Keşke şu anki hislerimi anlatabilecek nitelikte cümlelere sahip olabilseydim. Hissettiğim gibi aktarabilmeyi çok isterdim. Bende içimden aktığı gibi ‘Çağlayan gibi’ yazmaya karar verdim. Yazıma keşke ile başladım, tüm incelemem boyunca 'keşke' yi kullanabileceğim tek cümlem budur. Bundan sonrası hep İYİ Kİ…
Öncelikle şunu belirteyim, adına ister
Her evin kapısında Ceren Özdemir, reddedilen her korunma başvurusunda Ayşe Paşalı, her şarkıda Değer Deniz, her kuaförde Muhterem Evcil, her sınavda Ceren Damar, her kedi sevgisinde Merve Kotan, her plazada Şule Çet vardır. Her şehirde "Özgecan" adı verilmiş bir yer, dünyanın ummadığınız bir yerinde "Ölmek istemiyorum"
Yılmaz Özdil günümüzde Atatürk hakkında en bilgi sahibi insanlardan biridir. Kitabı kronolojik olarak ilerliyor. Düz yazı değilde betimleme şeklinde sürüp giden eser, sanki içindeymişiz gibi hissettiriyor. Başarılı bir çalışma ama Atatürk için yetmez tabiki. Bakalım bana da nasip olacak mı ulu önder için bir kitap yazmak. Allah'ım sen konuyu biliyorsun Amin
Keyifli okumalar dilerim
Mustafa KemalYılmaz Özdil · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201814bin okunma
Bazı kitaplar var, bir kez okunup kaldırılan. Bazı kitaplar var, ikinci kez okunmak için zaman kollanan. Bazı kitaplar da var sürekli el altında bulundurulan. Canımız sıkıldığında ya da mutlu olduğumuzda açıp birkaç sayfa okunan. Her okunduğunda farklı anlamlar çıkarılan, okundukça zevk alınan, zevk alındıkça okunan. Bir çağlayan gibi insanın
Bütün cümlelerim ebedi uykusunda yatan babama, babalara ve onları çok seven evlatlara adanmıştır.
Bu cümlelerle başlıyor Çağlayan Aslan'ın ilk kitabı, ilk sancısı, ilk heyecanı...
Babalar, babalarımız... Anneler kadar çok sahne önünde olmayan, duruşlarıyla, ağırlıklarıyla, suskunluklarıyla, bakışlarıyla hep bizi bir adım geriden izleyen,
Kitaba başladığımda beni ilk heyecanlandıran şey, sanki karşımda oturmuş da derin bir sohbete dalmışız gibi olan anlatım tarzı oldu. İlginçtir, her bir hikaye farklı olmasına rağmen roman gibi bir sonraki bölüme geçme ihtiyacı duyuyorsun. Hani bazen öyle bir yüksekliğe çıkarsın ki inmenin tek yolu düşmektir ya duygular arası düşüşler ve çıkışlar yaratıyor insanda anlatırken. Benzetme yapma ihtiyacı içine sokuyor baksanıza :) yoksa nasıl ifade ederim bana hissettirdiklerini . Deneme yazısı olan Yazmasam Delirecektim 'den tutun da, en son hikayesi Ali BABA (altın vuruş yapmış yazarımız ) ya kadar her biri için satırlarca yazı yazılıp, inceleme yapılabilir. Kitabi bitirdiğinizde ise hani film izlerken en heyecanlı yerde, ağzınıza tam mısırı fırlatırken, zevkten dört köşeyken birden elektrik kesilir ya işte tam da öyle hisle bitiyor kitap.
Bu ilk ama son olmayacak belli. Bana sıradaki kitabı beklemekten başka çare yokken, umarım size de okumaktan başka çare bırakmamışımdır. Teşekkürler Çağlayan Aslan hissettirdiklerin için.
Babamın GözyaşlarıÇağlayan Aslan · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202198 okunma
Sene 2010. HAYATIM yarıya kadar toprağa gömülmüş ağır bir kaya parçası. Kayanın üzerinde toz, toprak, pislikten başka hiçbir yaşam belirtisi yok. Arasıra rüzgar esiyor, rüzgar kayanın üzerinden ancak bir miktar tozu alıyor. Hiçbir yaşam belirtisi yok hayatımın üzerinde. Kafam ağırıyor, kafamın içi ağırıyor nefes alamıyorum. Girdiğim lüzumsuz
Sanşiro romanı ile sınırlı olmayıp, Soseki’nin hayatına, külliyatına ve fikriyatına dair pek çok mevzuyu kapsayacak şekilde yazarın romanlarında da umumiyetle odak noktası olan Doğu-Batı düalitesinin perspektifiyle değerlendirilip öyle ele
*''YAZMASAM DELİRECEKTİM'' cümlenin anlamını buldu. Yaşadı, hissetti, anladı ve Allah'a inanır gibi inandı. Kimse okumasa bile yazacaktı. Kimseye anlatmaz, suya anlatırdı. Kimseye yazmaz kendine yazardı.* ( Sayfa 10 )
Biz okuduk, iyi ki yazmış Çağlayan Aslan. İncelemelerini de keyifle okuyordum, kitabı da beni şaşırtmadı, hayal kırıklığına uğratmadı. Yormadan, adeta su gibi akarak okuttu kendini. Toplamda on dokuz adet deneme/öykü var kitapta. Her birini istisnasız hissettim, içimde anladım. Zaman zaman kendimden bir şeyler buldum, bazen gülümsedim, bazen hüzün duydum. Ama hepsi beni bugünden alıp başka an ve duygulara taşıdılar. Kitabı genel olarak sevdim, bununla birlikte açık ara ''Merak Ne Güzel Şey'' e başka bir şey hissettim. Oradaki temiz çocuk halleri benimsedim. Bu öyküyü okurken de gerek çocukluk gerek erişkinlik dönemlerimdeki merak-sonuç tecrübelerimi hatırladım çokça. Büyüyünce de pek değişmiyor insan. Kalbimde başka bir yer edindi o yüzden... Lakin diğerlerine de asla haksızlık etmem, edemem. Hepsinin tadı başkaydı. Çağlayanlar gibi yazmış gerçekten de yazar. İçinde taşıdıklarının bir kısmını dökmüş, sermiş önümüze. Bize de okumak ve tadını çıkarmak kalmış. Eminim daha yazacak/ söyleyecek çok sözü ve birikimi var. Devamı gelecek biliyorum ve hevesle bekliyorum.
''Bir insanı ve evladı ölümden eceli korurdu. Birde babasının gözyaşları.'' ( Sayfa 44 )
Bu alıntıyı yazdıktan sonra bir başka babayı ekliyorum buraya, tüm kıymetli babalar/babalarımız için...
youtube.com/watch?v=0hQCKkq...
Keyifli okumalar...
Babamın GözyaşlarıÇağlayan Aslan · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202198 okunma
Dante 'nin deyimiyle.
Ve şair Vergilius 'un son on sekiz saati.
Bütün evreni avuçlarının içine alıp, evirip çevirip; "GÖRÜYORUM!!" diye anlatmaya başlayan bir falcı edasıyla, kendi hayatının ve ölümünün gölgesinde varlığı ve hiçliği sorgulayan, sorgulatan, her cümlesiyle on ikiden vuran çok farklı bir eser.
Okumak kesinlikle sabır