Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Hatice
Hatice
@degirmen3537
Lisans
36 okur puanı
Eylül 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Kitap manipülatör insanların özelliklerinden, insanları ne şekilde manipüle ettiğinden ve bu kişilere karşı farkındalığımızın oluşması için hap bilgiler veriyor bizlere. Manipülatif bir kaç hikaye gerçek isimler kullanılmadan aktarılmış. Bu hikayeler üzerinden nasıl manipüle ediliyoruz, ne yapmamız gerektiği farkındalığı kazandırılmaya çalışılmış.
Kitaptaki olaylar, kurgusal karakterlerle gerçek hayattan anlatılan hikayeler insanların ne derece psikolojik şiddete maruz bırakıldığını görüyoruz. Bu kitap hayatımdaki manipülatif insanlara karşı farkındalık oluşturmamı sağladı, okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar dilerim...
Seni Yoran Her Şeyi Bırak - Duygusal Manipülasyondan Kurtulma ve Korunma MetotlarıMüthiş Psikoloji · Destek Yayınları · 20223,312 okunma
Konakta tatlı heyecanlar vardır. Zilanın yeni doğmuş çocuğu ile mutluluğu, Bermalin gebeliği ,Serhad ın aşık olması derken Dicle nin konağa gelin olarak gelmesi ile bütün dengeler bozulur.
Babalarının vasiyetini yerine getirmek isteyen Botan ın Dr. Dilek e kör kütük aşık olduğu halde kuzeni Dicle ile evlenir. Dicle kötü niyetli, dedikodu yapan, geçmişte de konağı karıştırmış biri olduğu için kimse Dicle nin konağa gelin gelmesini istemez.Ama olan olur, Dicle konağa gelir ve daha ilk ayından konağı birbirine katar.Eltileri birbirine düşürür, gelin görümcenin arası bozulur ve Beritan a atılan iftira ile Dicle artık yolun sonuna gelmiştir. Beritan Dickeyi ölesiye döver ve artık Dicle nin konaktan gitme, boşanma hükmü verilir. Eski mutlulukları konağa geri döner.
Ezo nun aniden başlayan bulantıları döngüsünün gecikmesi ile artık umudunun kalmadığı gebelik hayalleri kurmaya başlar ve hastaneye giderken tahlil verir ve mide gribi olduğunu gebe olmadığını öğrenir, aynı gün de Beritan ikinci çocuğu için gebelik testi yapmıştır ve hamiledir. Şervan Ezo yu teselli ederken, Beritanın gebeliğini öğrenir, sevinmez ve yıkılır. Bir kadını yıkan haber diğer kadını mutlu eder. İki kadına yetmeye çalışan konağın ağası Şervan konağın bütün derdiyle sıkıntısıyla ilgilenirken kendi derdine çare bulamaz.
Beritan ve Ezo arasında devam eden kıskançlık, kızgınlık, hayal kırıklıkları devam ediyor bu kitapta da. Kocaları Şervan 3 gün birinde 4 gün birinde kalarak iki kadını idare etmeye çalışıyor. Beritanın günden güne karnının büyümesi riskli bir gebelik geçirmesi nedeniyle Şerivan daha çok Beritan la kalmaya başlar. Ezo bu süreçte kocasına hak verir, anlayışlı davranır.Bebeğin cinsiyetini öğrenince bebeğe hediye patik alır. Doğumdan sonra da bebeğe anne şefkatiyle yaklaşır, Beritan da buna izin verir.Beritan çocuğunun mamasını hazırlamaya, altını değiştirmeye Ezo dan başkasının yapmasına izin vermez. Böylece Ezo da annelik duygunu bir nebze olsun tatmış olur.
İki kadın arasındaki bu anlayış, birbirlerine karşı olan saygıları benim hoşuma gitti açıkçası her kadın bunu başaramaz,kitap boyunca da bu genel olarak böyle devam ediyor. Ama içten içe kocalarını da paylaşmak istemiyorlar. Ezo Beritanda olan doğurganlık özelliğini kıskanırken, Beritan da Şervanın Ezoya olan aşkını kıskanır.
