Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Son derece zeki, her şeyi seviyeli bir bakış açısından gören, kimse hakkında kötü bir söz söylemeyen bir kadın, son derece önemli mektuplarınızı kendisine rahatlıkla teslim edebileceğinizi kendi söylediği halde cebinde unutur, çok önemli bir randevuyu kaçırmanıza sebep olur ve bir özür bile dilemeden gülümser; çünkü saatten hiçbir zaman haberi
Sayfa 284Kitabı okudu
NEDEN HEP KARINCA HAKLI? Bize öğretilenlerin hepsi Kesenkes doğru mu? Durup arada Düşünmeliyiz bunu. Yanlış ile doğru Öyle sanıldığı gibi
Reklam
_İnsanın varlığı sırlarla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece. _Birçok gerçek vardır ki insanın, kendi başından geçip de kafasına dank etmedikçe, bunların tam manalarını anlaması olanaksızdır. _Bilgelik, aklın yolundan ayrılmayan, yeniliğe açık ve her türlü farklı bakış açılarına karşı
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
İLAHİ İYİLİK
Sevgi sabırlıdır ve sevgi bağışlayabilir...ama Sevgi asla sevgisiz bir nesneyle uzlaşmaz... Bu nedenle asla günahımızla bağdaşmaz, çünkü günahın değiştirilmesi mümkün değildir. Ama Sevgi sizin şahsınızla bağdaşabilir, çünkü şahsınız değişip yenileşebilir. THAERNE, Centuries of Meditation, 11,30 Tanrı'nın iyiliği üzerinde düşünmeye
Sayfa 25 - Haberci Basın YayınKitabı okudu
Adamın biri o kadar ince, o kadar kibar, o kadar düşüncelidir ki, size kendinizle ilgili olarak, sadece sizi mutlu edecek şeyler söyler, ama sakladığı, kalbine gömdüğü, orada katılaşan bambaşka şeyler olduğunu hissedersiniz; sizi görmekten öyle büyük bir zevk duyar ki, yanınızdan ayrılacağı yerde sizi yorgunluktan bitkin düşürmeyi tercih eder. Bir başkası, daha samimidir, ama samimiyetini öyle ileri götürür ki, rahatsızlandığınız için kendisini ziyaret edemediğinizi söyleyip özür dilediğinizde, tiyatroya giderken görüldüğünüzü ve çok sağlıklı bir haliniz olduğunu size bildirmeyi görev bilir; ya da kendisi için yaptığınız bir müracaatın tam anlamıyla yararlı olmadığını, zaten üç ayrı kişinin de yardım teklif ettiğini, dolayısıyla size pek küçük bir minnet borcu olduğunu mutlaka bilmenizi ister. Her iki durumda da, bir önceki arkadaşınız olsa, tiyatroya gittiğinizi veya başka insanların da kendisine aynı yardımı yapabileceklerini bilmiyormuş gibi yapardı. Bu sonuncu arkadaş ise, sizi en çok kızdıracak olan şeyi birine söyleme veya ifşa etme ihtiyacı duyar, kendi açıksözlülüğüne hayrandır ve üstüne basa basa, "Ben böyleyimdir," der.
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Masanın üstünden bir resim alarak bana uzattı. Bu da bir fotoğraftı, oldukça da küçüktü. İnce, yumurta şeklinde, tahta bir çerçeve içerisindeydi. Kızın yüzü zayıftı, veremliydi, bununla birlikte çok güzeldi; düşünceliydi, aynı zamanda da garipliğe kaçan bir anlamsızlık taşıyordu. Yüz çizgileri düzgün, soydan soya gele gele narinleşmiş bir tipin çizgileriydi ama insanın üzerinde sakat bir etki bırakıyordu. Bu yaratığın birdenbire sabit bir düşünceye saplandığı sanılırdı. Bu düşünce onun taşıyamayacağı kadar ağır olduğu için de kendisine acı veriyordu.
– Anna Andreyevna, madrabazın biri! O, seni de beni de bütün dünyayı da aldatır! Öteki bayanla sorunu daha iyi halledeceğini bildiğim için seni bekledim. – O bayan da kim? – Mme Andrakova. Ben her şeyi biliyorum. Onun sendeki mektuptan korktuğunu kendin söyledin… Utanarak: – Hangi mektup? Yalan söylüyorsun… Onu gördün mü, diye homurdandım. –
Dünyanın en büyük yanılsamasıdır aşk
“Niye ayrılmıştınız Franz'la?" diye sordu. Sonra fazla ileri gittiğini düşündü, şefine döndü. "Yani belki anlatmak istersin dedim…” Anlatmak değil anlamak istercesine baktı yardımcısına Yıldız. Yok, münasebetsizlik olarak görmemişti soruyu, hatta hoşuna gittiği bişe söylenebilirdi. “Uzun mesele Toby. Uzun ve karışık bir mesele. Ama şu
Sayfa 192 - YKY, 1. Baskı ( devamı sayfa 193’ten alınmıştır.)
"Haşmetmehap, size katılmakla birlikte şu uyarımı göz ardı etmemenizi umuyorum. Evet, Türkler yalnız kılıçla savaşır, zırh kullanmazlar, ilkel savaş aletlerini kaç yüzyıldır kullandıklarını bile bilmiyorum. Bildiğim tek şey varsa o da bu barbarların kazandıkları sayısız savaşlardır. Türkler savaş meydanlarına ölmek için çıkarlar. O yüzden atacağımız her adımı en ince ayrıntısına kadar düşünmeliyiz. Aksi halde..."