Oğuz Atay'a AİT DEĞİLDİR...
#Biliyor musun Olric
Neyi efendimiz?
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı.
Neden efendimiz?
Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
Sabahları işe gelirken serviste kitap okuyorum. Henüz servis arkadaşlarımın hiç birine örnek olmuş değilim. Bu sabah servisten indim kartımı okutup güvenlikten geçerken kapıdaki güvenlik görevlileri çok kalın kitaplar okuyorsunuz dedi :) Bu sefer öyle denk geldi dedim. Bize de kitap verseniz ama ince olsa dediler :) Ayrıca sürükleyici olacakmış. Çok hoşuma gitti. Şimdi benim onlara kitap seçip vermem gerek. Başlangıçlar önemli, ne okusalar sizce?
1- Kitapla alakasız, anket iletilerinden geçilmiyor. 1k özünden kopuyor. Alıntılar, incelemeler, arka planda kalıyor.
2- 'Keşfete bi giriyorsun, saçma sapan bir sürü şey'. Bi tane güzel paylaşım okuyamıyorsun.
3- Keşfette 4 sekme var. En yeniler yükselenler ilgi görenler vsvs. Bunlar ne işe yarıyor, hangisine bakmalıyım. Yüksenlelere sn başına 100
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Bazı kitaplar vardır, okurken kendimizden bir parça buluruz. Hatta bazen daha da ileri gider: "Bu kadarı da olmaz, bu kitap beni anlatıyor!" deriz.
Hayatın bazı dönemlerinde öyle bir ruh haline bürünüyorum ki... İsmini veremediğim bir ruh haliydi, artık bir ismi oldu: OBLOMOVLUK.
Nazım Hikmet'i sever misiniz?
Hadi canım, nereden
6 Şubat 2023, gece 4.17, şiddetli bir sarsıntıyla yataktan fırladım. İlk aklıma gelen çocuklardı. Odalarına gidip yataklarından onları nasıl alıp yere attım, üstlerine kapandım bilmiyorum. Bekledim, bekledim, bitsin diye bekledim. Ama boşuna beklemişim. Eşyalar hiç durmadan devrilmeye başlayınca bitti, dedim, buraya kadarmış her şey. 12 kat
Merak eden nasılsın diye soran arkadaşlar olmuş, çok şiddetli bir deprem yaşadık o anı anlatamam şok içindeydim, hala da öyleyim ama yazmak belki iyi gelir diye yazıyorum. Deprem sırasında sadece Allah ve bitmiyor diye bağırdığımı ağladığımı hatırlıyorum, çok ama çok kötüydü, evden nasıl çıktık bilmiyorum. Bir parkta arabada beklerken karşımda yıkılmış bina insanların bağırışları ile sabah oldu. İyiyiz diyemiyorum ama çok şükür hayattayız, daha güvenli bir yerde Antep'ten çıkmak için bekliyoruz. Yollar kötü durumda, havaalanları dolu, bilet bulmak çok zor. Sarsıntılar devam ediyor, dualarınızı eksik etmeyin nolur.
Ve bu olaydan sonra insan aslında ne kadar aciz olduğunu anlıyor, daha önceki dert ettiği şeyler, küslükler o kadar saçma geliyor ki. 7 yıldır konuşmadığım eski bir arkadaşım merak etmiş başka arkadaşlarımdan sorarak nasıl olduğumu öğrenmeye çalışmış, adını duyunca hıçkıra hıçkıra ağladım. Hayat kırgınlıklar, küslükler için çok kısa, bunu acı bir şekilde öğrendim. Siz bunu anlamak için böyle kötü bir olay yaşamayı beklemeyin.
Ben fazla haber okumamaya görüntü izlememeye çalışıyorum ama etrafımızdan hep kötü haber geliyor, Rabbim enkaz altında kalan kardeşlerimize yardım etsin, anasız babasız kalan yavrularımıza yardım etsin. Keşke dua etmekten başka bir şey elimden gelse. Ama biz de bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Düşünen, soran, yardım etmeye çalışan, dua eden herkesten Allah razı olsun. İyi ki varsınız.
Sabah namazı Allahın yoklaması gibidir ve bizim o namaz için her uyanışımız "Burdayım,huzurundayım Rabbim" deme şeklimizdir.
Sabah namazına uyanamadığımda hep şunu düşünürüm: "Ben ne yaptım da Rabbim beni huzuruna kabul etmedi?'
Bu nedenle sabah namazına kavuşmak, kalkabilmek Allahın huzuruna kabul edildiğimiz, yüce Rabbimizin bizi huzurunda gormek istediği anlamına gelir.
Uyanılan her sabah namazı aslında başlı başına bir dua ve bir şükürdür.
Namaza erken kalkmak için vakitlice uyunmalı, uyumadan önce Kevser ve Ayetel Kursiyi okuyup namaza uyanmak için(Allahla buluşmak için) dua etmek yardım istemek de çok faydalı olacaktır.
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. O'nu ne uyuklama tutar ne de uyku! Allah'ım, gözümü uyanık kıl, kalbimi nurlandır, benden çok uyumayı ve gaflet ağırlığını gider!"🌸
❣️Sevgili kalbim bunlar sana olan öğütlerim: Giriş: Seninle bir çeyrek asır bitti. Tüm mevsimleri gördün. Yaprak döktüğün de oldu, yeşerdiğin de. Kangren olmuş hayallerini kesip gerçeklerle yaşamayı da öğrendin. Gemileri yakmayı, kördüğüm olan ipleri kesmeyi öğrendin. Ne kadar yansa da yüreğin başkasının söndürmesini beklemeden kendi cehennemini de sevdin. Yandım diye feryad ederken için ham bir yemiş olduğunu farkettin. Savaştığın da oldu, yaralar aldığın da. Sabah kalktın, güneş gibi yeniden doğdun. Sen kendine herşey oldun. Fırtınalar koparken derinlerinde, meltemlere de yön verdiğin oldu. Hülasa, çarpık bir kentleşme gibiydin: Düzensiz ve karışık.
🫀Ey kalbim! Bu ne dağınıklık toparla biraz kendini. Çünkü biz şimdi seninle bir hürriyeti bölüşeceğiz.
✋Gelişme: Kendim, kendi ellerimle, kendi kendime; kendi kalbimi doğurtacağım bir EBE eliyle.
🌾Sonuç: Ve son olarak "Dün öldüm, henüz yaşamadım, yarın doğacağım."
Siz hiç çocukken, sırf hayatta kalabilmek umuduyla nefesinizi tutma çalışması yaptınız mı? "Babam beni gömüp gittikten sonra üstümdeki toprakları atarak dışarı çıkabilirim belki," diyerek...
Böyle bir umuda tuttundunuz mu?
Her zaman derim, "zordur her dönemde kadın olmak," diye. Eseri okuduktan sonra anladım ki en çok o
Frida Kahlo, Diego'dan vazgeçme eşiğini şöyle açıklamıştır;
●Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
●Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
●Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
●Gözlerime baktığında kalbinle
Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara, Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın.
Üstün Dökmen
PALTO DA PALTOYMUŞ HA!
Büyük yazar Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'ün Paltosundan çıktık" dediği o meşhur sözü herkes bilir. Dostoyevski bu sözüyle bence Gogol'ün hakkını fazlasıyla vermiş. Hiçbir övgü yazarın büyüklüğünü bu kadar sağlam anlatamazdı diye düşünüyorum.
Gogol'ün bu güzel kitabı "Bir Delinin Hatıra Defteri"