Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Geçenlerde Cemal Süreya bir kez daha kurşuna dizildi, bizzat gözlerimle şahit oldum. Bu kurşunları atanların çoğu da arkadaşımdır, sevdiğim
"Düşünce ve yazıda özgür olmak isterim, dünya davranışımızı yeterince sınırlıyor."
Wolfgang Van Goethe
______
Osman Şahin'in okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki otobiyografik öğelerin ağırlıkta olduğu Kolları Bağlı Doğanlar kitabıydı. Selam Ateşleri- Ay Bazen Mavidir kitabında birbirine yer yer tema, konu veya ele alınan duygu
Livaneli'den seçme huzursuzluklar.
Ciddi anlamda huzursuz hissediyorum. Şimdi bu huzursuzluğumun iki temel sebebine ineceğim. Huzursuzluğumun birisi yazar sayesinde diğeri ise yazar yüzünden...
Öncelikle bahsetmek de fayda olacağını düşünüyorum ki, yazar ile bu kitabı aracılığıyla tanıştım, evvelinde daha çok şarkılarını dinlediğim
•Bir kimsenin ayağına diken batınca, dizinin üstüne kor.
•Önce, iğne ucu ile dikenin başını arar, bulamazsa, diken batan yeri tükrüğü ile ıslatır.
•Ayağa batan diken böyle güç bulunursa, gönle batan diken nasıl bulunur? Cevap ver?
Bir adamın ayağına diken batınca ayağını dizi üstüne kor. İğne ucu ile diken başını arar durur, bulamazsa orasını dudağı ile ıslatır.
Ayağa batan dikeni bulmak, bu derece müşkül olursa, yüreğe batan diken nicedir?
Fakir Baykurt diyor ki:
"Epeyden beri kafamda gezen bu romanı Mamak Askeri Cezaevinde yatarken geliştirdim. Bitmedi, Ankara Sivil Merkez Cezaevine geçtim. Yapacak iş yok. Yazma olanağı da yok. Ne yapayım? Vurdum voltamı, kurdum romanımı.
Çıkınca da hemen yazdım... Gerçi bu romanda doğrudan doğruya cezaevi geçmiyor. Ama halkımızın
MINIK BIR YÜREK
Akşamın ayazından korunmak için yer yer patlamış komşunun verdiği eski ceketine iyice sarındı. Karanlık çökmeden en az on mendil daha satamazsa eve kuru ekmekle dönmek zorunda kalacaktı. Biraz daha köşeye büzülüp iş çıkışı kalabalığının ayaklarından sıçrayıp üstünü ıslatan sulu kardan korunmaya çalıştı. Sakindi. Onun için sıradan
Bilge Adamın Korkusu. Kvothe’nin yolculuğuna bu kitapla devam ediyoruz. Birincisine nazaran olaylar ve aksiyonlar bitmedi. Kitabı bu yönüyle daha çok sevdim. Bu kitapta aksiyonlar asla bitmiyor ve kendimizi bir Üniversite’de bir Severen’de bir Fey Diyarı’nda bir Ademre’de bir handa buluyoruz. Birinci kitaba çok durağan demiştim ama ikinci kitap