Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne kadar çok acı var Allahım Berbat yine haberler
Sayfa 28 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
.. Kabullenilmesi en zor şeylerden biri, en çok ihtiyacımız olduğu zaman sevilmemiş olduğumuzdur. Sevilmemiş olmanın acısı berbat bir histir.
Reklam
Berbat bir çeviri
Sevme Sanatı
Sevme Sanatı
Hayatımda bu kadar kötü bir çeviri görmedim. Aylardır okumak için sabirsizlandigim kitap beni resmen kitap okumaktan soğuttu. Alırken lütfen dikkat edin kitabın nasıl çevrildiği çok önemli
Berbat hissediyorum…En kötü benim en aşağılık benim.Kendimi hiç sevmiyorum.Dünyanın yaşanmaya değer bir yer olmadığını adeta bir “çöplük”olduğunu düşünüyorum…Bende kendimi çöplerin içinde çürüyen bir sebze gibi hissediyorum..Bozuk,böceklenmiş,çürümeye başlamış çok kötü bir koku yayan…Yanlızlığa mahkum edilmiş biri gibiyim.Neden böyle hiç bilmiyorum.Sanırım artık merak da etmiyorum. Öyle dağınığım ki toparlanamıyorum..Nereye adım atacağımı gücümün olup olmadığını bile bilmiyorum.Gönlüm çok yorgun,bittim ben tükendim… -Zeynep Nur
...zaman zaman, imparatorlukların "halkların zindanı" olduğunu, halkların "kendi evlerinde", kendi sınırları dahilinde, kendi hükümetleriyle yaşamaya başlamak için bu imparatorluklardan kurtulmaları gerektiğini öne süren teorinin modern zamanların yıkıcı teorisi olduğunu bile düşünüyorum. Bunu söylerken aklımda özellikle I. Dünya Savaşı'ndan sonra parçalanan çok-etnisiteli iki büyük yapı var: Parçalanması on milyonlarca insanın canına mal olan ve en berbat tiranlıkların ortaya çıkışını kolaylaştıran Avusturya-Macaristan İmparatorluğu; bölünmesi, tüm insanlık üzerinde dolaşan terör ve gerileme heyulasına yol açarak günümüzde de süren Osmanlı İmparatorluğu. Bununla birlikte, bu imparatorluklara karşı herhangi bir nostalji duymuyorum. Kesinlikle yeniden inşa edilmeleri gibi bir hayalim yok. Ne Habsburglar, ne çarlar ne de sultanlar için böyle bir düş kuruyorum. Benim üzüldüğüm, imparatorluklar zamanındaki, aynı dine, aynı dile, hatta aynı tarihsel güzergâha sahip olmayan halkların aynı siyasal yapı bünyesinde yaşamalarını doğal ve meşru gören bir zihniyet halinin yok olması. Farklı dillere veya dinlere sahip olan halkların birbirlerinden ayrı yaşamalarının daha iyi olacağını savunan fikirle mücadele etmekten hiç vazgeçmeyeceğim. Etnisitenin,dinin veya ırkın ulus inşa etmek için meşru temeller oluşturduklarınıasla kabul etmeyeceğim.
Sayfa 162 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ben 1932 yılında doğdum, 1953 yılına kadar Kur'an'ın yüzünü görmeden büyüdüm. Müslümandım ama tahsil hayatım boyunca tabiatçı ve Atatürkçü olarak yetiştirildim. 1953 yılında Büyük Doğu ve Serdengeçti dergilerinde okudum ve bazı kimselerden de duydum ki Said Nursi isminde bir adam varmış, dini kitaplar yazmış, onu hapse atmışlar. Bu hâle çok kızdım. "Bu kadar berbat insan serbest gezerken bir adam çıkmış, dinî kitap yazmış, onu da hapse atmışlar, ben de ona yardım edeceğim!" dedim, dinle ilişkim böyle başladı.
Reklam
416 syf.
