_Evrimsel Psikoloji_
_Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor.
_Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
*
Demokritos'a göre her zevk, peşinden koşulmaya layık değildir. Davranışlarını araçsız haz ve acı durumlarına göre ayarlayan biri, ancak delidir. Akıllı insan kendisini duygunun araçsız güdüsüne terk etmez, kendisi için doğru olanın, uygun olanın akılsal bilgisine bırakır.
*
Demokritos'a göre atom kuramı duyumlarımızı da açıklayabiliyordu. Eğer bir şey duyumsuyorsak, bu boş uzamda atomların hareket etmesinin bir sonucudur. Ay'ı görmemi sağlayan şey, "ay atomlarının" gözüme ulaşmasıdır.
“Ey tanrı, ey ölüme bulaşmışgizemlikahkahaNe yazık ki sana yabancıdır benimağlamalarım”...
● Thales’e göre tanrı her şeyi sudan yaratmış bir güçtü.
● Anaximandros’a göre tanrılar değişik mevsimlerde doğup ölüyorlardı ve sayıları sonsuz dünyalardı bunlar.
● Anaximenes’e göreyse hava
Neden bütün atlar aynıdır Sofie? Belki de aynı olmadıklarını düşünüyorsundur. Ama bütün atlarda ortak olan bir şey var, öyle bir şey ki, bir atın at olduğunu kolayca anlamamızı sağlıyor. Herhangi bir at da "akıyor" tabii. Yaşlı ve topal olabilir bu at, biraz daha zaman geçince de hastalanıp ölür. Ama asıl "at biçimi" ebedî ve değişmezdir.
Yani Platon'a göre bu ebedî ve değişmez olan şey fiziksel bir "ilk madde" değildir. Ebedî ve değişmez olan, tinsel ve soyut örneklerdir, görünen şeyler hep bu örneklere göre oluşmuştur.
Biraz daha açayım: Sokrates öncesi filozoflar gerçekte herhangi bir şeyin "değiştiğini" varsaymak zorunda kalmadan doğadaki değişikliklere uygun bir açıklama getirebilmişlerdi. Doğanın ebedî ve sapasağlam olan en küçük parçaları dağılmadan kalır, diyordu bu filozoflar. Tamam, Sofie. Dedim ya, tamam! Ama şuna kabul edilebilir bir açıklama getirmemişlerdi: Nasıl oluyor da bir zamanlar bir atın yapı taşları olan bu en küçük parçalar dört ya da beş yüzyıl sonra yepyeni, kocaman bir at oluşturuyor? Ya da belki bir fil veya bir timsah? Yani Platon demek istiyor ki, Demokritos'un atomları hiçbir zaman bir "filsah" ya da bir "timsat" oluşturamaz. İşte felsefi düşüncelerini harekete geçiren, tam bu nokta olmuştur.
Demokritos'a göre atomlar ve boşluk yegâne iki gerçekliktir: Suya, ateşe, bitkilere ya da insanlara baktığımızda gördüğümüz şey, atomların boşluktaki kümelenmelerinden ibarettir. Algıladığımız duyusal nitelikler gerçek değil, uzlaşıma dayalı şeylerdir.
S0KRATES'İ, ONDAN ÖNCE DEMOKRiTOS'U, ANAKSAGORAS'I , EMPEDOKLES'İ VE HEMEN HEMEN TÜM ESKİ FİLOZOFLARI BİLGİSİZLİK İTİRAFINA SÜRÜKLEYEN, KONULARIN KENDiLERiNiN KARANLIKLIĞI İDİ.
