Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biz insanların içinde biri daha yüksek, diğeri daha düşük iki karşıt benlik olduğunu söyleyebiliriz. Düşük benlik daha güçlü olma eğilimindedir. Onun dürtüleri bizi duygusal tepkilere ve savunma davranışlarına doğru çeker, başkalarına tepeden bak­mamıza ve onlardan daha üstünmüş gibi hissetmemize sebep olur. Anlık keyiflere ve eğlencelere kapılmamıza, her zaman en kolay yolu seçmemize yol açar. Bizi grubun içinde kendimizi yi­ tirmeye, başkalarının fikirlerini benimsemeye teşvik eder. Kendimizi ortaya çıkarınca yüksek benliğin dürtülerini his­ sederiz; başkalarıyla daha derin bağlar kurmak, aklımızı işimize vermek, tepki göstermek yerine düşünmek, yaşamda kendi yolu­ muzu izlemek ve bizi özgün kılan taraflarımızı keşfetmek isteriz. Düşük benlik, doğamızın daha hayvansı ve tepkisel yönüdür; kolayca ona doğru kayarız. Yüksek benlik ise doğamızın gerçek insansı yönüdür; bizi daha düşünceli ve bilinçli yapar. Yüksek benliğin dürtüleri daha zayıf olduğundan, onunla bağ kurmak için çaba ve içgörü gerekir.
Sayfa 23 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okudu
Seni unuttuğum yalanıyla hayatı kandırmaya çalışınca ,hayat hiç olmadığı kadar acımasız tokatlar indirdi yüzüme.Sonrası,dipsiz karanlık…Sonrası,hatırlamaya bile dayanamadığım düş yıkımları …Sonrası,keşif,karanlık ve rutubetli bir kuyu…Koskoca bir boşluk…Sonrası,’yalnızlık ‘kelimesine sığmayacak kadar derin bir yalnızlık.
Sayfa 119 - Gendaş Kültür Yayınları - 1.Baskı
Reklam
Cumhuriyet elitlerinin ulus devlet eliyle gerçekleştirmeye çalıştığı modernleşme projesi, bu yüzden derin bir yabancılaşma tarihidir. Saf medeniyet ve muhayyel Türk tipolijisine bir türlü uymayan Anadolu insanı, Türküyle, Kürtüyle, Müslümanıyla, Hristiyanıyla, bu tek-tipleştirme projesine karşı genellikle mesafeli olmuş, bazı dönemlerde aktif ve pasif direniş göstermiştir. Böyle durumlarda devlet güç kullanmaktan kaçınmamış, İstiklal Mahkemeleri'nde gördüğümüz üzere "ibret-i âlem" olsun diye şapka yahut sakal yüzünden onlarca insanı idama mahkûm etmekten çekinmemiştir.
Sayfa 60 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
“Kendi duruşundan emin olan kişilerin etrafındakileri aşağılamak gibi huyları yoktur. Kendini beğenmişlik ve kibrin nedeni derin bir korkudur.”
ABD ordusu yakın dönemde insanların beyinlerine bilgisayar çipleri yerleştirerek travma sonrası stres bozukluğu yaşayan askerleri tedavi etmeyi amaçlayan deneyler yapmaya başladı. Kudüs'teki Hadassah Hastanesi'nde akut depresyon hastaları için devrim niteliğinde yeni tedaviler uygulanıyor. Hastaların beyinlerine takılan elektrotlar, göğüs hizasında cilt altına yerleştirilen çok küçük bir bilgisayara bağlanıyor. Bilgisayardan aldıkları komutlarla elektrotlar zayıf elektrik akımları yollayarak depresyondan sorumlu bölgeleri felç ediyor. Bu tedavi her zaman başarılı olmasa da bazı hastalar hayatları boyunca içlerini kemiren boşluk duygusunun bir anda kaybolduğunu belirtiyor. Operasyondan aylar sonra durumunun kötüye gittiğinden şikayet eden bir hasta yeniden derin depresyona girdi. İnceleme sonunda doktorlar sorunun kaynağını buldu: Bilgisayarın pili bitmiş. Pili değiştirdikleri anda depresyon da hızla kaybolup yok oldu.
Sayfa 299 - Kolektif KitapKitabı okudu
Leydi Lazarus
Plath kendini, uygarlığın Nazizm'e meyilli niteliklerini taşıyan sadist bir dinleyici kitlesine sahip becerikli ve intihara meyilli bir yaratıcı olarak görür. Şiirin sonunda, toplumla benliğin çifte yok oluşunun yansıması olan derin bir nefret duygusu geliştirerek sert erotik imgeler oluşturduktan sonra, kendine yeniden doğuş vaat eder. Bu yeniden doğuş sayesinde, "erkekleri" yiyen yamyam bir cadıya dönüşecektir.
Sayfa 11 - Gizdökümcü tür nedir ve Sylvia Plath'ın şairliği bu türe ne kadar aittir?
Reklam
"Gönül” gibi kelimelerin batı dillerinde karşılığı yoktur. Çünkü batıda böyle kavramlar hâlâ yoktur. Derin, eski kültürleri olan Asya milletlerinde vardır.
Sayfa 36 - AlfaKitabı okuyor
İnsafın varsa kabul edersin ki burjuva refahı gökten in­miş değildir. Onun vücuda gelmesinde elbette ki yekuna liyakat olan çeşitli kabiliyetlerin payı vardır. O halde, biraz evvel, Liyakatin refah eseri ol­duğunu ben nasıl kabul ettimse, şimdi sen de refahın liyakat eseri olduğunu teslim edeceksin. Fakat bununla iş bitmez. Sebeplik vetiresinin sonu yoktur. Sen de bana haklı olarak liyakatin neden bir cemiyete mensup bütün fertlere eşit ölçülerle bölünmemiş olduğunu soracaksın. Eğer senin faraziyene göre burjuva sınıfı bir liyakat sı­nıfı ise o bu imtiyazı ele geçirmiştir? Burada, her tarihi vakıayı istihsal şartlariyle izah eden Marx'­ın anlayışındaki hata ile temas halindeyiz. Görü­yoruz ki refahı vücude getiren iktisadi şartlar bi­rer sebep olmadan evvel neticedirler ve görüyo­ruz ki, bu neticelerin amili olan liyakat, artık ikti­sadi şartları aşan daha derin sebeplere bağlan­maktadır. Çünkü sebeplerin de sebebi vardır.
Sayfa 12
Sonuç olarak en derin insan arzularından biri, ait olmaktır.
Sayfa 127Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.