Taş ile buğdayın aşkı birbirini yakar, bir kokulu buğu çıkar. Un öğütenler bilir. Ne demiş karındaşımız: Benim adım dertli dolap. Dolap niçin iniler? O da aşk sarhoşudur. Bunlara teknoloji diyenler çarpılır.
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
Ben bir dağın ağacıyım
Ne tatlıyam ne acıyım
Ben Mevlâ’ya duâcıyım
Kitabın özünü “Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü. “ sözü oluşturuyor dersem sanırım hata etmiş sayılmam.
Bu kitapta anlatılan Bizim Yunus'un hikâyesidir. Faniden Baki olana doğru giden bir aşk hikâyesi… Bir yanma hikâyesi de diyebiliriz. Yunus Emre'yi böyle bir kurgu üzerinden herkes anlatamaz. İskender Pala bunu çok güzel bir şekilde
Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevlâya aşık oldum
Anın için inilerim
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
"Dergâhın sükûnetinde dertli dolap gibi inleyen Yunus'un, atına atladığında bir yere gitmeyi değil yolda olmanın şevkiyle konuşmayı dileyen Karacaoğlan'ın ve daha nicesinin bu toprakları yoğurmasındaki mana belki de şiirdir."