Okur Takip Önerileri
Ezo kocasına aşık 6 yıldır evliliğinde gebe kalamayan kadın, Beritan çocuk doğurmak için eve gelen kuma.Şerwan Ezo ya aşıktır.Beritan bunu bilerek gelmiştir eve.Başlarda tek görevi doğum yapmak olan kadın sonradan eşine karşı duygu beslemeye başlar. Ezo ise Beritan ın gebe kalmasıyla kendinde olan eksikliğin her gün yüzüne vurulmasıyla içten içe kendini yiyip bitirir.
Ezo ve Beritan ın aynı erkeği paylaşırken yaşadıkları kırgınlıklar, kızgınlıklar, kıskançlıklar anlatılmış kitapta.Yeri geliyor Ezo ya yeri geliyor Beritan a üzülüyorsunuz, kızıyorsunuz ama ben Beritan a kızıyorum mecbur bırakılmamasına, babasının kararını sormasına rağmen kuma olarak gelin gitmeyi kabul etmesine.
Martin Eden, yazar Jack London un hayatından kesitler aktaran otobiyografik bir romandır.
Martin Eden kültürel anlamda kendini çok fazla geliştirememiş, denizcilikle uğraşan biridir.Zengin soylu bir ailenin kızı olan Ruth a aşık olur. Aralarındaki sınıfsal, kültürel fark nedeniyle Martin kendini Ruth a layık görmez. Kendini geliştirmeye, kitap okumaya başlar.Günde sadece 5 saat uyuyarak bütün vaktini kitap okumayla geçirir.Martin artık kendini yazmaya verir ve yazdığı yazıları yayıncılara gönderir, satıp para kazanmak ister. Yayıncılardan hiçbir şekilde olumlu dönüş olmaz.Martin de para kazanmak için çamaşırhanede çalışmaya başlar. Orada da yine 5 saat uyuyup, çalıştığı saatlerin dışında kitap okur. Tekrar döner, Ruth Martin ın hikaye yazmakla para kazanamayacağını başka bi iş bulmasını söyler. Martin denize çıkar ve 8 ay çalışır. Artık yazdığı eserlerden gelir elde etmeyeceğini düşünürken bir yayıncıdan teklif gelir ve eseri yayınlanır ve böylece artık kazanmaya ve ünlü biri olmaya başlar Eden.
Ruth un ailesi Martin'i istemezken ünlü ve zengin olunca Ruth Martin le görüşmeye gider fakat Martin artık onu görünce eskiden hissettiği duyguları hissetmez ondan soğumuştur.Zenginlik ve kariyer yüzünden onunla olmak istediğini anlar ve sonunda artık hiç bir şeyden zevk almaz.Etrafında onunla birlikte olmak isteyen kızlar olur ama Martin artık gerçek aşkı hiç bir şeyde bulamayacağını anlar ve yaşamına son vermeye kalkar. Sonu merak uyandırıyor, okuyacaklara daha çok spoi vermeyeyim iyi okumalar
Öncelikle kitabı beğendim kalın bir kitap olsada su gibi akıp gitti, bir çırpıda okuyacağınız içinde tarih, aşk, dram, şiddet, sabır ve çaresizlik gibi bir çok konu barındıran bir kitap.
Kitap 1.Dünya savaşından çıkmış sefalet içinde halktan biri olan Bigalı aileden bahsederek karakterleri tanıtıyor. . Evin en büyüğü Hacı nine, erkek torun
Piruze'nin oğullarından ayrı geçirdiği 21 yıllık hasret sona erer ve büyük oğlu Amer le yıllar sonra tanışır. Annesiyle konuşan Amer babasının kendisine yıllardır söylediği yalanları ve babasının annesine yaptıklarını öğrenir.
Diğer kardeşlerinin de annelerine kavuştuğu, devam niteliğindeki ikinci kitap. İlk kitapta geçen olaylar bu kitapta daha ayrıntılı bahsedilmiş ve bazı yerlerde tekrara düşülmüş bunun dışında ben beğendim kitabı.
