İnsan, yaradılışı gereği, musibetler karşısında zayıf ve âcizdir. Basit bir kederle bile baş dönmesi yaşar. Küçük bir gam karşısında sersemleşir. Bir mikroba mağlup olan bedeni gibi ruhu da basit bir mesele karşısında sarsıntılar geçirir. Yaşam gidişatındaki ufak bir aksaklıktan ümitsizliğe düşer. Gerçekleşme işareti taşımayan zayıf olasılıklardan telaşa kapıldığı dahi olur. Önemsiz bir mevzuda hayal kırıklığına uğradığında hayat ona tümden acı görünür. Dünya sık sık ona dar gelir, pek çok defa zindan gibi olur.
İnsan, hissiyatını kontrol edebilme konusunda zayıftır. Nefsinin arzularını gemlemede âcizdir. Kalp dinginliğini sağlamada çoğu zaman yetersizdir. Kendi düşüncelerine karşı bile mağluptur. Aklının bir mutluluğa onlarca acı karıştırmasından yakasını bir türlü kurtaramaz. Yaşamın en kırılgan varlığı olan insanın hâletiruhiyesinin hangi hikmetler için böyle mukavemetsiz yaratıldığı, üzerinde tefekkür etmeye değer bir konudur.
İnsanın zayıflığı ve yaşamındaki acılar konusunda en ilginç tahliller çoğunlukla sûfilerin dünyasından gelmiştir. Birçok insan için yıkım sebebi olan hadiselerin sûfiler tarafından gülüp geçilecek nitelikte algılanması, çocuğun dünyasında büyük bir sorun hâlinde yaşanan bir oyuncak kaybının, bir yetişkinin pek de önemsemeyeceği bir durum olmasına benzetilmiştir.
Doğu’nun ve Batı’nın kadim tesellilerini aktarmaya devam eden Dervişin Teselli Koleksiyonu, üçüncü kitapta Sufilerin Mutluluk Sanatını merkeze alıyor.
YouTube kitap kanalımda Beyza Alkoç'u ve 3391 Kilometre kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/2Ia6xxuNANg
Bu kitap yorumuna yazar Beyza Alkoç'un Karantina serisine yazdığım kitap incelemesi için kendi Instagram hikayesinde paylaştığı düşüncelerini göstererek başlamak istiyorum:
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CpQMRltNmGL
Bilinen bir adamdan bilinmeyen bütün kadınlara...
Bu incelemenin altına yazılan her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika kitaplar önerdim. O yüzden kitap önerisi alabilmek için yorumlara
Camus ve Sartre’ın isimleri çoğunlukla birlikte anılır. İkisi de Edebiyat dalında Nobel kazanmıştır. Sartre daha yaşlı olmasına rağmen, Camus daha erken erişmiştir bu ödüle. Edebiyat denilince Camus’yu kıyas götürmeyecek şekilde farklı bir yere koyarım ben. Benim nazarımda Camus, birkaç gömlek üstündür Sartre’dan.
“Yabancı” bizim ülkemizde de
YouTube kitap kanalımda felsefeye kolayca başlangıç yapabileceğiniz kitap önerileri verdim :
ytbe.one/o9vjINiv3z8
Bu kitabı okumaya başlamadan önce herhangi bir felsefe kitabının bu kadar kötü olabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi...
Kitaptaki absürt yanlardan ilki, felsefeye yeni giriş yapan bir insanın henüz 2. bölümde Kant'ın
Gecenin bu vakti, buraya aklımda olan bazı şeyleri yazmak istedim. Okumak istemeyenler, üşenenler geçebilir ama kadınların okumasını istiyorum özel olarak.
Niye böyle bir ileti yazdığımı buradan kimse anlamayacak çünkü özel hayatımın bir kısmını çok yakın olduğum insanlar bile bilmiyor. Ama bu yazıyı gönülden yazdığımı ve gerçekten de