21 ARALIK. öyle tütüyorsunuz ki gözümde Hamdolsun hasret çekiyorum. Eğer kavuşuyorsak, veya bu ihtimal varsa hasretimiz dünyadakinedir. Yüce şeyler iki türlü başlıyor. İlki dış şartlarla, adeta zaruretle, ikincisi içten, sen onu bilmeden. Birincisi ikinciye kapı açılması için bir fırsat. Hasret. Acaba diyorum ebedi olana, herşeyin mirascısı
Bir zamanlar burada kitaplar, kalemler ve resimler arasında çok mutluydum. Sonra âşık oldum da bu Cennet'ten kovuldum.Gençliğimde hayatı ve dünyayı iyimserlikle benimsememe yol açtığı için Şeküre'ye ve ona olan aşkıma cok şey borçlu olduğumu aşk sürgünlüğü çektiğim yıllarda çok düşünmüşümdür. Bir çocuk saflığıyla, aşkıma karşılık alacağımdan kuşkum olmadığı için, aşırı iyimserdim ve dünyayı da iyimserlikle kabul edip iyi bir yer olarak görüyordum. Kitapları, Eniştemin o zamanlar bana oku dediği şeyleri, medresede öğretilenleri, nakşı ve resmetmeyi işte bu iyimserlikle benimseyerek sevdim. Eğitimimin güneşli ve şenlikli bu ilk ve en zengin yarısını Şeküre'ye duyduğum aşka borçlu olduğuma kadar, onu berbat eden karanlık bilgilerimi de reddedilmeye borçluyum: Buz gibi gecelerde, han odalarında ocağın sönen aleviyle birlikte yok olup gitme isteği, seviştikten sonra rüyalarımda sık sık yanımdaki kadınla birlikte ıssız bir uçuruma düştüğümü görmem ve "beş para etmez herifin tekiyim" fikri Şeküre'den bana mirastır.
Reklam
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün Masal şehirlerini geçerken hızla
Sayfa 129 - Tekin Yayınevi, 29.BaskıKitabı okudu
Bütün bu sohbetler, meyve soyup yemeler, çay içmeler, vakitlice yatmalar, lavanta kokan çarşaflar iyiydi, hoştu. Ama mutluluğu andırmıyordu. Bunların adına dense dense huzur denirdi. Kişiliksiz, sıradan bir huzur. Huzur böyle sıradanlaşınca bir değeri kalmıyordu. . Bu, razı olmaktı. Hayatın getirdiklerine razı olmak, onlarla oyalanmak, hatta bir
o andan beri hep seni sevdim.
Biliyorum, senin gibi şımartılıp pohpohlanan birine kadınlar çok söylemiştir bu sözleri. Ama inan bana, kimse seni benim o zamanlar olduğum ve senin için hep öyle kalan o kız kadar köle gibi, köpek gibi, tüm ruhuyla sevmedi. Zira dünyada hiçbir şey karanlıklardaki bir çocuğun fark edilmeyen aşkına benzemez; çünkü onun aşkı, yetişkin bir kadının ihtiraslı ama yine de şuursuzca talepkâr aşkının olamayacağı kadar umutsuz, adanmış, boyun eğmiş, pusuda bekleyen, tutkulu bir aşktır.
Kastamonu'da Lise: Komünistlerle İlk Mücadele Kastamonu'da lisedeyken pul merakım vardı, İstanbul'dan pul getirtmeye başladım, arkadaşım vasıtasıyla ve iyi paraya Kastamonu'da esnafa satmaya başladım. O paradan annemin "Oğlum babana şuradan acele para ver" deyip de para verdirttiğini hatırlıyorum. "Sonra alırsın
Reklam
251 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.