Çocukluk çayın dem kısmıdır sevgili Tsubasa, büyümekse sıcak suyudur.Dem’e ne kadar su katarsan kat, çayın tadına dem hakim olur...80 lik bir ihtiyar olsan, çocukluk daha ağır basar ruhta.
Dünya denen masada iki tabak vardı.
Masanın bir ucunda oturan tek bir kişinin yediği tabak ile diğer ucundaki doksan dokuz kişinin yediği tabağın boyutu ve içindekiler aynıydı.. İşte sayılar burada anlamını yitiriyordu.. Tüm dünyayı deli gibi sömüren %1'lik kesim dururken, sadece sayıları fazla diye %99'luk kısımda azaltmaya gitmek tam anlamıyla aptalca bir yaklaşımdı... Zaten bu insanların tükettiği kaynaklar oldukça sınırlıydı.. O nedenle asıl yapılması gereken doyumsuz bir şekilde dünyanın ruhunu emen o %1'lik kesimi ortadan kaldırmak olacaktı...
Masanın bir ucunda oturan tek bir kişinin yediği tabak ile diğer ucundaki doksan dokuz kişinin yediği tabağın boyutu ve içindekiler aynıydı. İşte sayılar burada anlamını yitiriyordu.
Tüm dünyayı deli gibi sömüren %1'lik kesim dururken sadece sayıları fazla diye %99'luk kısımda azalmaya gitmek tam anlamıyla aptalca bir yaklaşımdı. Zaten bu insanların tükettiği kaynaklar oldukça sınırlıydı. O nedenle yapılması gereken doyumsuz bir şekilde dünyanın ruhunu emen o %1'lik kesimi ortadan kaldırmak olacaktı.
Keklik serer palazını tenha kayalıklara
uçurur korkusunu
kara diken savurur tohumunu
kurtulur korkusundan
orda bir dağ
orda bir taş
bir pınar
dağ ardında
Kendisine(Abdülhamid hana)karşı en çirkin ve şiddetli muhalefeti göstermiş bulunanlar bile, zamanla ve arkasından sökün etmiş olan fâciaların îkâzıyla uyanarak nedâmet hislerini terennüm etmişlerdir. Bunlardan filozof Rızâ Tevfik'in kulaktan kulağa yayılmış bulunan Abdülhamîd-i Sânî'nin Rûhâniyetinden İstimdâd isimli şu şiiri, pek meşhurdur:
Nerdesin şevketli Abdülhamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâına?
...
Târihler adını andığı zaman;
Sana hak verecek ey koca Sultan!
Bizdik utanmadan iftirâ atan;
Asrın en siyasî Pâdişâhina!..
Padişah hem zâlim hem deli dedik;
İhtilale kıyâm etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse biz "beli" dedik;
Çalıştık fitnenin intihâbına...
Divane sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz;
Sade deli değil, edebsizmişiz, Tükürdük atalar kıblegâhina!..
"HUSREV -- (Mansur'a yaklaşır. Tavırları büsbütün deli.)
Biz, bu dünyada her şey, Allah'ın birer meczûbuyuz.
O, Allah, kemâllerin kemâli. O noktaya tutkun, bilerek bilmeyerek ondan onu istiyoruz.
Bu yolu açan, bu ateşi bizde yakan da o, biz değiliz.
Biz Allah'ın muradı nisbetinde kemâline bürünebiliriz.
Fakat o, Allah olabilir
Yakın zamanda üniversite tercih dönemi var diye biliyorum. Bu sebeple, matematik mühendisliği, yazılım mühendisliği, bilgisayar mühendisliği gibi bölümlerden birine meftun olupta ille de bu mesleği yapacağım diyenleredir bu iletim. Ben o meftun gruptandım çünkü beni uyarmadılar bari ben sizi uyarayım istedim :)
Birine kırk kez deli desen deli olur derler ya, ben buna canı gönülden inanlardanım.Aksini iddia da edebilirsiniz tabi atış serbest.. Yazılımda öyle bir şey, işinize aşıksanız çalışmayan kodlar rüyanızda çalışır. O sebeple, ister istemez her insan bir bilgisayarda sanki ağzınızdan çıkan her söz okunacak kodmuş gibi görünür size. Siz hep düz, akışkan ve açıklayıcı şekilde adım adım konuşup davranırken, karşı tarafta işler bu şekilde yürümeyebilir. Aynı fişi prizde takılı değilken, kahve makinesinin falan çalışmasını beklemek gibi..
Sonra kodu bilgisayara verirsiniz başlarsınız test etmeye elektriğiniz ya da transistörlerinizin yettiği kadar.(Biraz teknik oldu boş verin.) Ama insanlar öyle mi ya ? Herkesin bir kerelik test hakkı var çünkü bizde maalesef bilgisayar değiliz kalbimiz var.. Belki elektrik kesilmiyor ama kalbimiz kırılıyor sonra ver elini sabahlara değin kodlamak, asosyallik falan :) Şaka şaka bu kısım, filmlerdeki hacker'lık maceraları gibi değil pekte.
Ve son olarak, yazılım gelecektir.. Gelin bilgisayar mühendisi olun siz..
-Çocuklar neden sakat doğuyorlar?
-Genelde bu soruyu soran kişiler yüzlerini buruştururlar. Bu da aslında cevabı görememelerinden dolayıdır. Onlar, engelli çocukların "hatalı" olduğu düşüncesiyle bu çocuklara genelde acıyarak bakarlar. Ben fizyoterapist olarak, normal bir insana göre pek çok engelliyle daha fazla vakit geçirme şansına