Bir annenin çaresizliği ve büyük sabrı anlatılmış kitapta, evlatları için yaşayan, çalışan bir gün olsun umudunu kaybetmeyen bir anne Piruze.
Şamda bir Türk gelini Piruze. Babasının diplomat olması nedeniyle Şama giderler ve orada Suriyeli bir adama aşık olur.Piruzeyi ne kadar vazgeçirmeye çalışsalar da Piruze aşık olduğu adamla evlenir. Mutlu başlayan evlilikleri sonucu 3 erkek çocukları olur. Piruze eşi Wassim'in kendini başka kadınlarla aldatmalarına, fiziksel şiddetine şahit oldukça kocasının gerçek yüzünü görür.
Suriyedeki kadınların pasaportları eşlerindedir ve onların izni olmadan başka ülkeye gidişleri yasaktır. Boşandıktan sonra da devlet, velayeti babaya verir. Bu nedenle Piruze çocuklarıyla birlikte kaçmak için planlar yapar.
Kaçma girişimi başarısız olur ve havalimanına kadar çocuklarıyla giden Piruze eşinin üzerine geldiğini görünce büyük çocuğuna diğer kardeşlerini emanet edip kaçar. Türkiyeye gelir, yeni bir iş ve yeni bir ev bulan Piruze çocuklarını görme hayaliyle 21 yıl geçirir. 21 yıllık hasretin sonunda büyük oğluna kavuşur ve kitap burada biter. İkinci kitabı da hemen başlayıp okumak istiyorum.
Yaşanmış bir hayat hikayesi olması ve bir kadının çocuklarından ayrı bırakılması, gerçek bir dram anlatılmış kitapta.
Olasılıksız kitabını okumak için geç kaldığımı düşünüyordum popüler bir kitap olması nedeniyle okursam hayal kırıklığı yaşar mıyım diye de düşündüm ama böyle olmadı gerçekten güzel bir kitap.
Kitapta doktor olan Tversky yapmış olduğu kimyasal ilaçları denekler üzerinden deneyerek geleceği görüp göremediğini keşfetmeye çalışıyor. Bu deneklerden biri labaratuarda çalışan, alfa derneği olan sevgilisi Julia, diğeri üniversitede matematik hocası, beta derneği olan Caine dir.
Caine ders anlatırken epilepsi nöbeti geçirir ve sonrasında bu nöbetler sıklaşır ve sınıfta ders anlatamamaya başlar. Sonrasında Tversky ile tanışır ve onun ilaçlarını kullanmaya başlar.İlacı kullandıktan sonra hayatındaki seçimlerinin sonuçlarının olası hesaplarını yapmaya başlar ve bu hesaplamalarıyla seçimler yapar.
İçinde matematik, fizik, bilim, aksiyon, felsefe barındıran, yaptığımız her seçimin olasılık hesabıyla hesaplanabilen sonuçlarının olduğunu gösteren bir bilim kurgu kitabıdır.
Keyifle okuduğumu söyleyebilirim. Okuyacaklara şimdiden iyi okumalar dilerim.
Ünlü fizikçi Sir Claud Amory savunma sanayi alanında çığır açacak bir formül üretmiştir. Bu formülün aile üyeleri arasında çalınmasından kuşkulanarak dedektif Hercul Poirot'u malikanesine davet eder.
Dedektif Poirot gelmeden hemen önce bir akşam yemeği sonrasında Sir Claud aile üyelerini salonda toplar, kapıları kilitletir. Formülün çalındığını ve bunun için dedektif çağırdığını söyler. Işıkların bir dakika boyunca kapalı olacağını formülü çalan kişinin karanlıkta kağıdı gelip masaya bırakmasını ister, eğer bu kişi gelip bırakırsa dedektifi geri yollayacağını söyler. Işıklar kapanır ve açılır. Açıldığında Sir Claud cansız bir şekilde koltukta oturuyordur. Dedektif Poirot gelmiştir ve bu gizemli cinayeti çözmek için tüm kişileri sorguya çeker.
Agatha Cristie nin okuduğum 5. kitabı bu, cinayet çözümlemeyi seviyorsanız okuyabilirsiniz.
