Yayıncılık · 2011140 okunma
Reklam
211 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap için incelemeyi önceden yazmıştım ama silindiği için tekrar yazıyorum. Kitabı okumaya başladığımda en başta o kadar durağandı ki sıkılmadım desem yalan olur ancak bu kitabı biraz daha okuyunca yerini bambaşka düşüncelere bıraktı. Kitap bence bize iki farklı şeyi anlatmakta bunlardan birini açık bir şekilde gösterirken diğerini çok güzel noktalarda vurgulayarak bizlere göstermekte. Kitapta bulunan gencin geçimini sağlamak amacıyla girdiği çalışma hayatı anlatılmakta. Bu çalışma sırasında yaşadığı aşk, kıskançlık veya özgür olma kavramları çok güzel bir şekilde yansıtılmakta. Bu bizlere zaten anlatılıyor ancak kitabın vurguladığı yer kesinlikle 'baba' kavramı. Bu kavram için kitapta bir çok güzel tanımlama ve detay mevcut ki kitabın sonu da bitirici noktayı koymakta. Okuyacaklara keyifli okumalar...
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,3bin okunma
246 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Oliver ders verdiğin üniversiteye gelip seni yok edeceğim. Hem beni, hem kendini, hem Elio'yu hem de karını aldattın sen. Hem kendi hislerimle hem de kitabı ve filmi karşılaştırarak hem de yazar hakkında yazacağım. Öncelikle bu yazar hiçbir okuyucusuna mutluluk aşılamıyor. Hayatın içerisinde yaşanan olayları karakterin iç dünyasıyla bize
Adınla Çağır Beni
Adınla Çağır BeniAndré Aciman · Sel Yayınları · 20203,416 okunma
·
Puan vermedi
Senin serenadın hangisi?
Beni en çok gerçek bir hikaye olması etkilemişti.Kitabı bir diğer ilginç kılan şey bir kadın gözüyle anlatılmasıydı.Çünkü yazar”Zülfü Livaneli’ydi” Tabi bu kitap tamamen Struma olayıyla ilgili olan bir araştırma kitabı olsaydı bu kadar ilgi çekmezdi.Yeri geldiğinde aşkı konu ele alışı ilgimi çekiyordu.Yeri geldiğinde ise çalan keman sesini duyuruyordu kulaklarımda,deniz dalgalarının eşliğinde.Yeri geldiğimde eş oldum,yeri geldiğinde anne,yeri geldiğinde aşk ve aşık.Bazen kitabı noktalamak istiyordum.Ama aklımdaki “Acaba sonra ne oldu?”sorusuna cevap olabilmek için tekrar açıyordum sahil kokulu kitabı.Kitap bittiğindeyse kendimi boşlukta gibi hissediyorum.Bunun da sebebi fazlasıyla benimsemiş olmamdı belki de .Belkisi fazla.Önce kendimi sonra da hayatı sorgulamaya başladım.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,4bin okunma
282 syf.
·
Puan vermedi
Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar. Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi? İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora’nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkânına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202155bin okunma
Reklam
Artık fakirin, yoksulun ya da kölenin mutlak manada ne dini ne de kültürü vardır; çünkü onun için en kutsal şeriat ekmek, en büyük gelenek ayıbını örten yırtık bir elbise, en yüce inanç ise fakirlikten ve yoksulluktan kurtulmaktır. Yiyecek ve giyecek ihtiyacı, onu hırsızlığa sevk eder. "Şüphesiz, köleliğin hâkim olduğu ve içerisinde açlığın yayıldığı dünyada dine yer yoktur." İşte bu, komünizm ilkelerinin ilk dersidir. Cahil Müslüman bu öğretileri kabullendiği anda, dinine komünist devletin gölgesi altındaki bir kötülük ilişmeyeceğine ve inançlarının saygınlık ve takdir kazanacağına dair yapılan bir vurguyu kabul etmiş olur: "Dinlerin ve inançların bu meselelerle ilgisi nedir? Bu katıksız ekonomik ilkelerin egemenliğini tehdit eden tehlike nedir? Şüphesiz din, en eski zamanlardan beri tarihe eşlik etmiş, aydınlığı ile beşerî hayatı kaplayarak canlılığını korumuştur. Maddi ve manevi yansımasını muhafaza etmeyi de sürdürmektedir."
Fazla ciddiye almayın bu hayatı, bir gün her şey fotoğraflarda kalacak
Ara Güler
Ara Güler
İskoç filozof David Hume'a bakılırsa, insan hayatı evren için bir istiridyenin hayatından daha önemli değildi. Ama bu fikir David Hume'un yazmasına değecek kadar önemliyse, belki de hayatta iyi bir şeyler yapmayı hedeflemeye değerdi. Yaşamın her anlamda korunmasına katkıda bulunmaya değerdi belki.
Aşılacak mesafeler, ilişkilerde korunması gereken saygı düzeyi, oynanması gereken komediler, karartılması gereken gizemler, bütün bu mutlu aşk stratejisi hayatı meşgul eder, arzuyu yeniler ve yüreğimizi alışkanlıkların verdiği gevşekliklere karşı korur.
208 syf.
·
Puan vermedi
Yazarı Başkalarının Ülkesi kitabıyla tanımıştım. Diline, anlatışına hayran kaldığım için hemen bu kitabı aldım. Peş peşe iki çocuk sahibi olan ve kariyerini yarıda bırakmak zorunda kalan Myriam ile Paul’un hikayesini okuyoruz. Hikâyenin sonu başında olan kitaplardan biri. Hikâyele bilinen sona götüren kişilerin psikolojik tahlilleri, hayat hikayeleri anlatılarak yol alınmış. Myriam kadınlardan beklenen rollerin içine esir olmuş bir kadındır ve bir gün gelir sıkıştığı yerden kendisine çıkış yolu bulur. Myriam’ın çocuklarına bakıcı bularak mesleğine dönüş yapmasıyla ailenin hayatı bambaşka bir yere evrilir. Myriam ve Paul meslek hayatlarında ilerlemenin peşinde oldukları sırada çocuklarının bakıcısı hayatlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelir. Öyle ki aralarında sınır yoktur, dadı evde teklifsizce haraket edebilmekte ve ebeveynler evi tamamen ona teslim etmektedir. Zamanla dadının tavırlarındaki olağandışı durumları daha çok fark eder olurlar. Fakat bu durumu dile getirebilecek iradede değillerdir ve beklenen sona adım adım gelirler. Şu söz dadının psikolojisinin vehametini gözönüne sermektedir: “Birinin ölmesi gerek. Bizim mutlu olmamız için birinin ölmesi gerek.”
Hoş Nağme
Hoş NağmeLeila Slimani · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2021229 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.