Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'' Kırk saniyelik hatırım için bir dargınlık kahvesi içer miyiz? ''
Sayfa 84
Başkasını suçlamanın sonucu kırgınlık, dargınlık, öfke, kin ve intikam hisleridir.
Sayfa 139
Reklam
"Dargınlık, zehri içmek ve başkalarını öldüreceğini ummak gibidir."
Susuyorum uzun demlerdir... Ah dinleselerdi biraz olsun...Keşke...Nerede Sormazlardı...Sormazlar İçimde kimseyle kalacak yalnızlık, beynimde kimseyi düşünecek dargınlık, kalemimde kimseye verecek âşıklık, ben de kimseyle olacak insanlık , kalmadı... Kalmadı !
Adnan Menderes, son yolculuğuna çıkarken son kez dünyaya baktı ve ağzından şu iki cümle duyuldu: “Hiç küskün değilim. Hiçbir dargınlık duymuyorum.”
Kin
Dargınlık dediğin havaya yazılan yazı gibi olmalı, ne yazıldığına bakmadan silinmeli oğul! Kin de öyledir, ne kinimiz olsun ne dalgınlığımız!...
Reklam
Maria Puder, benim Kürk Mantolu Madonnam, dudaklarının kenarındaki ince kıvrıntı ve siyah gözlerinin derin bakışlarıyla karşımda duruyordu. Yüzünde hiç dargınlık, sitem yoktu. Belki biraz hayret, fakat daha ziyade, alaka ve şefkatle bana bakıyordu. Halbuki bende onun bakışlarını karşılayacak cesaret yoktu. On sene, tam on sene, zavallı ruhumun bütün kırgmlığıyla, bir ölüye kızmış, bir ölüyü suçlu tutmuştum... Onun hatırasına bundan daha büyük bir hakaret yapılabilir miydi? Hayatımın temeli, gayesi, sebebi olan kimseden on sene, hiç tereddüt etmeden, haksızlık edebileceğimi hiç düşünmeden şüphelenmiştim. Onun hakkında en akla gelmeyecek şeyleri tasavvur etmiş ve bir an olsun durup da, belki de böyle yapmasının ve beni terk etmesinin bir sebebi vardır, dememiştim. Halbuki sebeplerin en büyüğü, en mukavemet edilmezi, ölüm varmış. Utancımdan deli olacaktım. Bir ölüye karşı duyulan hazin ve faydasız nedametle kıvranıyordum. Ömrümün sonuna kadar, diz çökerek, onun hatırasına karşı işlediğim cinayetin kefaretini vermeye çalışsam, bunda gene muvaffak olamayacağımı, insanların en günahsızına kabahatlerin en ağırını; seven bir kalbi yüzüstü bırakmak ihanetini yüklemenin, asla affedilmeyeceğini seziyordum.
Can
Canın bütün evrene dağıtıldığını, bu yüzden en ufak canlının bile yaşama hakkının kutsal olduğunu, bu dünyanın sadece insanlara ait olmadığını uzun uzun anlatmasaydı bu dargınlık sürüp gidecekti.
Ayazın yangınında bir gölgeyim , yürüyorum... Kapüşonum yetmiyor üşüyorum. Hep sevmişimdir ellerimi hohlayarak ısınmaya çalışmayı, İşe yaramasa da... her çaresizliğin ruhunda vardır yineliyorum...yeniliyorum Bir çift kararlı gözden başka görünmüyorum kimselere, istemiyorum sormasınlar beni... ... Içimde kimseyle kalacak yalnızlık, Beynimde kimseyi düşünecek dargınlık, Kalemimde kimseye verecek aşıklık, Ben de kimseyle olacak insanlık, Kalmadı... Kalmadı!
Sayfa 90
Karı koca arasında kâh dargınlık cali (yapmacık), barışma samimi olur, kâh barışıklık cali (yapmacık), darılma samimi olur: İkisi de samimi yakut ikisi de cali olamaz.
1.044 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.