Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yakışıklı ne acayip di mi? Bende yürüyorum, o da yürüyor. Ağzı var yemek yiyor, eli filan da var, aynı benim gibi. Düşününce totalde aynıyız. Ama o yakışıklı. Bişey yapmasına gerek yok, dursa yeter.
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Reklam
- Akarsu bu ağacı sen dikmiştin di mi? - Evet Komutanım! - Ulan sen bu ağacı mı diktin o gün? - Eee... Anlamadım Komutanım... (Büyük sıçtık bu kez) - Ulan 4 bin 999 tane kızılçam diktik ama senin ağaç sarıçam ayı! - Aaa... - Aaa ya... Dua et kimse farkına varmadı.
Irak topraklarının yüzde35'i IŞİD kontrolündeydi. Suriye topraklarının yüzde3o'u IŞİD kontrolündeydi. Ama... " Naklen Savaş " sadece bizim sınırdaydı. * Tuhaf değil miydi? * Amerikan televizyonlarını biraz seyrettiğiniz zaman, bu tuhaf durumun nedeni gayet net anlaşılıyordu. IŞİD'le çarpışan Kürtleri " kahraman" ilan etmişlerdi." Ortadoğu Barışı" için mücadele eden " kurtarıcı " lar gibi gösteriyorlardı. * Süper güç ABD çaresizdi, süper istihbarat İngiltere çaresizdi, Fransa,Almanya,İsrail çaresizdi, bütün dünyayı kurtarsa kurtarsa anca Kürtler kurtarabilirdi. Neredeyse, bu şekilde tarif ediyorlardı iyi mi... YERSEN'di. *
Sayfa 316Kitabı okudu
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
“Siz duygularınızın kölesisiniz herkes gibi. Ama size hükmeden bu duyguları tanıyamaz, ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkacağını bilemezsiniz. Bir aşk, bir öfke, çıldırıcı bir kıskançlık, dayanılmaz bir özlem, bazen karanlıkların içinden çıkıp sizi esir alabilir. Bazen bir başka insan için kendinizden vazgeçebilirsiniz.bazen öfkeyle kamaşır içiniz.Yitirmenin ne olduğunu biliyorum. Yaşadığımız aşklar hayatımızı değiştiriyor. Yapılan hatalarda değişen hayatı bir kez daha değiştiriyor. Savruluyoruz… hayata ne ile başlarsan başla elinde çok az şey kalıyor. Gurur ve aptallık. Kaç kez yaşadığımız anın değerini bilmediğimiz için geleceği reddetmişizdir, kaç kez kıymetini anlayamadığımız bir anda yaşadığımızdan çok parlak olabilecek bir geleceği elimizden kaçırmışız. Hayata neyle başlarsan başla elinde çok az şey kalıyor. Gurur ve aptallık. halbuki her şeyi istemiştik di mi..?” -Virginia Woolf
Reklam
484 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Öğretici bi kitap.. Bu kıtaptan neler mi öğrendim : -Dil,din,ırk ayrımı yapmadan ınsanlara saygı duymayı -Birinin ölümüne üzülmek için ölenle aynı dinden olmak gerekmediğini -'Barbar' kelimesinin aslında 'yabancı' anlamına geldiğini -Çoğu kültürün birbirine karşı önyargılı olduğunu -Hümanizm anlayışının ayrımcılık olmaksızın ve dil,din ayrımı
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136bin okunma
418 syf.
