Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
gül bülbül ve düldülle kaybolanı buldurmak ne noktayla ilgin var ne ünlem ne virgülle ey şair kelimeler ülkesine gir gülle
yahyâ kemâl;
Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış; Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle. Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle. Ölüm asude bahar ülkesidir bir Rinde; Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter. Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Hafızın kabri olan bahçede bir gül varmış; Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle , Gece , bülbül ağaran vakte kadar ağlamış Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle. Ölüm asude bahar ülkesidir bir Rinde; Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter . Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar , her gece bir bülbül öter.
Sayfa 116Kitabı okudu
Şu gül nasıl dalında açtığı andan itibaren bir hakiki gül, bu bül­bül de nasıl her zaman bir hakiki bülbülse, Ben de oldum olası bir "hakiki insan"ım. İnsan olmam için, görevimi, alın yazımı yerine getirmem ve o alın yazısı doğrultusunda yaşamam gerekmez. Be­nim ağzımdan çıkan ilk kırık dökük hecelemeler bir "hakiki insan" ın yaşam belirtisidir, yaşam savaşım onun ilk güç gösterisi, son nefesim, "insan"ın gücünün tükendiğinin son belirtisidir. .
Sayfa 405 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
Eğer âşık isen korkma cehennemden, Bülbül olanın yeri gül bahçesi olur.
***** Cennet‐i irfâna dâhil olanın, Kande baksa gördüğü didâr olur. (İrfân Cennetine dâhil olanın, Nereye baksa gördüğü sevgili olur.) *****
~ Başımı koyduğum her yerde secde edilen odur. Dört köşe ve altı bucakta takılan odur. Bağ , gül ,bülbül ,sema , sevgili ... Bütün bunlar hep bahanedir; yalnız ve asıl maksat hep odur.
Reklam
#şah
" Ezel bahar olmayınca Kırmızı gül bitmez imiş Kırmızı gül bitmeyince Dertli bülbül ötmez imiş Bülbül güle hayran olur Hayran olur seyran olur Bazı insan hayvan olur Hayvan âdem olmaz imiş Şah Hıtayî ölmeyince Tenim türab olmayınca Dost dosttan ayrılmayınca Dost kadrini bilmez imiş. "
Kapı YayınlarıKitabı okudu
#Câfer
"Ey yüzü taze baharım, nicesin hoşça mısın Gül yanaklıca nigârım, nicesin hoşça mısın Gam değil derd ile ben hasta ölürsem hele sen Ey benim sevgili yârim, nicesin hoşça mısın Andelib oldu gülistânına Cafer demedin Bir kez ey bülbül-i zârum, nicesin, hoşça mısın"'
Kapı YayınlarıKitabı okudu
Hint Güzeli Dürdane Hanım
İstanbul'da Saraçhanebaşı'nda seksen odalı konak sahibi olan karabiber ve çay tüccarı Serendipli Hacı Zafirullah Behmen Pur, İstanbul'un kalburüstü zenginlerindendi. Bu altın ev mücevher babası Hintlinin güzelden güzel, zarafet ve nezakette bibedel, zekada aklı evvel, adı Dürdane, bin körpe nigâr içinde bir tane, on dört yaşında gonca gül, muhabbet dalında bülbül bir kızından başka evladı yoktu.
Sayfa 97 - Doğan Kitap
PROMETE, PİPOMUZ, GÜL, BÜLBÜL V.S.
Kalbimizin ensesinde kıvrılan yağlı uzun saçlarımız yok. Güle, bülbüle, ruha, mehtaba, falan filan karnımız tok. Ve şimdilik gönül işlerine vermiyoruz metelik.. Sen bize hiç korkmadan emanet et karını. Biz Prometenin çığlıklarını doldurup pipomuza kaba kıyım tütün gibi içiyoruz, yangın kulesiyle verip omuz omuza ufuklarda kızaran gözleri seçiyoruz… 1929
Sayfa 128 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
bülbül ve gül
Bahçelerin sessizliğinde, ilkbaharda, gece dumanında, Doğu bülbülü söylüyor türküsünü üstünde bir gülün. Fakat tatlı gül hiçbir şey duyumsamıyor, kulak vermiyor ona, Sallanıyor ve uyukluyor altında sevda türküsünün. Senin türkün de böyle değil mi soğuk güzellik için? Ayıl, ey şair, nedir can attığın tutkuyla? Aldırmıyor o, dinlemiyor bile türküsünü şairin; Bakıyorsun, çiçekleniyor; sesleniyorsun, yanıt yok çağrına.
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar,her gece bir bülbül öter Yahya Kemal Beyatlı
Bu ne vahşi çağdır böyle, duygularımızı sersefil eyleyen! Bu ne zamandır ki, simsarlar gücü alıp satmakta ve nicedir gülistanlar harap, bülbül kurşunlanmış, gül fidanı kırık. Bunu bir de ben düşünmeliyim; düşünmeliyim, madem ki varım!..
Sayfa 5 - Ahmet hamdi tanpınar kütüphanesiKitabı okuyor
Anlatılana göre güller ülkesinde her cinsten, her kokudan, her renkten güller bulunurdu. Güllerin sultanı bir gün hiç eşi menendi olmayan bir gül yeşersin istedi gülistanda. Bütün güllere ferman buyurdu ki "En güzel yanlarınızdan birer parça himmet edin." Güllerden kimisi kokusundan bir parça verdi, kimisi renginden bir damla verdi. Kimisi getirip yaprağından sundu, kimi de toprağından. Hep birlikte toprağa gömdüler getirdiklerini. Zaman geçip de bahar sultanı güz sultanını alt edince, yani ki bahar gelince hepsi heyecanla beklemeye koyuldu bu yeni açacak goncayı. Bir gün yeşil dalın ucundan tomurcuk baş verdi. Hepsi heyecanla yanaştı güllerin. Öyle bir güzeldi ki, yapraklarının renginin adı dahi yoktu. Böyle bir renk daha görülmemişti gülistanda. Kokusu bir kayıp rayiha... Göreni mest ediyor ama kimse bu mestliğin adını bilmiyordu. Tek bir gonca açmıştı fidandan. Tek ve eşsizdi. Öyle güzeldi ki gülistanı uzaktan seyreden bülbül o dakika uçurdu gönlünü kanatsız. Toprağa düşüp çırpınan bir aklı vardı şimdi. Derler ki; bu eşsiz güldür bülbülün gönlünü asıl çalan. Ondan sonraki bütün güller ondan mukallit girmişlerdir gülistana.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.