Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

desibella

"Mektup hışırdadı avucunda." Peride Celal/Mektup
Mesela fark ettin mi bilmem ama, senle ben yan yanayken, pozitif bilimlerin açıklayamayacağı esrarlı şeyler oluyor. Sanki bütün gezegen karanlığa gömülüyor da bir tek ikimizin üstüne parlak spotlar tutuluyor. Koca bir dolunayın altında duruyorsun hep. Çiçek dürbününden izliyorum seni, etrafında fırıl fırıl yıldızlar dönüyor.
Sayfa 259 - hep kitapKitabı okudu
Reklam
Hiçbir yerde
Ayağımın altında hep boşaltılacak bir bavul var, kucağımda bir çanta, içine tıkıştırılmış bir kitap, biraz para. Sonunda geçip gitmediğimiz bir yer var mı? Yönünü şaşırmış, kaybolmuş, uzaklaşmış, tutarsızlaşmış, yoldan çıkmış, altüst olmuş, yitmiş, yerini şaşırmış, toprağından sökülmüş, yabancılaşmış: Birbirine aşina sıfatlara kendimi aşina buluyorum. İşte meskenim, işte beni doğuran kelimeler.
Sayfa 151 - DomingoKitabı okudu
"İnsanca yaşamak istiyoruz." diyenlerin cılız çığlıkları bazen kulağımızdan zor giriyor. O kadar şartlandık ki hemen konunun geçim sıkıntısıyla ilgili olduğunu düşünüyoruz. İnsanca yaşamak sadece para ile olan bir şey midir? İnsanca yaşamayanlar sadece açlık sınırında olanlar mıdır? ... Belki de Kant'ın çok basite indirgeyerek anlatmaya çalıştığı gibi: "Önemli olan, insan onurunu yücelten iyi şeyler yapmak değil, değersizleştiren şeyleri yapmamaktır." Değerini örtmemek, engelleri önüne koymamaktır. İnsanın değerini hiçe sayarak onu değersizleştiren davranışlara ve sistemlere kayıtsız kalmakla, bu konuda eyleme geçmesek bile bir tutum takınmak arasında bir seçim yaparız. Bir tutum takınmak ile takınmamak arasında yapacağımız seçimlerin etkisi çok büyüktür.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sanırım insanlar küçük yıkımları izlemekten hoşlanıyor. kumdan kaleler, kâğıttan evler, böyle başlıyorlar. Asıl büyük yetenekleriyse işleri büyütebilmeleri.
Tek gerçek yolculuk, tek gençlik pınarı, yeni manzaralara gitmek değil, başka gözlere sahip olmak, evreni bir başkasının gözünden, başka yüz kişinin gözünden görmek, onların her birinin olduğu, her birinin gördüğü yüz evreni görmektir.
Reklam
Yeryüzündeki türler içinde, koşullara en iyi uyum sağlamış türün Homo Sapiens olduğu bilinen bir gerçektir. Bir grup Homo Sapiens’i çöle bırakın, kendilerini pamuklara sarar, çadırlarda uyur, develerin sırtında seyahat ederler; kutba bırakın, kendilerini fok derisinden kürklere sarar, Eskimo evlerinde uyur ve köpeklerin çektiği kızaklarda seyahat ederler. Peki ya Sovyet iklimine bırakıldıklarında? Kuyrukta beklerken yabancılarla dostça konuşmalar yapmayı, giysilerini dolap çekmecesinin yarısını işgal edecek şekilde özenle yerleştirmeyi, eskiz defterlerine hayali binalar çizmeyi öğrenirler. Bunlar uyum sağladıkları şeylerdir. Ancak Devrim’den önce Paris’i görmüş Ruslar için uyum sağlamanın bir başka yolu da, Paris’i bir daha asla göremeyeceklerini kabullenmelerinden geçer.
Sayfa 453 - hep kitapKitabı okudu
İnsan bir zamanlar çok değer verdiği bir yerden çok uzun süre uzak kalmışsa, o kişiye verilebilecek en akıllıca tavsiye, oraya bir daha asla dönmemesi olacaktır.
Sayfa 529 - hep kitapKitabı okudu
İnsan, kaderinin acı çekmek olduğunu fark ederse, ıstırabı kabul etmeyi de bir görev olarak benimseyecektir; bu onun tek ve kendine özgü görevidir. Istırap içinde bile evrende biricik ve yalnız olduğunun farkına varmalıdır. Kimse onu ıstırabından kurtaramaz veya ıstırabı onun yerine yüklenemez. Onun özgün fırsatı, yükünü taşıma biçimindedir.
Sayfa 88 - Okuyan UsKitabı okudu
“Hayır,” dedim. “İnsanların kendi özgür iradeleriyle yaptıkları kötülükleri Tanrı’ya yükleme eğilimi çok arttı. Şeytanı kabul edebilirim. Tanrı’nın bizi cezalandırmasına hiç gerek yok, Bayan Emily. Biz kendimizi yeterince cezalandırıyoruz zaten.”
Sayfa 91 - Altın KitaplarKitabı okudu
Yasa ve Yönetim, Uzay Loncası Kılavuzu
“Bir hükümetin iyi olması asla kanunlara değil, yöneticilerin kişisel niteliklerine bağlıdır. Hükümet mekanizması her zaman için yöneticilerin iradesine tabidir. Dolayısıyla bir yönetim sisteminin en önemli öğesi lider seçme yöntemidir.”
Sayfa 204 - ithakiKitabı okudu
Reklam
Dune Dini
“Bizi yendiklerini sanan sizler, Babil’in yıkıldığını ve oradaki her şeyin harap olduğunu söylüyorsunuz kendinize. Ama ben de size diyorum ki insanoğlu hala yargılanmaktadır, herkes kendi sanık sandalyesinde tek başınadır. Her insan, küçük bir savaştır.”
Sayfa 673 - ithakiKitabı okudu
Her insan kendinden başka hiç kimsenin olmadığı boğucu bir sis bulutunun ardında yaşadı. Arada bir mağaranın derinliklerinde başka birisinin daha var olduğunu gösteren zayıf sinyaller aldı, böylece, el yordamıyla da olsa birbirlerine güvenmeye cesaret edemediklerinden ve o nihai yalnızlığın dehşetini ta bebekliklerinden beridir hissettiklerinden dolayı, insanın insana karşı duyduğu korku ve yırtıcı açgözlülük her zaman var oldu.
Sayfa 111 - ithakiKitabı okudu
Alçakgönüllülük yanlış anlaşılıyor ve sonsuza dek tartışmanın, iddialı olmanın ve diyalektikle oynamanın izni gibi değerlendiriliyordu.
Sayfa 131 - ithakiKitabı okudu
Beşinci Öykü Üzerine Notlar
Öyküler birbirini izledikçe, İnsan’ın, kendi kendisiyle değilse bile, soluğunu ensesinde hissettiği, ona gitgide yaklaşmakta olan hayali bir takipçiyle yarıştığı açıkça ortaya çıkıyor. İnsan’ın güç ve bilgi uğruna çılgın bir kapışmanın ortasına daldığı vurgulanmakla beraber, bu kapışmadan galip çıkıp da hedeflerine ulaşması halinde onlarla ne yapmayı tasarladığına dair en ufak bir ipucuna rastlanmıyor.
Sayfa 143 - ithakiKitabı okudu