"Dün akşam olanlar beni çok üzdü. Baban sana, yeterince ders çalışmadığın için birkaç sert söz söyledi. Sen de buna karşılık hemen suratını astın. Buna hakkın var mı oğlum? Bu davranışını hiç beğenmedim. Ben senden, babandan özür dinlemeni ve ona bundan sonra daha çok çalışacağına söz vermeni beklerdim. Düşün Enrico, baban da çalışıyor. İşlerinin her zaman iyi gitmediğini, para sıkıntısı çektiğimizi biliyorsun. Bunu sana ve ablana belli etmemek için elinden gelen çabayı gösteriyor. Baban da ben de ne denli yorgun düşersek düşelim, durumumuzdan yakınmıyoruz. Surat asmıyoruz. Her zaman neşeli olmaya çalışıyoruz. Bilmelisin ki, herkes çalışmak zorundadır. Hatta bir bakıma yaşamak, çalışmak demektir. Çevrene bir bak: Çalışmayan birini görebiliyor musun?
Evet, yavrum baban da çalışıyor. Niçin çalışıyor? Bizler için. Senin için, ablan için, küçük kardeşin için... Bizlere daha iyi bir yaşam sağlamak için... Sizlerin okuyup ilerlemeniz, iyi birer geleceğinizin olması için çalışıyor. Sen de bütün gücünle çalış oğlum. Öğretmenini, anneni, babanı sevindirmek için çalış. Senin en değerli varlığın olan yurdun için, gurur duyduğun ulusun için çalış. İleride iyi bir meslek sahibi olup iyi yaşamak, tüm insanlığa iyi ve yararlı işler yapabilmek için çalış. Zorlu bir çalışma sonucunda elde edilen başarı, tüm yorgunlukları unutturur. Haydi şimdi git babandan özür dile. Bundan sonra daha çok çalışacağını söyle, unutma, sen babanın umudusun, unutma, her çocuk annesinin, babasının umududur. Her çocuk yurdunun, ulusunun umududur. Ülkeleri, ulusları ve tüm insanlığı bu umut güçlendirir, bu umut yaşatır. "