9/10 puan verdi
Aha bölündüm, şimdi bölünüyordum diye diye yüz yaşına doğru ilerleyen genç ülkemle hiç ama hiç ama hiç alakası olmayan bir roman Baba ve Piç. Romanda geçen konulardan biri ( çok ama çok ama çok affedersiniz! ) Ermeni sorunu. Kim daha çok kelle almış hesabını yapmak yerine yazar; aynı vatanın çocuklarıydık, aynı mahallede doğduk ve doyduk gibi gereksiz bir romantizm yapmış. Değinilen konulardan bir diğeri ise aile içi cinsel şiddet gibi gavur icadı ; yaz köşesi, kış köşesi anlayacağın her köşesi denizlerle çevrili cennet vatanımda şu ana kadar hiç ama hiç ama hiç rastlanmayan bir olay. Yazar kitap boyunca bu iki alakasız konuya niye değinmiş hiç ama hiç ama hiç anlamadım Kitabın en büyük kusuruna gelince, nasıl söylesem,(entel ağzımla bir kitaba küfür etmiş gibi olacağım ama neyse) bu kitap utanmamış sıkılmamış çok satmış dostlar. Evet, insana okurken entelliğini hissettirmeyen bir kitap ne işe yarar ki zaten. Herkesle aynı kitabı okursam, çoğunluktan farklı olduğumu nasıl hissedebilirim ki ama di mi ? Nasıl; çok ama çok ama çok aydınlarımız, istemedikleri bir yönetim başa geçince, yıllardır rahatsızlıklarından bahsedilen ve hiç yaşlanmayan genç subaylarımız başta olmak üzere, ordumuzu göreve çağırıyorlarsa; ben de pek kıymetli çok ama çok ama çok saygıdeğer YKST ( Yazar ve Kitap Savunma Timi) üyelerini ( tanımıyor musun yoksa yazık !) , bu kitaba ve bu kitabı beğenenlere, buram buram zeka kokan yorumlarıyla hadlerini bildirmeye çağırıyorum. Arz ederim.
Baba ve Piç
Baba ve PiçElif Şafak · Doğan Kitap · 201215,7bin okunma
Aşk Resmi Geçidi Birincisi o incecik, o dal gibi kız, Şimdi galiba bir tüccar karısı. Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir. Ama yine de görmeyi çok isterim, Kolay mı? İlk göz ağrısı. İkincisi Münevver Abla, benden büyük Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları Gülmekten katılırdı, okudukça. Bense bugünmüş gibi utanırım O mektupları
Yavaş yavaş Christmas 'in içindeki öfke yerini korkuya bırakmaya başladı. Dakikalar sonra alçak sesle,"anne "dedi. "Efendim " "Büyüyünce. ....büyürken hersey bu kadar kirli mi gözüküyor? " Cetta cevap vermedi. Boşluğa bakıyordu. Öyle sorular vardı ki onlara cevap vermek gereksizdi. Çünkü cevabı den az soru kadar ürkütücü olabilirdi. Uzanıp oğluna sarıldı, başını göğsüne bastırdı ve on beş yaşındaki bebeğinin saçlarını sevgiyle oksamaya başladı. Christmas önce geri çekilmeye çalıştı ama sonra kendini annesinin kollarına bıraktı. Çünkü bunların, bitmek üzere olan cocuklugunun son oksamaları olduğunu anlamisti. Çünkü söylenecek hiçbir şey yoktu.
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
192 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
17 bölümle, birbirine bağıntılı, harikulade bir anlatımla hikayelendirilmiş bu kitapta bence en dikkat çeken konu; Maddi dünyadan nimetlerinden ziyade arkadaşlık, gönül zenginliğinin getirisi dostluğun vurgulanması oldu. Ne diyordu yazar, kitabının ön sözünde: "Danny'nin evi dediğinizde, çevresini iyilik ve neşe, sevgi ve sonunda da derin
Yukarı Mahalle
Yukarı MahalleJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20182,105 okunma
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
“Tabii ya. Evde, dört duvar arasında şen şakrak, oynak kıvrak, hatta ve hatta kahpe kaltak olmamızı beklersiniz ama dışarı çıkar çıkmaz hanım hanımcık, kuzu kuzucuk görünmeliyiz di mi? Görünüşümüzle oynarken gururumuzla oynuyosunuz da haberiniz yok. Erkek di misiniz? Topunuz aynısınız. Ulan bu ne sahtekârlıktır gidiyor ortalıkta. Artık bi karar verin ne istediğinize. Evde bizden istediklerinizin onda birini dışarıda yapmaya kalksak, anında kan çıkarırsınız. Yalan mı? Yeter be! Valla da billa da yeter artık. Kişilik bölünmesinden şikâyetçiyim.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.