Kitapta kanser nedeniyle destek terapi grubuna giden iki gencin tanışması ve sonrasında birbirine aşık olması sonucu yaşadıkları, duygulara yoğunluk verilerek anlatılmış. Bu iki genç Hazel ve Gus un birbirlerine olan aşkları, hastalıklarını biraz olsun unutturuyor birbirlerine. Ama aynı zamanda da içten içe kimin daha önce öleceğini düşünüyorlar.
Hazel Gus ile tanışmadan önce, evden çıkmak istemeyen, destek grubuna bile annesinin zoruyla giden bir kız iken, Gus ile tanıştıktan sonra yaşadığı hayattan zevk almayı öğreniyor. Hazel için oksijen tüpü ile gezmek , Gus için de protez tek bacağı ile yürümesi ne kadar zor olsa da, tabiri caizse Hazel ona bacak, Gus da ona nefes oluyor, birbirlerine ilaç gibi geliyorlar.
Kanserli insanların düşünceleri, hayata bakışları, duyguları çok güzel bir şekilde, yazarın sade ve akıcı diliyle anlatılmış. Bir çırpıda okunabilir güzel bir kitap bence.
Merve Özcanın Haramdan Sakın serisini okuduktan sonra bu kitabı hayal kırıklığı oldu bende.
Kitap aşırı uzun ve sıkışmış bir konu çerçevesi var. Helya ve Arsıl üzerinden Parslar ve Kaplanların savaşının anlatıldığı fantastik bir kurgu romanı. 450 sayfalık kitapta tek bir konu üzerinden (iki taraf arasındaki savaştan) anlatılmak istenen uzun uzadıya bahsedilmiş. Okurken aşırı sıkıldım, bitsin diye okudum, serinin ikinci kitabını okumayı düşünmüyorum açıkçası.
Anne ve babası suikast sonucu öldürülen Feza dedesi tarafından bir fedai olarak yetiştirilir.Dedesi Barbaros'un kurduğu şirket kötü işlerini yapmak için fedai yetiştirir. Şirket için çalışan Feza görevi gereği bir çok kişiyi öldürür.Yine bir görevinde evinde bir adamı öldürür ve çıkarken çocuğuyla karşılaşır. Bu hadise sonucu vicdanı rahat etmez ve intihar etmek ister. Bir arabanın önüne atlar ve Halim amca ile bu şekilde tanışır. Halim amca ve Havva teyzenin yaşantısı ile Feza İslamla tanışır.Yaptıklarından pişman olan Feza'nın tek amacı anne ve babasını öldürenleri ve sevdiği adam olan Hamza'nın babasının katilini bulmaktır.Şirketin aleyhine çalışmaya başlarlar ve eski fedai arkadaşlarıyla birlikte bir grup kurarlar.Hamza da bu grubun başında olur.
Feza ve Hamza birbirini sever ve sonrasında evlenirler. Birlikte çıktıkları bu yolda yaşadıkları aksiyon dolu maceraları anlatıyor, okumanızı tavsiye ederim.
Öncelikle kitabı çok beğendim. Kitabın birinci kişi tarafından birebir anlatılması, yaşananların gerçek olması insanı yeterince şaşırtıyor, yeri geliyor öfkelendiriyor, yeri geliyor üzüyor. 21.yüzyılda bu yaşananların gerçek olması akıl alır gibi değil.
Kitabın yazarı olan gazeteci Adem Köse Suriye deki iç savaşı anlatmak, belgesel çekmek için yanına kameraman arkadaşı Hamit i de alarak Suriyeye gider ve Esed rejimi tarafından esir tutularak yeraltı zindanlarına mahkum edilir. Burada geçirdikleri 2 ayda bir çok üzülme şahit oluyorlar.
Dövülerek öldürülen genç, askerlerin alay etmek için ördek yürüyüşüyle tuvalete çıkarttıları alim, sırf su istediği için dövülerek işkence gören adam, 10 12 yaşındaki çocukların acımadan dövülmesi ve daha bir çok zulüm...