8/10 puan verdi
Günün Sonu ~ Jewel E Ann #KitapYorumu Selamlar, seveceğimi düşünmediğim ama çok severek okuduğum kitabın yorumuyla geldim.🪻 Jessica ve June ikiz kardeşler. Ailelerinin ölümü üzerine kendilerinide ölü göstererek yeni kimlikleriyle Jillian ve Jack olarak yaş ortalaması büyük, genellikle ailelerin yaşadığı bir kasabaya taşınıyorlar. Başta yan
Günün Sonu
Günün SonuJewel E. Ann · Nemesis Kitap · 2022120 okunma
"Her insanın kendi fikrini söylemeye hakkı vardır," "Hayır, yoktur, insanlar aptaldır. Yerler, içerler, boş konuşurlar, zina yaparlar ve ürerler. Bu sonuncusu özellikle talihsizliktir, çünkü sayımız az olsaydı dünya çok daha güzel bir yer olurdu. Düşük zekalılar, bataktaki çocuklar, deliler ve ahlaki değerleri zayıf insanlar... İşte ürettiklerimiz bunlar. Dünyayı bunlarla berbat ediyoruz.
Kendime vereceğim bir iyi, bir de kötü haberim var. Kötü haber: Hayatımda hiçbir şey hayal ettiğim kadar iyi olmayacak. İki artı bir evde, yalnız başıma uzun yıllar daha yaşayacağım. İyi haber: Hayatımda hiçbir şey hayal ettiğim kadar kötü de olmayacak. Tek tesellim bu. Ne harikayım, ne berbat. Kibrit kutularının sırtındaki kelimeyim ben: Vasat. Anlatacak çocukluk hikâyelerim yok; öyle unutulmaz dostluklar, buruk ayrılıklar falan da yaşamadım. Bahçeli bir evde ya da şen şakrak bir mahallede büyümedim. Annem bana özel ninniler söylemedi. Ve babam, beni bir köşeye çekip de ne demek istediğini çok sonradan anlayacağım manalı laflar etmedi. Günbatımında onu düşünmedim. Askerde hiçbir kapıyı tekmeyle açıp içeri girmedim, albayın koltuğunda viski içmedim, tepemde mermiler vızıldamadı. Fayans sildim askerde. Ellerimle çim yoldum, kantine gazoz taşıdım. Anlatılacak bir yanı olmadı. Kısacası roman olacak bir hayat yaşamadım.
Sayfa 24 - Yapı Kredi Yayınları (Vasati 40 Yaş)Kitabı okuyor
Bunu bilmek için tıp okumaya gerek yok
KIZ: Peki neden jinekoloji? ANNE: Tıptayken bütün uzmanlık alanlarında dolaştım. Bildiğim tek şey doktor olmak istediğimdi. Ve birkaç şey keşfettim. En fena hastalar erkekler oluyor. Sızıldanıp duruyorlar, gürültü patırdı ediyorlar, yataktan çıkmak bilmiyorlar... KIZ: Nasıl yani? ANNE: Çaresiz bir durumda olmak hoşlarına gitmiyor. Yatağa tıkılıp kalmaktan hoşlanmıyorlar ve bebekliklerine geri dönüyorlar. Beni yanlış anlama, kadınlar da çok baş belası olabilir ama onlar en azından yardımcı konularda şikayet ediyorlar. Hemşire kötü, yemek berbat, falan filan gibi. Erkekler ise çok zor. KIZ: Demek bunu öğrenmek için tıbba gitmek gerekiyormuş.
Sayfa 36 - Chiviyazıları YayıneviKitabı okudu
Reklam
384 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Aşkın formülü
Bu kitapta Stella ve Michael'in aşkını okumak beni çok eğlendirdi. Stella otizmli bir kadın. Katı rutinleri var farklı şeyler denemekten kaçınıyor, biri ona söylemeden dokununca donuyor, Matematiği ve sayıları seviyor. Stella aşk hayatında berbat ve bunun asıl sebebinin seks konusunda berbat olmasından kaynaklandığını düşünüyor. Eğer iyi sevişmeyi öğrenirse birlikte olacağı adamı etkileyebileceğini umuyor bu yüzden bir eskort tutuyor. Michael, Faturalarını ödemek için çekiciliğini kullanarak eskortluk yapıyor ama işinde bir kuralı var "Aynı kadınla asla ikinci kere yatmıyor."
