Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her şeyden önce, ciddi bilimin gerekli kanal olarak bir tür İngi lizcenin kurduğu hakimiyet neredeyse mutlaklaşmış durumdadır: 1989'da Paris'te, kendine özgü ihtişamı- nın ve kendi dilinin tarihsel statüsünün en çok bilin- cinde olan ülkedeki önde gelen bilimsel yayınlardan biri olan Annales de l'Institut Pasteur, adını Research in Microbiology olarak değiştirip bütünüyle İngilizce makaleler yayımlamaya başladığında, dünya bilim topluluğunun bir "küresel köy" haline gelmesi yönünde manidar bir simgesel adım atılmış oldu.
Sayfa 76
Bunu çok sık söylerlerdi ona: genç görünüyorsunuz, gençsiniz. Meşakkatli gelecekleri haber veren manidar bir iltifat.
Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Çağımızdaki totaliter hükümetlerin en çok geliştirdikleri özelliklerinden biri, muarızlarının kanaatlerinden dolayı bir şehit gibi, onurlu ve etkileyici bir biçimde ölmesine izin vermemeleridir. Böyle bir ölümü hepimiz seve seve kabul edebilirdik. Totaliter devlet, muarızının adsız sansız, sessiz sedasız ortadan kaybolmasını sağlar. İşlenen suç karşısında sessiz kalmaktansa ölüme katlanmaya cesaret eden biri, şüphesiz kendini yok yere feda etmiş olur. Ancak bu, böyle bir fedakarlığın ahlaki açıdan manidar olmadığı anlamına gelmez. Sadece pratikte bir fayda sağlamayacağı açıktır. Daha yüce bir ahlaki anlam uğruna pratikte fayda sağlamayacak bir fedakarlıkta bulunma düşüncesine yürekten katılmıyorduk."
Sayfa 239 - Die Unsichtbare Flagge, Peter BammKitabı okudu
Çok yaşlı, akıllı ve son derece manidar bir yüzün var, sanki bin yıldan fazla yaşamışsın gibi, -dedi Kovrin. Hayal gücümün böyle fenomenler yaratmaya muktedir olduğunu bilmezdim. Ama neden bana öyle coşkuyla bakıyorsun? Beni sevdin mi yoksa? - Evet. Sen Tanrı'nın seçilmiş kulu sıfatını hak eden o pek az sayıdaki insandan birisin. Ebedi gerçeğe hizmet ediyorsun. Fikirlerin, niyetlerin, şaşırtıcı bilimsel çalışmaların ve bütün hayatın ilahi, semavi mührü taşıyor, çünkü hepsi makul ve muhteşem, yani ebedi olana adanmış. “Ebedi gerçek” dedin... Ama ebedi hayat yoksa, ebedi gerçek nasıl insanların erişebileceği, hatta ihtiyaç duydukları bir şey olabilir? Ebedi hayat var, -dedi keşiş. - İnsanların ölümsüzlüğüne inanıyor musun? - Elbette. Siz insanları büyük ve parlak bir istikbal bekliyor. Dünyada senin gibilerin sayısı ne kadar çoğalırsa, o gelecek de o kadar çabuk gelecek. Sizler, yani yüce kaynağın bilinçli ve özgür yaşayan hizmetkârları olmasa insanlık bir hiç olurdu; doğal seyrini takip ederek daha uzun süre beklerdi yeryüzündeki tarihinin sonunu. Ama sizler birkaç bin yıl daha erken ulaştıracaksınız onu ebedi gerçeğin krallığına, hizmetinizin asıl kıymeti işte burada. Tanrı'nın insanlara bahşettiği takdis sizde cisimleşiyor.
Sayfa 21 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Atatürkçülüğün Milliyetçi veçheden değişen seyri
1960’lardan itibaren muhalifleri tarafından Türkçülere yöneltilen ırkçılık ve Turancılık ithamlarına karşı, onların Atatürk’ü bir referans, bir “kalkan” olarak kullandıklarını söylemek hatalı olmayacaktır. Zira Komünist yazarlar hem Türkçüleri ırkçı-Turancı olmakla suçluyor, hem de Atatürk’ün sosyalist olduğunu iddia ediyorlardı. Türkçülerin
Reklam
Çok manidar oldu;))
Sanatçılar bazen öyledir, bazen böyle... Kâh çıkarlar gökyüzüne seyrederler âlemi Kâh inerler yeryüzüne âlem onları seyreder.
Çok yaşlı, akıllı ve son derece manidar bir yüzün var , sanki bin yıldan fazla yaşamışsın gibi.
“Artık herkeste akıllı telefonlar var. Bazılarının ismi Android. Çok manidar değil mi? Bu akıllı telefonlar elimizde ama ileride beynimize girecek. Beynimizde bir çip olacak mesela. Yarı insan – yarı makina bir yaşam formuna dönüşeceğiz.”
Meleklerin Yaratılışındaki Büyük Sır
Üstad, meleklerin yaratılışı hakkında şöyle der: Meleklerde -ins ve cin gibi- şu âlem sarayının seyircileri ve şu kâinat kitabının mütalaacıları ve şu saltanat-ı rubûbiyyetin dellâllarıdırlar. Küllî ve umumî ibadetleri ile kâinatın büyük ve küllî mevcûdâtın tesbihlerini temsil ediyorlar. Evet, şu kâinatın durumu, onların varlığını gösteriyor. Çünkü kâinatı had ve hesaba gelmeyen dakik (ince) sanatlı süsler, manidar güzelliklerle ve hikmetli nakışlarla süslemesi; bilbedâhe ona göre tefekkür eden ve o güzelliklere hayran olan, takdir eden varlıkların görmelerini ister; vücudlarını, varlıklarını taleb eder. Hâlbuki ins ve cin, şu nihayetsiz vazifeye, şu hikmetli nezarete, şu geniş ibadete karşı, milyondan ancak birisini yapabilir. Demek bu nihayetsiz ve çok çeşitli olan şu vazifelere ve ibadetlere, nihayetsiz melâike çeşitleri lâzımdır ki, şu büyük âlem mescidini saflarıyla doldurup şenlendirsinler.
Sayfa 107 - Süeda Yayınları, 2021.Kitabı okudu
750 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.