Ayazın avucunda unutulmuş ellerin,
Bihabersin içini kaplayan mutluluktan.
Güzeli sövmeye dönmez dillerin,
Sen ağlar, ayrılık el sallardı hiç yoktan.
Sen söyle şimdi hıçkırıklara boğulmak kimin hakkı?
Ve asaletin ibresi ayrılık diye kimde saklı?
Sen anlat güzel kadın,
Dudaklarının aşklaşmış kenarında biten gülümsemeyi
Anlat ki her seferinde ölsün, haksızlığını
haklı gören her kimseyi.
Ucundan tut şimdi lambasız sokakların.
Adını sayıklasın betonsuz taş, duvar.
İçinden çıkmayıver bir kez olsun karanlıkların,
Delicesine çırpınmaya başlasın başı boş sancılar.
Göynün meşaleler yakmış kuytu sokaklarda.
Olmazlara açık kapı bırakmış adın.
Heceler nizam tanımaz olmuş orda tam uzak dediğin yakınında,
Tut şimdi tutabiliyorsan ucu yırtık arda kalan sayfaların
Karanlıkla boğma şu gözünü güzel kadın.
Kör, sağır, dilsiz olmasın şarkıların.
İçini kemiren bu birsizlik seni yeterince
atmış gerilere,
Şimdi kalk yeniden inadınla uyu
Ayaza durmasın kurumuş dalların.
İkisi de aşk nedir bilmiyordu, farkında oldukları tek şey delicesine birbirine bakma arzusuna kapıldıklarıydı. İkisi de uyanmışlardı, canlanmışlardı, onları bir araya getiren güçlerin kuvvet ve mecburiyetiyle birbirlerine çekiliyorlardı.
》Kitabın önsözünde yazar kendi hayatından izler olduğunu belirtiyor ve o şekilde başlıyor kitaba.
Birkaç bölüm baş kahramanın iç dünyasını anlatıyor okura. Daha sonradan olaylara giriş yapıyor.
》En kısa haliyle kaybolmuş bir adamı anlatıyor kitap, hayatla giriştiği çetin ve yorucu kavgayı...
》Baş karakter bir erkek. Sorunları çözmekten kaçan ve
"İnsan sevdiğinin kahramanı olmak ister..."
Kalben’in yazdığı “Eski Dünyanın Yangını” başarılı bir ilk roman, çocukluktan beri arkadaş iki kadın. Erkek egemen bir dünyada bir de anne baskısı/sevgisi ile bunalan ama yaşayan, var olan, başkaldıran, aşık olan, delicesine seven, nefret eden, eğlenceli, depresif, başarılı, sönük, kendini arayan, incinmiş ve yaralı iki kadının öyküsü. Bana kalırsa aslında iki kadın da Kalben’in kendisi. Yani aynı zamanda otobiyografik bir roman.
Kalben’in kendi sesinden dinledim. Anlatacak çok şeyi olan, dile çok hakim, okumuş, düşünmüş, kendini büyütmüş, hisseden biri Kalben.
Kalben’in şarkılarındaki sözler gibi romanda kurduğu cümleler, betimlemeler de üzerinde uzun düşünülmüş, araştırılmış entelektüel bir birikimin örnekleri. Çok güzel betimlemeleri, ustalıkla kurguladığı söylemleri , nefis gözlemleri var. Kimileri her satırda betimleme yapmayı aşırı bulsa da ben sevdim. Romandaki üslup ve biçim uyumu başarılı. Dile çok hakim. Anlatımı akıcı olmasına karşın aktarılan duygu yoğunluğu ve gerçekçilik sebebiyle hiç de kolay bir kitap değil, zorlu ama eğlenceli bir romana kendinizi hazırlayın. Kalben yazmaya devam etmeli, yeni yapıtlarını merakla bekliyorum anlatacak çok şeyi var çünkü.
Farz et ki; geri gelmiş o gamsız devir...
Delicesine sevdiğin senin olmuş,
Bir bahar sabahı sahilde seninledir,
Yanan alnını alnına dayamışsın,
O incecik elleri ellerindedir...
Ne zaman baksam çevreme elli yıl sonra
Hep aynı gördüklerim; bir keşmekeş, bir bozuk düzen
Bir lokma ekmek uğruna tükenmesi insanların
Yaşamak ve ölmek için hep aynı neden
Sefil doymazlık: ete, kana, paraya
Öylesi bir açlık ki eksilmeyen, bitmeyen
İnsan, ezebildiğince mutlu insan, oğul
Nereye gidersen git hep o tuzak, o