Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
Ruh konusunda Alkmaion'un yaptığı önemli bir katkı vardı: Ona göre ruhun ölümsüzlügü ölümsüz varlıklara benzerliğinin sonucudur, ortak yan ları ezeli ve ebedi devinimdir, zira boton Tanrısal seyler de ebediyen ve sürekli devi nir ay, güneş, yıldızlar ve bütün gök (Aristoteles, Ruh Dzerine, 405a30). Cicero ve Klemens Alkmaion'un
Sayfa 355Kitabı okudu
Reklam
"Çiçek gibi güzel de değil, kuş kadar özgür de değiliz ama insanlar bize neden çiçek kırlangıç diyor acaba?". "Çünkü biz, çiçek kadar naif ve kuş gibi uysalız."
Sayfa 123Kitabı okudu
Swann'ın zarafetindeki sadeliğin, aslında kibirin incelmiş bir şeklinden başka bir şey olmadığı, annemle babamın bu eski dostunun da, kimi Yahudiler gibi, en naif züppelikten, en çiğ kabalıktan en ince nezakete kadar, ırkının geçtiği bütün aşamaları tek tek temsil ettiği söylenebilir belki. Ama asıl sebep, genel olarak bütün insanlık için geçerli olan sebep, şuydu: "Erdemlerimiz, özgür, değişken, kullanımı daimi şekilde bize ait şeyler değillerdir; zihnimizde erdemlerimiz, karşılaştığımızda kendilerini harekete geçirmeyi görev bildiğimiz olaylara öyle sımsıkı bağlanmıştır ki, karşımıza farklı nitelikte bir olay çıktığında, gafil avlanır ve bu erdemlerimizi kullanabileceğimizi aklımıza bile getirmeyiz."
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Çiçek Kırlangıç" ifadesinin Türkçe karşılığı olan "göçebe", gezgin, yörük, avare anlamındadır. Bir dilde çiçek ve kırlangıç anlamına gelen güzel bir söz, başka bir dilde zorluk barındıran, sefil bir anlam taşır. Bizler güzel göçebe miyiz? Yoksa birer sefil göçebe mi? "Çiçek gibi güzel de değil, kuş kadar özgür de değiliz ama insanlar bize neden çiçek kırlangıç diyor acaba?" Uçan Balık başını yana doğru eğiyor. Ben cevap veriyorum. "Çünkü biz, çiçek kadar naif ve kuş gibi uysalız."
Sayfa 123Kitabı okudu
"Bunu açıklamak için, Swann'ın zarafetindeki sadeliğin, aslında kibrin incelmiş bir şeklinden başka bir şey olmadığı, annemle babamın bu eski dostunun da, kimi Yahudiler gibi, en naif züppelikten, en çiğ kabalıktan en ince nezakete kadar, ırkının geçtiği bütün aşamaları tek tek temsil ettiği söylenebilir belki. Ama asıl sebep, genel olarak bütün insanlık için geçerli olan sebep, şuydu: Erdemlerimiz, özgür, değişken, kullanımı daimi şekilde bize ait şeyler değildirler; zihnimizde erdemlerimiz, karşılaştığımızda kendilerini harekete geçirmeyi görev bildiğimiz olaylara öyle sımsıkı bağlanmıştır ki, karşımıza farklı nitelikte bir olay çıktığında gafil avlanır ve bu erdemlerimizi kullanabileceğimizi aklımıza bile getirmeyiz."
Sayfa 9
Reklam
“Çiçek Kırlangıç, bir çiçek ismi değil. Kuş ismi de değil. Kuzey Kore’de bizim gibi çocuklara Çiçek Kırlangıç derlerdi. Yollarda, pazar yerlerinde dolaşıp çöp kutularını karıştıran çocuklar. Bozulmuş yemekleri yiyen, otları koparıp yiyen, dilencilik yapan ya da yiyecek çalan çocuklar. -Çiçek gibi güzel de değil, kuş kadar özgür de değiliz ama insanlar bize neden Çiçek Kırlangıç diyor acaba? -Çiçek gibi naif, kuş gibi uysal olduğumuzdan.”
Sayfa 129 - Doğan KitapKitabı okudu
Bir gün bir şekilde yeşerip çiçek açabilecek minicik bir başlangıç...
...bu kadae çarpık bir dünyadan adalet bekleyecek kadar naif değildi ama herkesin ayrımsız ve ayrıcalıksız saygı görmeye, insanca davranılmaya hakkı olduğuna inanırdı. O saygıyı başka kimselere ait olmayan bir toprak parçasıymış gibi sahiplenirdi, içine bir umut tohumu ekerdi.
Sayfa 253Kitabı okudu
ilk günkü gibi sevmenin en güzel hali olan Efendimize Aişe validemiz “Ya Resulallah, beni seviyor musun?” diye sorduğunda Efendimiz “evet Ya Aişe, tabii seviyorum.” cevabını veriyor. kendisini nasıl sevdiğini merak eden Aişe validemiz duramıyor ve tekrar soruyor. “beni nasıl seviyorsun Ya Resulallah?” bu soru karşısında gönüllerde çiçek açtırmayı en güzel bilen Zât “kördüğüm gibi Aişem” diyerek Aişe validemizin gönlünü solmayacak bir çiçek bahçesine çeviriyor. sevdanın tadını alan gönül durur mu hiç? Aişe validemiz, Efendimize ömrünün sonuna kadar belli aralıklarla “Ya Resulallah, kördüğüm ne âlemde?” diye her sorduğunda, Allah’ın Resulü “İlk günkü gibi, hatta daha da körleşti Aişem” olan o naif cevabı veriyor ve eşinin gönlünü evlilik hayatı boyunca hoşnut ediyor.
Sayfa 64
okuduğum şiirlerin en güzeli, en samimisi.
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde; arada sırada aklıma gelmek gibi değil , paylaşamıyorum kimseyle, dakikalar saniyeler yarış ediyor , molalar çaylar sohbetler , her biri eriyor elimde az az, oysa ki seninle güzel olmak vardı; senle olunca güzeliyordu her şey, lan üzülmek bile güzel gelir mi adama örneğin rakı içiyoruz ; bir akşam
Reklam
LETTER FROM AN UNKNOWN WOMAN (1948) Meçhul Bir Kadının Mektuplari
Konser piyanisti ve 19.yy sonlari Viyanası'nın kibar züppelerinden Stefan Brand (Louis Jourdan), her zamanki sefahat gecelerinin birinden daha evine döner. Dilsiz uşağı ona bir mektup uzatır. Mektup bir kadından gelmiştir ve ilk sözcükler, onu tam anlamıyla olduğu yere mıhlar: "Sen bu mektubu okuduğunda ben ölmüş olacağım." Bu
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.