Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"kafka’nın değişim eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz? kaç kişi sanat adı altında mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? kız çığlıklar içinde kaçarken mozart onun peşinde koşuyordu. üstü
"Çalışma sözcüğünü pek sevmiyorum. İnsan çalışmak zorunda olan tek hayvan ve bence bu dünyanın en saçma şeyi. Diğer hayvanlar sadece yaşayarak hayatlarını sürdürüyor oysa insanlar hayatta kalmak için çalışmak zorunda olduklarını düşündüklerinden deli gibi çalışıyor. İş ne kadar büyük, görev ne kadar zorluysa o kadar harika olduğunu düşünüyorlar. Böyle düşünmeyi bırakıp bolca boş vaktimizin olduğu daha basit ve rahat bir hayat sürmek ne güzel olurdu. Bence tropik kuşaktaki hayvanların hayatı, yani sabah ve akşam yiyecek bir şeyler aramak için dışarı çıkıp öğlen uzun bir istirahat çekmek şahane bir hayat olurdu. Sadece gündelik ihtiyaçlarını doğrudan üretmek üzere çalışsalar, insanlar için de böyle sade bir hayat mümkün olabilir. Böyle bir hayatta, çalışmak da insanların genelde çalışma olarak gördüğü şey değil, sadece yapılması gereken şeyleri yapmaktan ibarettir."
Reklam
mutlu son sevgili mutlu son beni tanısaydınız severdiniz kaybolacak kadar hiç yürümedim kış mevsimini mp3e yükleyip dinlerdim sonsuza kadar kalp masajı sonunda aniden alınan nefesleri bilir misiniz öyleydim şekerliği anne duasıyla doldurmuştum, alır mısınız biraz hem üç poşet çocuk sesi almıştım bakkaldan beni tanısaydınız severdiniz
Gazali Bağdat’taki eğitimini tamamladıktan sonra bir kervanla Tus şehrine dönüyor. Ama yolda kervanı haramiler soyuyor ve herkesin altınını, gümüşünü alıyorlar. Gazali’nin de bir tek torbası var. Torba da gidiyor. Herkes kaderine razı olmuşken Gazali haramileri aramaya başlıyor. Aylarca aradıktan sonra haramilerin saklandığı mağarayı buluyor ve torbasını geri istiyor. Nöbetçiler bu deli çocuğu öldürmeye hazırlanırken Haramibaşı gürültüleri duyuyor ve neler olduğunu soruyor. Bir deli oğlanın geldiğini ve torbam da torbam diye tutturduğunu söylüyorlar. Haramibaşı ‘Gönderin şu çocuğu bana’ diyor. Sonra ona ‘Evladım, herkesin servetini aldık, ses çıkaran olmadı. Senin torbanda bunlardan daha kıymetli ne olabilir ki canını tehlikeye atıp buralara geldin?’ diye soruyor. Gazali ‘Benim yüküm onlardan daha değerli’ diyor. ‘Çünkü içinde Bağdat’taki hocamın ders notları vardı.’ Haramibaşı adamlarına ‘Verin şu çocuğun torbasını’ diye emrediyor. ‘Karnını doyurup yola çıkarın.’ Sonra da Gazali’ye dönüyor. ‘Ders notlarını iade ediyorum delikanlı,’ diyor, ‘ama âlim olmak istiyorsan bir şeyi hiç unutma.’ Gazali ‘Nedir o?’ diye soruyor. Haramibaşı diyor ki: ‘Senden çalınabilen bilgi, senin bilgin değildir.
‘’ «Cemile Bupaşa Komitesi,» Gisele Halimi, Germaine Tillon, Anise Postel-Vinay ve benden kuruldu, 25 Haziran günü Bakan'ı görmeye gittik. Bakan Michelet bizi gayet soğuk dinlemiş, sonra da Bay Patin'le görüşmemizi salık vererek kapı dışarı etmişti. «Bu işkence düşkünlüğü nazilerden kalma bir alışkanlık oldu bizde, kangren gibi bir şey» diyordu.
Cennetin cehennemden yalnızca sanal bir çizgiyle ayrıldığı söylenir. Kendinden geçercesine mutlu olmak ve umutsuzluk “Doppelgänger”dir, yani ruh ikizleri. Aşk kapısız ve penceresiz bir hapishane olabilir; insan girip çıkmakta serbesttir, ama hangi beklenti uğruna? Şafakla özgürlük de gelebilir, dehşet de. İnsanın sırtında deli gömleği varsa aklın bir yararı olmaz. İşte böyle; böyleydi, böyle olmayı sürdürecek.
Sayfa 40 - NotosKitabı okudu
Reklam
Eskiden Sultan Abdülhamid düşmanı bir şairin, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yazdığı şiiir: SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’IN RUHANİYETİNDEN İSTİMDAT Nerdesin şevketli Sultan Hamid Han?! Feryadım varır mı bârigâhına? Ölüm uykusundan bir lahza uyan, Şu nankör milletin bak günahına. Tahrike yeltenen tac ve tahtını Denedi bu millet kara
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.