Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek... Tek başına... Özgür olmak... Dünyaya kendi gözlerinle bakmak... Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak... Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak... Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek, İsteyince Ay’a bile gidebilmek. Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek. Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın. Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar. Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var? İstemem eksik olsun...
..."Parıl Prenses, sizi almaya geldik! Artık bizimle döneceksiniz. Haydi çabuk olun lütfen!" demişler. Bambu amca yüksek sesle bağırmış: "Siz kimsiniz? Burada Parıl Prenses denen biri yok! Boş yere sormayın!" Kapı kendiliğinden açılıvermiş. Prenses adım adım bulutlara yaklaşmaya başlamış. Gelen Aylılardan birisi şöyle seslenmiş: ..............................
Sayfa 18
Reklam
Yola çıkınca her sabah Bulutlara selam ver Taşlara, kuşlara, Atlara, otlara, İnsanlara selam ver. Ne görürsen selam ver. Sonra çıkarıp cebinden aynanı Bir selam da kendine ver. Hatırın kalmasın el gün yanında Bu dünyada sen de varsın! Üleştir dostluğunu varlığa, Bir kısmı seni de sarsın.
Bereket versin gökyüzünün tapusu yok. Herkes bakabilir. Bulutlara kimse el koyamaz. Hayal kurma hürriyeti var.
Aşağıda olanların yükseklerdedir gözü; Merdiven çıkanın yukarıya çevriktir yüzü; Ama son basamağa ulaştı mı bir kez Merdivene çevirir sırtını,bulutlara bakar, Hor görüp birer birer basıp çıktığı basamakları.
İsim nedir ki, bulutlara yazılır geçer. Yüzüm nedir ki, akarsuya çizilir geçer... Ömür nedir ki, kurulur bozulur geçer.
Reklam
Yine de dayanmaya çalışıyorum işte Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye Rüzgar güzel bir koku getirmişse Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum Yaşamak seninle bir başka zamanı Bir başka zamanda seni yaşamak Her şeyden önce sen Elbette sen Mutlaka sen..
Bulutlara kalmışsa vuslat, Aşk; yağmurlarla anlatılır... Cendere denilen bu sevi göçünde, Göçmen kuşlara rakip; Daima serçe kuşu ve martı vardır... N.K. ( Feryad-ı naz )
Manzaralar, çehreler, hatıralar insandan uzaklaştığı nispette güzelleşir, şairaneleşir; türlü bulutlara, sislere, renklere bürünür.
Özlemlerimizi bembeyaz bulutlara yükleyip emanet etsek, rüzgar alsa götürse emanetimizi diyar-ı yâre, satır satır yağsa yüreğimiz. Ve şöyle bir gülse mahzun gözlerimiz. Nihayet, ellerimizi açarak, şükürle bezeli bir dua mektubu salıversek ötelere, ne dersiniz?
Reklam
Küçük kaplumbağayı bahçedeki yabani gül çalılarının altında bulduk. Oraya nasıl girdiğini bilmiyoruz, umurumuzda da değil zaten; öyle heyecanlıyız ki. Kabuğunu parlak kırmızıya boyadık; bu harika fikir Hasan'dan çıktı: Böylece onu çalıların arasında yitirmeyeceğiz. Biz, uzak bir ormanda tarih öncesine ait dev bir yaratık bulmuş, gözü kara kâşifleriz; bütün dünyanın görmesi için alıp buraya getirdik. Kaplumbağayı Ali'nin geçen ki/ Hasan'a doğum günü armağanı olarak yaptığı tahta, oyuncak arabaya koyuyor, arabanın kocaman, demir bir kafes olduğunu hayal ediyoruz. Alev püskürten canavara bakın! Çimenlerin üzerinde yürüyor, el arabasını peşimiz sıra sürüklüyoruz; elma ve kiraz ağaçlarının altından geçiyoruz; ağaçlar bulutlara yükselen birer gökdelen, camlara üşüşmüş binlerce meraklı aşağıdaki görkemli geçit törenini izliyor. Baba'nın incir ağaçlarının yakınına yaptığı yarım ay biçimindeki, küçük köprüden geçiyoruz; o artık kentleri birleştiren, muhteşem bir asma köprü, alttaki küçük gölcükse köpüklü, azgın bir deniz. Köprünün devasa kolonlarının üstünde havai fişekler patlıyor, gökyüzüne yükselen, dev çelik halatların önüne dizilmiş olan askerler bize selam duruyor. Küçük kaplumbağanın içinde dört döndüğü tahta arabayı, demir işlemeli kapının dışındaki yuvarlak, tuğla döşeli araba yoluna çıkartıyor, bizi ayakta alkışlayan dünya liderlerini selamlıyoruz. Biz Hasan'la Emir'iz; ünlü maceracılar, dünyanın en büyük kâşifleri. Bu yürekli, kahramanca başarımıza karşılık şeref madalyası almak üzereyiz...
Sayfa 265Kitabı okudu
İnsan duvarları olmayan tapınakta Bir gece uyusa Sanıyor ki kederi azalacak. Ama yetmiyor Bezler bağlıyor Bulduğu her ağaca. Hikayeler anlatıyor İnanıyor aşkın hep olacağına.
Kuşlara benzer kelimeler, odana dolarlar bir akşam. Nereden gelirler bilinmez. Kah çığlık çığlığadırlar, kah sesleri işitilmez. Çiçeğe benzer kelimeler: turuncu erguvan beyaz. Bir rüzgar sürükler hepsini. Bulutlara güven olmaz.
"Dünya dayanılmaz olduğunda, her şeyden bıktığımda buraya gelirim," dedi ve boştaki kolunu havaya uzattı. "Duvarın üstüne çıkıp şimdi yaptığım gibi kollarımı açarım. Sonra kuş olduğumu hayal ederim. Kartal ya da şahin, fark etmez. Yeter ki özgür olayım ve uçabileyim. Buradan uzaklaşıp bulutlara yükseleyim. Gitgide daha yükseklere çıkıp dünyaya yukarıdan bakabileyim. Tepelere çıkınca her şey öylesine küçülür ki artık canımı acıtamaz. Aşağıda olup bitenler artık önemsizdir. Çünkü artık özgürsündür."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.