Zencilerin, Vietnamlıların önderliğinde dünya kölelikten kurtulmaya doğru gidiyor. Dünya zincirlerini kırıyor. Darısı öteki bağımsız insanların başına… Darısı bizim başımıza.
Mezarlık Koleksiyoncusu; keşkelerin, yarım kalmışlıkların, umutların, vazgeçişlerin hikâyesi...
Küçüklüğünden beri mutsuz, ihanet dolu, güvensiz ve terkedilmişcesine bir hayat yaşayan birinin kısacık hikayesi bu.
Ailesine, hayata ve sevgiye kırgın olan bir karakter. Bu kişi çok şeyle yüzleşti, zorlu yollardan geçti, acılarla dolu yüklerini sırtında hamal gibi taşıdı ve en sonunda yüklerinden kurtulmayı seçti ve içindeki mezarlıklardan vazgeçti. Tam da olması gerektiği gibi karanlığın ötesinde bir ışık buldu kendisine...
Darısı bizim başımıza, yüklerimizden kurtulmaya...
Bu kısacık hikaye kendisini, benliğini bulmak isteyen herkese çok şey vadetti bence.
Esra Uzun'un kalemine ve yüreğine sağlık. Kitap bir solukta bitti.
Yazarın bütün kitaplarını çok severek okudum. Okuru sıkmayan ve kitap hiç bitmesin dedirten bir tarzı var.
Bütün kitaplarını okumanızı tavsiye ediyorum. Şimdiden okurlara keyifli okumalar dilerim.
Danimarka Başbakanı haftasonu ailesine yemek yaparken tavuk kestiği tahtada sebzeleri de kesmiş....
Danimarkalılar sosyal medya da tepki göstermiş aynı tahtada yıkamadan nasıl kesersin diye.?
Başbakan açıklama yayınlamış yıkadıktan sonra kestim diye....
Darısı bizim başımıza 500 yıla İnşeAllah
Amerika kendi içindeki, köleleştirmeye çalıştığı zencilere nasıl davranıyorsa, dünyadaki işgal ettiği toprakların insanlarına da beş aşağı beş yukarı öyle davranıyor. Tabii geride kalmış memleketimin insanlarına… Vietnamlılara, Türklere, Yunanlılara… Bu, efendilerin kölelere karşı davranışıdır. Bu davranış tarih boyunca çok az bir değişiklik göstermiştir.
Zencilerin, Vietnamlıların önderliğinde dünya kölelikten kurtulmaya doğru gidiyor. Dünya zincirlerini kırıyor. Darısı öteki bağımsız insanların başına… Darısı bizim başımıza.
Bu bir kara-beyaz dövüşü değil. Bu, efendiyle köleliğin dövüşü. Emekçiyle patronun dövüşü…
..Zira daha öncede Ramses serisini okurken böyle olmuştu:
Ramses'de adı geçen yerlere bakmıştım: Ebu Simbel Tapınağı,
Krallar Vadisi... varmış, araştırdım Mısırdalarmış gerçekten. Kitapta okuduğum için midir yazarlardan mıdır bilmiyorum kitapta anlatılan yerleri gidip görme isteğim çok fazla oluyor, çok meraklanıyorum o anlatılan, çizilen yerlere.
Hal böyle olunca kitap bitince arattığım ilk şey Orphalese diye bir yerin var olup olmadığıydı, yokmuş.
Oysa gitmek istediğim yerlere ekleyeceğim, birilerine anlatacağım bir yer olurdu kesinlikle. Geminin kalktığı limanı görmek, o sözlerin duyulabileceği mesafelerde bulunmak bile epey garip hissettirirdi sanırım.
Herkesin günlük yaşam üzerine sorduğu sorulara, zamanın
ötesinden cevap vermiş Cibran. Sayfadan alıntılar değil, her sayfası alıntılar kısmına eklenecek nitelikte bir kitaptı. Herkese tavsiye edebilecegim bir kitap oldu kesinlikle.
Herkese keyifli okumalar.
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202370,4bin okunma