Öncelikle tesirinden uzunca bir müddet çıkamicağımı düşündüğüm ender kitaplardan (Martin Eden ,Böyle Söyledi Zerdüşt) bir tanesi.
Bu 3 kitabın ortak özelliğinden de anlaşıldığı üzere başarı hakkında sayısız makaleler, kitaplar ve incelemeler okuyup , başarılı olmak adına yapılmış envai çeşit videolar ve başarılı olmuş insanların gerçek
Kitap kulübümüz ile aralık ayının kitabı olarak belirlemiştik eseri. Henüz daha basılmamıştı biz seçerken, ön sipariş ile aldık. Ve daha kapağını açmadan o yeni basılan kitabın kokusu geldi burnuma, efsunlu, açmadan büyülendim...
Gelir gelmez okumaya başladım ve yine başladığım gün bitirdim. Muhtemelen kitabın ilk okurlarından biriyim, en azından
Kitabı her okuyanın ''neden daha önce okumadım ki'' serzenişine kapılıp kendisiyle papaz olduğuna emin olduğumu şimdiden belirtmek istiyorum.Ne zaman okursanız okuyun her zaman geç kaldığınızı anlayacağınız bir eser.O yüzden kendinizi fazla hırpalamayın.
Kitap muazzam kurgusuyla 4 bölümden oluşuyor.Bu tarihi seyyah yönetmenliğindeki eser
Biliyor musun? Ben hiç aşık olmadım senden önce. Sen benim için aşkın tanımı, sevdanın ispatı oldun.
Senden önce senin o heybetli, yıkılmaz, sarsılmaz duvarların karşıladı beni.
Sonuna kadar açılmış kapıların beni sana çekiyordu.
Bir an önce sana kavuşmaktı hayalim.
Hızlandım ben de
koştum sana.
Yollarında yürüdüm senin.
O tarih kokan
İş bu inceleme dostlarıma bir ince sitemimdir.
Merhabalar,
Bu incelemeye kendimi kınamakla başlamak istiyorum, yıllar var bu kitabı alalı ve Peyami Safa’nın kişiliğinden pek hoşnut olmadığım için önyargılı davranıp hiç okumaya niyetlenmedim, he neden aldın derseniz o zaman ismini ve içimde geçen bi alıntıyı beğenmiştim. (evet kapağına, ismine
Büyülendim en baştan, afalladım sözcük seçimi karşısında... Bu olayı anlayamıyorum, aynı kelimelerin kullanımları üç beş noktalamayla, söz dizilimiyle nasıl bu hale gelebiliyor... Serdar Ortaç'ın bir zamanlar dediği 'Topu topuna 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki?' şaşkınlığı içerisindeyim. Gerçi benimki güzelleme onunki farklıydı ya neyse.
Biraz yürüyeyim Dedim şehirde gençler zombi gibi başları öne eğilmiş yürüyorlar.(herkes telefonda)
İşin enteresan tarafı herkes bir birine yol veriyor ve bir yere çarpmıyorlar kodlanmış gibi herkeste sensör varmış gibi.
Film izler gibiyim büyülendim 😃😃😃
"Hanne"
"İnsan, insana sığınmak ister. "
Tek kelime ile muhteşem bir kitaptı. Kitabın ana karakteri olan Hanne'nin fırtınalı dönüşümünün romanı. Müthiş bir kurgu, akıcı bir üslup, güçlü bir kalem. Çok etkilendim açıkçası... Beni böyle derinden etkileyen kitapları öve öve bitiresim gelmiyor. :)) Mutlaka herkesin hayatından bir
Kitabı aralık ayının son haftasında okumaya başladım. Akademik açıdan yoğun ve stresli geçirdiğim bu haftayı bir nebze olsun kafamda dağıtmak, ancak odak noktamı da kaybetmemek istedim. Bu yüzden de sade ama inceden heyecanlı bir şey okumak istedim. Kitabı birkaç gün önce almıştım ve uygun olduğuna karar verip başladım. Her gün azar azar okuyup beni bu dönemde idare etti ve kitap ondan istediğim her duyguyu bana verdi. Kitabımız 1920'lerin sonlarında New York'da yaşayan 3 kızın hayatları, ilişkileri ve idealleri hakkında. İlk defa 1920'leri okudum ve kesinlikle o anları kafamda canlandırabildim. Açıkçası biraz büyülendim de. Bir oturuşta okunabilecek derecede akıcı, sakin ama inceden heyecanlı, tatlı bir kitap. Karakterlerden bazılarını sevmedim ama bu tiplemeler hikayeye gerçekçilik katmışlar, bu yüzden de gözüme batmadı. Kitabın sonu ise güzel ama çok da tahmin etmediğim gibi bitti ama bana bu da gerçekçi geldi. Yani böyle süslü püslü bir hikaye değil. Sadece; biri bana göre çok şımarık ve saf, biri gözü kara bir deli yürek, biri de doğru aşkı arayıp gerçeği bulan üç kızın hayatlarına kısa süreliğine konuk oluyoruz. Ben kitabı gülümseyerek bitirdim. Sizde böyle çok fazla beklentiye girmeden, yoğun dönemlerde okumalık sakin, kısa, tatlı bir şey arıyorsanız tavsiye edebilirim. Umarım 2024 herkes için pırıl pırıl geçer. Sevgilerimle, keyifli okumalar dilerim..
Parlak GençlerAnna Godbersen · Artemis Yayınları · 20206 okunma