Adem Köse'nin karanlık hücresinde duyduğu bu işkence sesleri nedeniyle uykuları bölünüyor. Yapılan bu zülümlere karşı Kuranı Kerim okuyarak huzur buluyor Adem Köse. Tuvalet için belirli saatler oluyor ve bu saatlerde sadece tuvalete gidilebiliyorlar.Tuvalet saati geldiğinde askerler mahkumlar tuvalete girene kadar yol boyunca coplarıyla vurmak için sıraya geçiyorlar.
Yaklaşık 3 ay sonra Türkiye nin yoğun uğraşları sonucunda başbakan, dış içleri bakanı ve İHH nın da devreye girmesiyle buradan kurtulup Türkiye ye dönüyorlar.
Ben yazara teşekkür etmek istiyorum. İyi ki bu yaşadıklarını yazıp anlatmış böylelikle yapılan zulme bizler de şahit oluyoruz. Esed rejiminin çocuk, kadın, yaşlı demeden yaptığı bu zulüm utanç verici gerçekten. Ben bu kitapta vatanını savunan, zulme karşı gelmek için öleceğini bilse de direnen Suriyelilerin de olduğunu gördüm.
#Soykırım #Katliam #İnsanlık suçu
Kitabı tek solukta nefes nefese okudum diyebilirim.Özellikle yakın tarihte yaşanmış olmasını insanın aklı almıyor açıkçası.
Kitapta 1992-95 yıllarında Bosna Hersek te Sırplar tarafından Müslüman Boşnaklara yapılan katliamı, zulmü, soykırımı en ince ayrıntısına kadar görüyoruz maalesef. Yapılan tecavüzler , evlere atılan bombalar, keskin nişancılar ile vurulan sokaktaki ceset yığınları, masum insanların sadece Müslüman olmaktı tek suçu.
Kitap Suada ve Tarık ın aşk hikayesi ile başlıyor. Fakat Suada yı Sırp generalin oğlu Vukadin de seviyor.Aşkına karşılık bulamayan Vukadinin savaş başladıktan sonra Suada dan intikam almak için Suadayı ve ailesini esir alır. Babasının gözü önünde Çetnik Sırp askerleri kızlarına tecavüz eder. Komutan Vukadin ise Suadayı kendine ayırmıştır.Suada ve birçok kadının sistematik bir şekilde tecavüz edilip Sırp çocukların doğmasıdır amaçları.
Hastanelerin ve evlerin bombalanması, , işkenceler, katliamlar, insanlık suçları...
Ve tüm bunlar yaşanırken Birleşik Milletlerin ve tüm dünyanın olanlara sessiz kalması içler acısı.
Okurken içiniz ürperecek, yakın tarihte yaşanmış tarihi soykırımı (Serebrenitsa Katliamını) okuyarak öğrenmeli herkes.
Kitabı beğendim.Hayatın gerçekleri ile karşılaşıyoruz. Tavsiye ederim.
Kitapta Orta Doğuda yaşanan iç savaş ve IŞİD zulmüne maruz kalmış insanlardan bahsediyor.
Ana karakterimiz İbrahim Mardinde doğup Mardin kültürüyle büyüyen sonrasında İstanbulda gazetecilik yapan biri.İbrahim çocukluk arkadaşı Hüseyinin vahşice öldürüldüğünü çalıştığı kurumdan öğrenir. Durumu öğrenmek için Mardin`e gider. Hüseyinin ailesinden bilgi almaya çalışır ve böylece arkadaşının yaşadığı hayatı öğrenmiş olur.
Hüseyin Suriyelilerin kaldığı kamplara yardım ederken tanıştığı Meleknaz a aşık olur ve nişanlısını bırakır. Meleknaz IŞİD zulmünden kaçıp Türkiye ye sığınmış olan Ezidi bir kızdır. Kör doğmuş bebeği ile birlikte kampta kalırken Hüseyin le tanışır. Hüseyinin ailesi nişanlısını bırakıp çocuklu bir kadını eve getirmesine karşı çıkarlar.
