Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Reklam
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Bundan iyi ifade edilemez...
...tarih ilminin ideolojiden, taraflı yorumlardan uzak tutulması ve ilmi kriterlerle değerlendirilmesi gerekir. Aksi halde değil ibret ve ders çıkarmak- kılavuzu karga olanın hesabı- insanları bambaşka ve yanlış mecralara sürükler. Devletler için ise bir felaket olur.
Sayfa 9 - Timaş Yayınları
İçinde bir gücün kıpırdadığını hissetti. O, bundan daha iyisine layıktı. Hayat, düşünceleri dondurmadan ve erkek arkadaştan öteye geçemeyen bu iki kızdan çok daha fazla şey ifade ediyordu ona. Düşüncelerinde hep gizli bir hayat yaşadığını hatırladı. Bu düşüncelerini paylaşmayı denemiş ama onu anlamaya yeterli bir kadın veya erkek bulamamıştı. Zaman zaman denemiş ama dinleyenlerin aklını karıştırmaktan başka bir sonuç alamamıştı. Demek ki diye düşündü o an, fikirleri onların ötesindeyse, kendisi de ötesindedir. İçindeki gücün harekete geçtiğini hissederek yumruklarını sıktı. Eğer hayat ona çok daha fazla şey ifade ediyorsa, o da hayattan çok daha fazla şey isteyecekti. Ama yanında şu andakiler gibi insanlar varsa isteyemezdi onları. Bu cüretli kara gözler ona hiçbir şey sunamazdı. İster dondurma olsun ister başka bir şey, o gözlerin arkasındaki düşünceleri biliyordu. Oysa azizenin gözleri, bildiği her şeyi ve tahmin edebileceğinin ötesinde şeyleri sunuyordu. Kitapları, resimleri, güzelliği, huzur ve sükûneti, yüce bir varoluşun bütün zarafetini. O kara gözlerin ardında saat gibi işleyen bütün düşünsel süreçleri gayet iyi biliyordu. İçindeki tek tek her çarkı görebilirdi. O gözlerin söylediği şey, artık kendisine sıkıntı veren bayağı hazlardı; insanı tabut gibi kısıtlar ve mezarda son bulurlardı. Oysa azizenin gözleri gizemlerden, tasavvur edilemez heyecanlardan ve ebedi hayattan bahsediyordu. Onun ruhunun aynası olan gözlerde, kendi özünün de emaresini görmüştü...
Tam Metin
(Çok uzun bir sessizlik) Ama senin dostların var. (Uzun bir sessizlik) Çok dostun var. Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Reklam
Gerçekten Allah'a itaat eden ve O’nun yolundan giden kimselerin düşüncelerinden ve yaşantılarından anlaşıldığı üzere mutluluk (yani saâdeti kastediyoruz), kendinde bir gaye değildir, zira bu dünyadan en yüce iyi Allah aşkıdır. Yaşamdaki mutluluğun sürekliliği, insandaki fizikî yapıya, hayvanî nefse ve insanın bedenine isnat edilemeyeceği gibi zihnî bir duruma, geçici hallere maruz kalan bir duyguya ya da hazza ve eğlenceye de isnat edilemez. Mutluluk, nihaî Hakikatin kesinliğiyle (yakîn) ve bu kesinliğe uygun olacak biçimde davranışta bulunmayla ilişkili olmalıdır. Kesinlik (yakîn), insandaki sürekliliği ifade eden ve insanın manevî biliş organı olan kalp vasıtasıyla idrak edilen şey için tabiî olan bilme durumunun sürekli bir halidir. Mutluluk; huzur, emniyet ve kalbin itminanıdır' (tuma’nîne); Mutluluk, bilmektir (mârifet) ve mârifet ise hakikî îmândır. Mutluluk, tahrif olmamış Vahiyde Kendisini tanımladığı şekilde Allah’ın bilgisidir. Mutluluk, ayrıca bir kimsenin hakkını, bundan dolayı da yaratılış alanındaki hak ettiği yeri ve bu bilgiler uyum içindeki ibâdetle birlikte bir kimsenin Yaratıcı ile olması gereken ilişkisini bilmektir, öyle ki sonuçta ortaya çıkan duruma adalet denilebilsin. Bu dünya hayatında Allah aşkı ancak bu bilgi sayesinde elde edilebilir.
Durmadan senin kararını eleştiriyor gibi olabilirim, ama ne kadar uzağa gidersen git, buradan gerçek anlamda kaçabilir misin? Anlayamadığım tarafı bu işte. Mesafenin uzaklığına pek güvenmesen iyi olur." Yerine göre, kader dediğimiz şey, dar bir yerde sürekli yönünü değiştirerek dönüp duran bir kum fırtınasına benzer. Sen de, ondan
Hadislerin Kur'ana Arzı Meselesi
a. Hadislerin Kur’an’a aykırılığında kesinlik ilkesine dikkat edilmelidir. Şayet hadisi anlamada bir ihtimal varsa, aykırılıktan söz edilemez. O halde bütün ihtimaller tüketilmeden hemen Kur’an’a aykırılık damgası vurmak tehlikelidir. Mesela şu iki cümleyi ele alalım: Ali okula gitti. Ali eve gitti. Akıl, hemen burada bir çelişiklik görmeye
Matem içinde iki sene geçti. Tulu, hükümet naibi olarak Karakurum’da ikamet ediyordu. Fakat süresi sona erdiğinden, Cengiz Han’ın arzusuna uygun olarak yeni bir hakan, bir imparator seçmek için, prensler ve kumandanlar Gobi’ye döndüler. Cengiz Han’ın isteğine uyup, miraslarına sahip çıkarak reislerinin kralları haline geldiler. Şimdi Han’ın en
Reklam
Seçicilik -bilinçli, dikkatli ve akılcı seçicilik- nasıl dikkat edeceğinizi ve sınırlı sayıdaki kaynağınızı en iyi şekilde nasıl değerlendireceğinizi öğrenmekteki ilk kilit adımdır. Ufaktan başlayın; idare edilebilir olandan başlayın; odaklı başlayın. Watson Sistemi'nin, Holmes Sistemi'ne dönüşmesi yıllar sürebilir ama bilinçli bir şekilde
27 Mart 1930 günü sabahı, doğmakta olan güneşe bakmaktadır. Yanındakilere, edebiyat ve felsefe tarihine de altın harflerle yazılabilecek şu muhteşem sözleri söyler: “Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetine
HASTALIKLARI, VASİYETLERİ VE ÖLÜMÜ
Gaspralı İsmail Bey'in, hastalıkları, vasiyetleri ve ölümü hakkında çok az yazı yazılmıştır. Bu yazıların muhtevası bakımından en değerlisi; İsmail Bey'in yakın mücadele arkadaşı Hasan Sabri Ayvaz'ın yazmış olduğu "Büyük İsmail Bey'in Hastalığı, Vasiyetleri ve Ölümü" adlı yazısıdır. Cafer Seydahmet Kırımer'in "Gaspıralı İsmail
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.