Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
268 syf.
·
Puan vermedi
‘Kürk Mantolu Madonna; Maria Puder’, ‘Üst Kattaki Terörist’in Alt Kattaki Komşusu; Nurettin ‘, ‘Yüzüncü Ad’ın Dul Kadını; Marta’, ‘Baltası Kadar Masum Katil; Raskolnikov’, ‘İsimle Ateş Arasında; Nihade’, ‘ 5 yaşında kocaman bir çocuk; Alper Kamu’, ‘Afili Filinta; Nuh Tufan’, ve dahası... Ben kimseyi Ömer kadar sevmedim. Öyle roman
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,3bin okunma
Çünkü Oğuz Atay'ı da okudum. Seni de tanıdım... Diyebilirsin ki bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim... Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin küçük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece 2 harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri Başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi. Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorumi demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir. Belki de az her şey demektir. Ve Belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
Sayfa 349Kitabı okudu
Reklam
280 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitaplarla gerçekten ilgili, internetle haşir neşir her insanın okuması gereken bir kitap. "Ha kitap, ha film", "kitaplar hayatımın merkezidir", "kitaplar gereksizdir" ve saire ya da bunlara yakın bir cümle kuran insanlara kitap hakkında yeni bir bakış açısı kazandıracağını düşünüyorum. Geçenlerde kitap
Yüzeysellik: İnternet Bizi Aptal mı Yapıyor?
Yüzeysellik: İnternet Bizi Aptal mı Yapıyor?Nicholas Carr · Ufuk Yayınları · 201226 okunma
Bilmem yalnızlık efendi ile aranız nasıl? Benim oldum olası iyidir. Severim kendisini, zannımca o da benden memnundur. Yalnızlık efendi uzunca boylu, titiz, temiz, ve bakımlıdır. Çok yakışıklı sayılmaz belki, fakat hayli alımlıdır. Kıyafetlerini nerede diktirir bilmem, ama giyimi kuşamı farklıdır. Hayatımda tanıdığım en donanımlı, en kültürlü,
''Bir varmış, bir yokmuş...'' Bu paradoksal cümle, öykünün, hiçbir şeyin ilk göründüğü gibi olmadığı dünyalar-arasındaki-dünyada geçtiği konusunda, dinleyicinin ruhunu uyarmayı amaçlar. Öyleyse başlayalım.
Politik anlamda kadınlar hakkında edilecek kelamları, binbir farklı tartışmanın içinde derinleştirmek mümkün fakat ben yalnızca bizden bahsetmek istiyorum. Ekseriyetle arkadaşlığımızdan. Kadınlık üzerine düşünmeye başlamam hangi yaşlara denk geldi, çok da emin değilim. Çalışan bir annenin kızı için tek dileğinin parasal anlamda özgür olduğu bir
Reklam
Hint felsefesinin dört altın kuralı; İlk kural : "Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler." İkinci kural : "Yaşanmış olan her ne ise, sadece yasanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yasadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. "Söyle yapsaydım, böyle olacaktı" gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir." Üçüncü kural : "İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır." Dördüncü kural: "Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir.""Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir." Kendine iyi bak. Tüm kalbinle sev. Sonuna kadar hayatın tadını çıkar. Hayatındaki her gün bir hediyedir, kıymetini bil..!
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Deneme okumak bir beyin tutuşmasıdır ki şu an yaşıyorum ve metni okuduktan sonra aşağıdan bir şıkkı seçme zorunluluğum varmış hissindeyim. Her cümle, yeni bir yazar ve eser kıyasıyla kendini tanımlıyor. Enis Batur'un dediği gibi bir kıvılcımla doğup büyüyor her deneme ve yine o kıvılcıma dönüyor. Başladığın noktaya tekrar ulaşma çabasıyla sorular sorgulamalar... Yazı, yoruyorsa beni ve yazdırıyorsa bana mükemmeldir, inanılmazdır. Hele de henüz 24. sayfasında geziniyorsam 385 sayfalık kitabın. 07.12.14,02:21
E/Babil Yazıları
E/Babil YazılarıEnis Batur · Yapı Kredi Yayınları · 19957 okunma
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Seni artık sevmiyorum. Dev bir dalga gibiydi o cümle, hiç umulmadık bir anda gelen, binaları temelinden yıkıp evleri un ufak eden bir dalga gibi...
Reklam
480 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Okuduğum ilk Orhan Pamuk kitabı. Nasıl anlatayım bilemiyorum bu kitabı... Öncelikle sondaki sözümü başta söyleyeyim, kitap mükemmel. Evet mükemmel kavramının içini dolduran bir kitap. Kitabı öykü, siyasi tespitler, psikolojik betimlemeler ve yazarın dili açısından 4 şekilde irdelemek isterim. İlk olarak kitap basit bir bozacının kız kaçırma
Kafamda Bir Tuhaflık
Kafamda Bir TuhaflıkOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201913,5bin okunma
Bir kız arkadaşı vardı, on yıldır beraberdiler. “Birini terk etmek teorik olarak imkânsızdır,” derdi. “Onu terk ettim diyelim, peki hatıraları nasıl terk edeceğim? O tonlarca hatırayı zihnimde değil de sırtımda taşıyacakmışım gibi hissediyorum.” O akşam oturduğumuz yerden ayrılırken de dönüp arkasına bakmıştı hüzünle. “Geçmişi unutmak istiyorsan geleceğe de gözlerini kapatman gerekir Salih,” demiştim o zaman. “Bu cümle senin mi?” diye sormuştu. “Benim hiçbir şeyim yok Salih. Uykum bile.” “Bak bu laf güzelmiş.” “Bu laf da benim değil, Memet Baydur’un.”
572 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Server Tanilli evrensel bir bakışla, üç ana başlık altında (Batı,Sosyalist ve Üçüncü Dünya) anlatmış uygarlıkların tarihini.Dili de son derece yalın. Komünizm propagandası suçlamasıyla yargılandığı DGM'deki savunması da aynen kitabı gibi ders niteliğinde: ' Çağına ve topluma karşı görevini yerine getirmiş bir hocanın huzuru içindeyim şu anda. Yazdıklarım yazılması gereken şeylerdi. Bugün yazmaya kalksam, -en azından- gene aynı şeyleri yazardım. Hiçbiri hakkında en ufak bir pişmanlık duymuyorum. Kalemimden çıkmış her cümlenin, -cümle ne demek- her kelimenin ve hecenin altında, entelektüel şeref ve haysiyetim yatmaktadır. İnsanım, hayatta dönebileceğim şeyler olabilir. Ama entelektüel şeref ve haysiyetimden – ölüm pahasına da olsa- dönemem. Attila İlhan'ın o yeni ve unutulmaz şiirlerinden birinin son mısraları geliyor aklıma: O sözler ki kalbimizin üstünde Dolu bir tabanca gibi Ölüp ölesiye taşırız O sözler ki bir kez çıkmıştır ağzımızdan Uğrunda asılırız.'
Uygarlık Tarihi
Uygarlık TarihiServer Tanilli · Cumhuriyet Kitapları · 2009619 okunma
"Bir akşam, dalgın dalgın hoş bir kitabı karıştırırken, bir an bile duraksamadan: 'Tutkulu ruhların çoğunda olduğu gibi, hayattaki inancının tükendiği an gelmişti.' cümlesini okudum. Bir saniye sonra, cümle içimde bir kez daha yankılanıyordu ve gözyaşlarına boğulmuştum." Albert Camus
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.