Aşkın Formülü
Aşkın Formülü
Helen Hoang
Helen Hoang
Aşkın Formülü
Aşkın FormülüHelen Hoang · Epsilon Yayınları · 2023900 okunma
İçimizdeki insanlık= İçimizdeki şeytan olmuş
İnsanlara cidden alerjim varmış gibi reaksiyon gösterip aralarından o tek tük olanları nasıl bu kadar sevebiliyorum onu düşünüyorum. Şey bir de o kadar değer verip ona rağmen sonradan herkesleşmelerini? İnsana, insan sevme yasağı çıkartırıyorlar. Biliyor musun hem çok basit düşünüyorlar hem de sıkıcılar, olmaması gereken en berbat özellikleri
Kiminle konuşuyorsun?" diye sordu Arlo. "Chicago'dakilerle mi?" "Hayır. Bando takımından kızlarla konuşuyorum." "Onları daha yeni görmedin mi? Bir saat önce falan?" "O okuldaydı. Saat dörtten gece yarısına kadar birçok şey oluyor." "Ne gibi?" "Bilmem. Bir şeyler işte. Espriler dönüyor. Planlar yapılıyor. Birçok konuşma dönüyor ve bunlara dahil olmazsan geride kalıyorsun. Ne olup bittiğine dair bir fikri olmayan bir sen oluyorsun." Telefonu yeniden bipledi. Arlo, gelen mesaja cevap veren Jaycee'nin omzunun üstünden baktı. "Hardalın nesi var?" diye sordu, kafası karışmıştı. "Hiçbir şey." "O zaman neden, 'Evet, berbat' dedin?" "Sadece onay verdim." "Ama sen hardalı çok seversin." Arlo ablasının hiç gerekli olmayan şeylerin üstüne bile hardal sıktığını görmüştü, mesela patates cipsi gibi. "Mesele hardal değil! Meselenin hiçbir şeyle ilgisi yok. Sadece konuşmanın akması gerekiyor. Cevap vermezsen konu ölüyor." Telefonu, gelen çeşitli emojilerle yeniden bipledi. "Daha on iki yaşında ve bir erkek çocuğu olduğun için anlamıyorsun." Tam tersine, Arlo anladığını düşünüyordu, en azından bir nebze.
Sayfa 97
Kabullenmesi en zor şeylerden biri, en çok ihtiyacımız olduğu zaman sevilmemiş olduğumuzdur. Sevilmemiş olmanın acısı berbat bir histir.
Baby Reindeer
Bir kadınla tanıştım. Onu görmelisiniz. O tanıyabileceğiniz en iyi insan. Ve ben onu sevemedim. Şimdi anlıyorum. Onda neyi kaybettiğimi anlıyorum. Hatta neden bu ilişkiyi öyle berbat ettiğimi anlıyorum. Çünkü bu hayatta tek bir şeyi onu sevdiğimden fazla sevdim. Kendime olan nefretimi. Bu seviyorum, bağımlısıyım. Başka hiçbir şeyi bilmiyorum! Çünkü hayatta şansımı denemek ne haddime! Çünkü mutlulukta şansımı denemek ne haddime! Bu yüzden onunla ilişkimi batırdım. Çünkü kendimden onu sevdiğimden daha fazla nefret ettim. Ve onu çok seviyordum. Hayatımı kaçarak geçirdim. Bu yarışma asla sağ olarak bitiremeyeceğim bir koşuda 100 metre daha koşmak demekti. Ama artık koşmayacağım. Çok yoruldum. Artık mecalim kalmadı.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.