Homeros’un destanlarından biri olan Odysseia’nın yakın tarihimize evrilmiş modern bir versiyonu diyebiliriz Ulysses için. ‘’Ulysses’’ İthaka Kralı Odysseus’un adının Latince türevidir. Tıpkı Odysseia gibi on sekiz bölümden oluşan Ulysses’te bu bölümlere ek olarak üç farklı bap bulunuyor. Neden üç bap altında bölümlere ayrıldı peki? Çünkü her
"Ülkeyi değiştirmek olanaksız. Gel, konuyu değiştirelim." demiş James Joyce. Ülkemizin gündemi sürekli değişiyor. Bir probleme odaklanırken başka meseleler unutuluyor. Maalesef, devlet yönetiminde zaaflarımız var. Particilik ve kayırma devletin tüm alanlarına hâkim. Siyaset, bütün alanlara hükmetmiş durumda. Başkentte, il ve ilçelerde sistemi elinde tutan, her şeyi yöneten grup ve kişiler var. Menfaat grupları, boşluklardan sızıyor. Daha çok kazanmak için her türlü hileyi yapan bir toplumun içinde nefes alıyoruz. Maalesef, hak yemeyi ve hile yapmayı gelenek hâline getiren bir toplumun içindeyiz.
Yasalar, yetersiz kalıyor. Sağlam sistemler kurduğumuzu düşünüyoruz. İktidar, iyi yönettiğini düşünüyor. Muhalefet, daha iyi yöneteceğini iddia ediyor. İttifak ve particilik oyunlarıyla sistemin kazananı değişmiyor. Siyasetin her dönem ve her şartta kazanan uyanıkları ve yalakaları siyasi bağı olmayan Anadolu insanının hakkını yemeyi sürdürüyor. Güvenmiyoruz ama menfaat gereği bir partinin veya kişinin peşinde koşmayı sürdürüyoruz.
Kimileri parti kuruyor. Kimileri vakıf, sendika ve dernek kuruyor. Kimileri şirket kuruyor. Kimileri cemaat oluşturuyor. Hepsinin tek ve ortak hedefi paradır. Ahlak, etik vb. tüm değerler para için hiçe sayılıyor. Bir başarı olduğunda millet olarak nasıl gurur duyuyorsak başarısızlık durumunda da millet olarak hepimizin oturup düşünmesi gerekir. Siyasette, sporda, sanatta, kültürde, hukukta, eğitimde, toplumsal yaşamda vb. tüm alanlarda seviyemizi yükseltmemiz gerekiyor. Maalesef çağdaş uygarlık düzeyinin ne olduğunu hiç anlamamışız.
Zeki Kara / 13 Aralık 2023 - 00.15
NEYİ NASIL OKUYACAĞIMIZI BİLMEDEN ÖNÜMÜZE ÇIKAN HER KİTABA SARILMAK BİZİ TALİHSİZ KAZAZEDELER GİBİ KIYIDAN UZAKLAŞTIRACAK
Diyanet Dergisi: Her zaman tartışılan bir konudur. Çok fazla kitabı seri şekilde okumak mı daha iyidir, yoksa az kitabı dikkatle, döne döne okumak mı? Kendi okumalarınızdan hareketle siz bu soruya nasıl cevap verirsiniz?
A.
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir.
_Vücudun merkezi de başta
Para nedir bilmiyorsun henüz. Para kuvvettir. Sen de benim yaşıma geldiğinde. Biliyorum, biliyorum. Gençlik bilseydi. Ama ne demiş Shakespeare? Keseni doldur para.
İntihar düşüncesi büyük bir tesellidir; insan çoğu kötü geceyi onunla atlatabilir.
Şunu da demiş Nietzsche: Bir uçuruma çok uzun bakarsan uçurum da sana bakar.
İngiliz ve İrlanda edebiyatının önemli bir isimlerinden olan James Joyce’nin, gerçek yaşamını esas alan otobiyografik romanı Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi kitabı üzerinden değerlendirme yapacağız. Her kitap gibi, bu kitapta yazıldığı dönemin koşullarından, içinde bulunulan kültürelden bağımsız değildir.
James Joyce, 1882 İrlanda doğumlu yazar, şair ve edebiyat eleştirmenidir. Kendine özgür geliştirdiği edebiyat teknikleri ile edebiyat dünyamızda yerini almıştır. Önemli eserlerinden biri olan Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi kitabında kendi gelişiminin ve zincirlerinin kırışının öyküsüdür. Bu kırış sırasında çıkarılan sesler, gidilen yollar, içinde bulunduğu koşulları ele alıyor. Belki anlatılan biraz hepimizin hikayesi..
Romanın başkarakteri kendisidir, Stephan Dedalus. Stephan’ın sanatçı olma yolunda yaşadığı süreçleri, karşılaştığı engelleri, kimlik arayışını, içsel çatışmasını, dönemin dini ve egemen olan milli düşüncelerine baş kaldırışının da hikayesidir. Yazar tüm bunları yazarken, İrlanda toplumunun içinde bulunduğu koşulları, çürümüş mitsel anlayışları, dinsel ve siyasi baskıları da ele alır.
..
Benim en sevdiğim yerler, iç monologların olduğu kısım oldu. sanki kendim yazmışım gibi hissettim. içses içses. İlgili olanlar okuyabilir. bazısı sıkıldım fln demiş fakat bana akıcı geldi.
Meyve sepeti taşıyan çocuk gibi kuşlar gelip üzümleri gagalayacaklar mıydı ama çocuktan korkmaları gerektiğinden olmaz demişti.Apollo yani.
Sözlük:Zeuksis, gerçek gibi görünen bir üzüm resmi yapar—kuşlar, resimdeki üzümleri yemek için üşüşür.Bunu gören ressam ,bu kez üzüm taşıyan
bir çocuk resmi yapar. Ne var ki, kuşlar üzümlere yeniden üşüşürler.
Bunu gören Zeuksis resme doğru hışımla yürür ve,"Demek ki üzümleri
çocuktan daha iyi çizmişim, yoksa kuşlar onu görünce kaçarlardı,"demiş.
*Her hayat bir sürü günden oluşur, gün be gün. Kendi içimizde yürüyüp giderken hırsızlara, hayaletlere, cavarlara, ihtiyarlara, delikanlılara, karılarımıza, dullara, âşık kardeşlere denk geliriz ama denk geldiğimiz hep kendi kendimizizdir aslında.