"Bugünden sonra sokak artık eski renkliliğini bulamayacaktı. Kendisini neyin beklediğini bilmiyordu. Eskiden sokak, gerçekten çıplak sokaktı. O günlerin coşkusu vardı. Meraklar, keşfettiği yenilikler vardı ve bunların hepsi kendisiyle birlikte ölüp gidecekti. Sokaktaki bütün olup bitenleri gizli gizli dinlemenin verdiği o mutluluk... Artık konuşacak bir şeyi yoktu. Zamanın içine kök salıyordu. Ve zaman, saatin sarkacının neşeli tik takları arasında yeniden doğuyordu."
Herkesin içinde doğup büyüdüğü bir "Çıplak Sokak"ı vardır. Bu Antao ve Ananias'ın " Çıplak Sokak"ı. Tüm ikiyüzlülüklere, toplumsal baskıya, yoksulluğa ve insanlık boyunca süregelen savaşlara rağmen bulunduğu yere iyilik, kardeşlik, sevgi ve umut saçan iki kardeşin sokağından geçtim az önce. Her adım başında kendi doğup büyüdüğüm, koşturduğum sokakları düşündüm. Muhteşem bir benzerlik vardı "Çıplak Sokak" ile arasında. Bu aynı zamanda kötü bir benzerlik. Eski renkliliğini kaybeden bir benzerlik. Yine de bu sokaktan geçmek güzeldi. Bu kardeşlerle tanıştığım için mutluyum. "Çıplak Sokak" hayatımda okuduğum en içten, sade, her türlü zorlamadan uzak "bizden" diyebileceğim kitaplardan biri. Şiirsel bir dil ve doğallık ile kendini okutan bir kitap. Bazı kitapseverler okumakta zorlanmış olsa bile, ben bunun aksini iddia ediyorum. Bana kalırsa, Vanconcelos yapmış yine yapacağını. Umarım siz de okur ve seversiniz. Keyifli okumalar dilerim. :)