BU FİLOZOFLAR HİÇBİR ŞEYİN KAVRANAMAYACAĞINI VEYA ALGILANAMAYACAĞINI VEYA BİLİNEMEYECEGİNİ, DUYULARlN SINIRLI, AKlLLARlN ZAYlF, HAYATLARlN KISA OLDUĞUNU SÖYLEMİŞLERDİ VE DEMOKRiTOS'A GÖRE HAKiKAT DERiNLERDE YATMAKTAYDI; HERŞEY YALNlZCA SANI VE ALIŞKANLlKLAR DÜZEYiNDE KABUL EDiLMEKTEYDi
Sayfa 471 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Demokritos'a göre bizim madde ve uzay dediğimiz "atomlar ve boşluk" dışında hiçbir şey yoktu. Atomizm hiç popüler değildi. Demokritos ve takipçilerinin canlı varlıkların bir tür deneme yanılma yoluyla "evrimleştiğine" dair görüşü daha da az kabul gördü.
Demokritos'a göre ruhun, yani iç dünyamızın iyi durumda olması ve sarsılmaz halde olması birlikteliğinden mutluluk doğuyormuş.
Sarsılmaz bir ruh hali diliyorum herkese, mümkünse.. :)
Tanrılar, hayvanlar ve insanları yarattıktan sonra, onların hayatta kalmasını sağlamak üzere çeşitli özelliklerle donatılması işini, iki genç kardeş Tanrı'ya, Epimetheus ile Prometheus'a verirler. Dağıtma işini yapan Epimetheus, önünde kuyruğa girmiş her canlı ya elindeki torbadan bir takım özellikleri cömertçe dağıtır; kimine keskin
Maddenin neden bu kadar büyük bölümünün boşluktan meydana geldiğini anlayabilmek için ilk olarak atomları bilmek gerekir. Daha önce de belirtildiği üzere her şeyin atomlardan meydana geldiği fikrini ilk olarak Yunan filozof Demokritos ortaya atmıştır. Maddenin en nihayetinde yalnızca bölünemez taneciklerden oluştuğuna dair mantık yürütmekle kalmamiş, o taneciklerin sadece sınırlı sayıda farklı türden oluştuğunu da ileri sürmüştür. Bu mikroskobik Lego parçalarını farklı şekillerde düzenleyerek bir ağaç veya bir masa veya bir insan yapmak mümkündür. Her şey bu kombinasyonlardan ortaya çıkar.
Maddenin kesintisiz değil de taneli bir yapısı olduğu açıkça görülmektedir. Demokritos'a göre bunun nedeni atomların görülemeyecek veya doğrudan dokunulamayacak kadar küçük olmasıdır. Ancak Demokritos tan iki milenyum sonra bilim adamları atomlara dair dolaylı kanıtlar toplamaya başlamışlardır. Örneğin, eğer oradan oraya uçuşan kızgın bir arı sürüsü gibi çok sayıda atomdan oluşuyorsa buhar gibi bir gazın davranışının anlamlı olabileceğinin farkına vardılar.
"Atom" sözcüğünü bulan Demokritos'tur, atom kelimesi Yunanca, "kesilmesi olanaksız" anlamındadır. Atomlar bir maddenin bölünemez zerrecikleridir, o maddeyi daha küçük parçalara bölmemizi engeller. Demokritos her şeyin iç içe yerleşmiş atomlar toplamından oluştuğunu söylerdi. "Biz bile atomdan oluşuyoruz,diye de eklerdi. "Atomdan ve boşluktan başka hiçbir şey yoktur."
Demokritos'a göre, bir elmayı kestiğimizde bıçak atomlar arasındaki boşluklardan geçiyor olmalıydı. Eğer bu boşluklar olmasa atomlara rastlar bıçak içine giremez ve elma kesilmezdi.
Sayfa 204 - Yedinci Bölüm - Gecenin BelkemiğiKitabı okuyor
Peki ya bilinç? O da atomlardan, yani bir takım maddi " şeylerden" oluşamaz ya! Demokritos'a göre oluşur: Ruh, özellikle yuvarlak ve kaygan olan " ruh atomlarından" meydana gelmiştir. Bir insan öldüğünde her tarafa doğru uçuşur ruh atomları. Ve tam o sırada oluşmakta bulunan yeni bir ruha katılabilirler.