Ezidilerin yaşadığı zulmü Hüseyin ve Meleknaz ın hikayesini öğrenen İbrahim içinde yaşadığı huzursuzluğu Meleknazı bulunca gideceğini düşünür ve Meleknazı aramaya başlar.İbrahim arkadaşının yaşadığı bu olayı dünyaya duyurmak için gazeteye yazmak ister ve içindeki bu huzursuzluğun bunu yapınca geçeceğini düşünür. Bizlerde bu sayede bir kez daha Orta Doğudaki zulmü ve Ezidilerin hayatını görmüş oluyoruz.
Kitap kısa ama sindirmesi uzun süren bir kitap. Kitabın başında Stefan Zweig'in de açıklama yaptığı gibi;bir savaşta şehit düşen subayın masasında mühürlenmiş bir şekilde bulunan yazısını ailesi tarafından Zweig'e ulaştırılması sonrasında yazarın sadece isim değişikliği yaparak yazılanı olduğu gibi kitaba aktararak bizlere sunuyor.
Kitapta ana karakterimizin anne ve babasının vefatından sonra kendisine kalan miras sonrası bir gecede hayatının değişiminden bahsediyor. Karakterimiz kendini burjuva sınıfından soylu, varlıklı, yakışıklı, belirli bir hırsı olmayan, tüm doyumlara sahip bir erkek olarak tanımlıyor. Rahat ve tasasız hayatını sürdürürken duyarsızlaşmaya ve hissizleşmeye başladığını fark eder ve hayatından memnun olmamaya başlar. Bunu fark ettiği o olağanüstü gecede dönüştüğü yeni kişiliğinden mutlu olur.
Bir pazar gecesi burjuva ahlakından saparak işlediği suçtan sonra yeniden hissetmeye başladığını, içindeki kötücül hazzı deneyimleyerek gerçek bir insan olduğunu fark eder. Avam bulduğu sokak köşelerindeki insanlarla iletişim kurmaya çalışır ve onlara para dağıtarak, kendini mutlu hissetmeye başlar.Karakterimiz bastırılmış her şeyin içinden kopup gittiğini ve her şeyle yeniden coşkuyla bütünleştiğini ifade ediyor.
Öncelikle kitabı çok beğendim ve gerilim sevenler için tavsiye ettiğim bir kitap. Aynı zamanda 2016 yılında En İyi İskandinav Gerilim Romanı dalında ödül de almış .
Kitapta bir babanın kızını korumak ve güvende tutmak adına yetkililere ölü olarak bildirmesi ve bunun sonrasında yaşantısıyla kızına daha çok zarar vermesinden bahsediliyor.
Bir
Bu kitap kütüphanede gezinirken gözüme takılmıştı.Bestseller olması ve kapağındaki övgüler nedeniyle almıştım.Otobiyografik roman olarak yazarın hayatından olay örgüleri var. İki bölümde incelemiş yazar eserinin ilk bölümünde ailesinden arkadaşlarından bahsederken ikinci bölümü sadece babasına ayırmış. Kitapta yazarın doğal sade dil kullanması hoşuma gitti. Yalnız gereksiz ayrıntılarla aşırı uzun geldi bana kitap. Babasının ölümünü 250 sayfada anlatmış ve bu beni gerçekten okurken aşırı sıktı. Olay örgülerinde zaman çok sık değişiyor geçmiş zamandaki bir olaydan bahsederken bir anda zaman ve mekan değişiyor ve farklı olaya geçiyor. Uzun betimlemeler ve ayrıntılar ile beni okurken sıktı. Beğenirsem diğer ciltlerini de okumayı düşünüyordum ama maalesef beklentimi karşılamadı.
Polisiye Roman
Bu yazarın okuduğum ilk kitabı polisiye roman severler için okunabilir bir kitap. Polis Tate'nin trafik kazasında ölen kızı ve bitkisel hayat yaşayan eşinden sonraki hayatındaki değişimi anlatır. Bu süreçte Tate 2 yıl önce vermiş olduğu kararından dolayı geç kalınmış bir seri cinayetin çözümü için gizli bir dedektif olarak cinayeti çözmeye çalışır.
